“Sineklerin Tanrısı” Romanı Üzerine…

William Golding’in Nobel edebiyat ödülü alan romanı. Yazar, 1911-1993 yılları arasında, 82 yıl yaşamış, bu romanı 1954’te yayımlanmış, bir ilk roman.

|
Mina Urgan çevirmiş.

Tc. İş Bankası Kültür Yayınları, 40.Basım, Şubat 2019, İstanbul.

Issız bir adaya düşen çocukların serüvenini anlatır.

Kitabın çevirmeni Mina Urgan, 1915- 2000, İngiliz edebiyatı profesörüdür, muhtemelen Golding ile tanışmış ve konuşmuştur.

Roman için insanın doğasına yönelik bir inceleme de diyebiliriz.

Ralph şef seçilir.
Jack de şef olmak ister ama seçilemez. Biraz vahşi bir çocuk. Küçük bir Hitler gibi.

Domuzcuk lakaplı çocuk oldukça zeki ve ciddidir.

Simon insanın iyi yanını temsil eder. Mantıklı, iyi ve saftır.

Jack yüzünü boyar, maske takar, başlı başına yeni bir benlik, arkasına saklanır, utanma duygusundan ve önceki benliğinden kurtulmuş olur, Ralph, Domuzcuk ve Simon hariç diğerlerini peşine takıp domuz avına götürür.

Çocukların adadaki “canavar” efsanesine karşı, Simon; “canavar belki de biziz..” der.

Jack, kendini kurallardan ve düzenden üstün görür. Günlük yaşantımızda da böyle değil mi? Güçlü olanlar kendilerini kurallarla sınırlamaz, aksine kendinden güçsüz olanlar için kendi kurallarını koyar.

Simon, bir gün yere dikili bir sopa ve ucunda takılı bir domuz başı görür.

Her tarafı sineklerle kaplı simsiyah bir domuz başı…

Bu ‘’Sineklerin Tanrısı’’ dır.

Sineklerin Tanrısı vahşetin sembolü. İnsanoğlunun ayrılmaz bir parçası olan vahşiliğinin somutlaşmış hali.

Canavar olan Sineklerin Tanrısı. Sivriltilmiş bir değneğin ucuna geçirilen domuz kafası. Canavar olan insanın kendisi. İnsan zihninin karanlık köşelerinden onları izleyen ve gün yüzüne çıkmak için fırsat
kollayan..

Doğamız gereği her insanın içinde hem iyilik var hem de kötülük. Bu yaratılıştan gelir. İnsan büyüdükçe ya iyi yanını geliştirip kötü yanını bastırır ya da kötü yanı daha da baskın gelir. Bu iyi veya kötü yanın gelişiminde aile, akraba, arkadaş gibi toplumdaki diğer bireyler etkili olur.

Kitabın adı niçin Sineklerin Tanrısı?

Bu soruyu cevaplayabilmek için ‘’Beelzebub’’ ve ‘’Baalzebub’’ isimlerinin anlamları ve ilişkilerini bilmek gerekiyor.

Baalzebub; eski bir Filistin şehri olan Ekron’ da tapınılan semitik bir tanrıdır. Kelime olarak doğrudan çevrilirse ‘’Baal of Flies’’ yani ‘’sinekleri kontrol eden, sineklerin efendisi’’ anlamlarına gelen bir isimdir.

Baalzebub, Katolik Hristiyanlıkta ise Beelzebub ismiyle Cehennem meleklerinden biri ve şeytani bir figür olarak tasvir ediliyor. Kısacası şeytanla özdeşleştiriliyor.

Böylece yazar; insan vahşiliğinin, kötülüğünün simgesi olan ve sineklerin adeta tapınarak etrafında dört döndüğü domuz başına Baalzebub ismini vererek onu Sineklerin Tanrısına benzetir.

İnsanın içindeki kötülüğün, insanın şeytani yanının somutlaşmış hali olan domuz başı ‘’Sineklerin Tanrısı’’ dır.

Roman alegorik yani simgeseldir.

Çocuklar bu adayı sonunda cehenneme çevireceklerdir.
Romanın bir yerinde çocuklardan biri diğerine, “…kötülüğe karşı çıkmaz, susarsak o kötülük büyür gelişir ve sonuçlarından biz de sorumlu oluruz…” şeklinde bir söz söyler.

İşte bu ileti de sayısız derslerinden biridir bu eserin..

Roman üzerine araştırıp yazmaya devam edeceğiz.

Sevgiyle..

YORUM EKLE