Türkiye Kendi Liginde Kaçıncı Sırada?..

Bazı garip durumlarımız var. Arzedeyim efendim..

Birleşmiş Milletler’in 220 ülkeyi kapsayan analizlerine göre;

Türkiye’yi benzer gelir düzeylerine sahip ülkelerle karşılaştıralım.

Gelire bakalım, bir de eğitime bakalım.

1- Türkiye kişi başı milli gelir sıralamasında 66.ncı sıradadır. Satın alma gücüne göre, kişi başı geliri 13 bin ile 14 bin dolar arasında olan ülkelerin insanlarının eğitim süresi ortalama 9.7 yıldır.Türkiye’de eğitim süresi ortalama 6.5 yıldır.

Birinci Sonuç; benzer zenginlikteki ülkelere göre çok daha az eğitimliyiz.

2- Türkiye dünyada eğitim düzeyi açısından 137.nci sıradadır.

Bizimle aynı veya yakın eğitim düzeyine sahip ülkelere kıyasla neredeyse üç katı daha “zengin” durumdayız. Yani, 137.nci sıranın beş önü ve arkasındaki ülkelerin kişi başı gelir ortalaması 4600 dolar iken, bizimki 13.400 dolardır.

İkinci Sonuç; Bizimle aynı veya yakın eğitim düzeyi(6-7 yıl) içinde bulunan ülkelere kıyasla neredeyse 3 katı daha zengin durumdayız.

Temel Sonuç; Birleşmiş Milletler verileri gösteriyor ki; Türkiye eğitim düzeyine göre fazla zengin, zenginlik düzeyimize göre fazla cahildir.

Yani eğitim sahibi olmadan para sahibi olmayı başarabilmiş dünyadaki az sayıdaki ülkelerden biriyiz.

Bunu nasıl başardık!?..

İnsanlarımızı eğitmeden nasıl zenginleştirebildik?
Yanıt; kentleşme serüveniyle..

Türkiye kentleşme oranında 1960-2012 arasında dünyada en hızlı kentleşen 6.ncı ülkedir.

Kentleşme oranımız 1960’ta yüzde 31.5, 2012’de ise yüzde 71.4 ‘e sıçramıştır.

Bizim önümüzdeki petrolcü ülkeleri saymazsak, bizden daha hızlı kentleşen sadece iki ülke, Güney Kore ve Malezya’dır.

Kore’nin eğitim düzeyi 11.6 yıl ve ihracatı içinde ileri teknoloji ürünlerinin payı yüzde 29’dur.
Malezya’nın eğitim düzeyi 9.5 yıl ve ileri teknoloji payı yüzde 45’tir.

Bizde ise eğitim orta ikiden terk ve ileri teknoloji payı sadece yüzde 2’ dir.

Sonuç; garip bir ülke miyiz sizce de, insanımıza yatırım yapmak yerine, şehirlerin taşına-toprağına yatırım yapmışız..

Eğer insana yatırım yapsaydık, bu gün kaldırımlarımız, sokak, kent içi trafikler-görüntüler böyle mi olurdu?

Tartışma-konuşma- anlaşma tarzlarımız böyle bağırtılı-çığırtılı mı olurdu?

Kentleştik ama kentlileşemedik..

Not; Veriler,”Esen Çağlar, TEPAV, 28.06.2013, aktaran; Gila Benmayar, Hürriyet” isimli Kaynaktan alınmıştır.

YORUM EKLE