Sözlükte “bir yöne doğru açılarak uzayıp gitmek, açık olmak; açık hale getirmek” anlamlarındaki şer‘ kökünden türeyen şerîat (çoğulu şerâi‘) ve şir‘at kelimeleri “insanların ya da hayvanların su içtiği, açıkta olan ve kesilmeyen akarsu; bu suya giden yollar” anlamına gelmektedir.
Dini anlamda Şeriat? Kur’an âyetleri ile Hz. Muhammed(as) ‘ın söz, hareket ve uygulamalarından oluşan naslardan alimler sınıfının (Fukaha) çıkarımları (istinbat) ile oluşturulan dini hükümlerin bütünüdür. İslam’da farz kabul edilen ibadetler, muameleler ve cezalarla ilgili tüm kavram ve kuralları içine alır. Tafsili olarak şeriat; Din manasına geldiği gibi dinin ibadet ve muamelelerine ait hükülerine de denilir.
İslâm şerîatı denildiği zaman da: Allah’ın Hz. Muhammed (s.a.s) aracılığı ile insanlara gönderdiği İslâm dini ve onun özellikle amele ilişkin hükümleri anlaşılır. Şeriat kelamı Kur’ân’ın dört ayrı yerinde geçmektedir.
Toplumlar için amelî hükümler, emir ve yasaklar anlamına gelen şeriat, bütün ilâhî dinlerde peygamberlerin aracılığıyle gönderilen ortak bir unsurdur: “Sonra da seni din konusunda bir şeriat sahibi kıldık. Sen ona uy; bilmeyenlerin isteklerine uyma.” (Câsiye, 45/18), “(Ey ümmetler) Her birinize bir şeriat ve bir yol verdik. Allah dileseydi, sizi tek bir ümmet yapardı…” (Mâide, 5/48).
İslâm bilginlerinin bu âyetlere getirdikleri yorumlara göre din; esasa ilişkin inanç, usul ve prensip, şeriat ise her peygamberin kendi devrinde bu usule dayalı olarak ortaya koyduğu amelî kurallar ve tatbikatın adı olmuştur. Geniş yol anlamına gelen minhac da ilk insandan bu yana, Allah’ın dininde değişmeden gelen îmân esasları olarak da açıklanmıştır.
Bu durumda şeriat dinin içeriğini ve sınırlarını oluşturmaktadır. Toplumların ihtiyaçlarına göre gönderilen dinlerde tedricî değişiklikler olmuştur. Önceki dinde yasak olan bazı fiiller, sonraki dinde helâl kılınmış veya bunun tersi olmuştur. Ancak inanç esasları hepsinde birdir. İsimleri ve hükümleri farklı da olsa bütün ilâhî dinlerin özü birdir.
Peygamberimiz, bu hususu şöyle açıklamıştır: “Biz peygamberler baba bir kardeşleriz. Dînimiz birdir.” (Buhârî, Enbiyâ, 48) “Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü”nde bu terim şöyle açıklanmıştır: “Şeriat, dîn manasında da müstameldir. Bu takdirde hem ahkâm-ı asliyye denilen itikadıyyatı, hem de ahkâm-ı fer’iyye denilen ibadetleri, ahlâkı ve muamelatı ihtiva etmektedir.
“(Resulüm!) Sana da kendisinden önceki kitapları tasdik edici ve onları denetleyici olarak bu kitabı hak ile indirdik. Artık aralarında Allah’ın indirdiği ile hükmet. Sana gelen bu gerçeği bırakıp da onların isteklerine uyma. Her birinize bir şeriat ve bir yol yöntem verdik. Allah dileseydi sizi tek bir ümmet yapardı. Fakat size verdikleriyle sizi denemek istedi. Öyleyse hayırlı işlerde birbirinizle yarışın. Hepinizin dönüşü Allah’adır. Allah size hakkında ayrılığa düştüğünüz şeyleri haber verecektir.(Maide Süresi Ayet :48) Şeriatı dinden dini şeriattan ayırmak asla doğru değildir. Şeriata karşıyım demek de Müslümanım diyen kişiye yakışmaz.
Yazıma yer vermiş olmanız beni sevindirmiştir. Allah’ın selamı ile sizleri selamlıyorum. Allah Razı olsun !