Bazıları şanslı oluyor. Şanslılar hep dört ayakları üzerine düşüyor. Nasıl oluyor da kimileri hep böyle şanslı oluyor? Bu yazımızda buna cevap arayacağız. Şanslılar, işinde hızla yükseliyor, kısa zamanda zengin oluyor ve isabetli bir evlilik yapıyor. İdeal eşini buluyor. Piyango alıyor, büyük ikramiye ona çıkıyor. Tarla alıyor, tarlasından imar geçiyor, tarlası arsa oluyor ve misli ile değer kazanıyor, kasaya geliyor adam ona indirim çıkıyor. Her işinde başarılı oluyor.
Peki, Sizde şanslı olmak ister misin?
Tüm bunlar rastlantı değil elbette. Şanslı olmak öğrenilebilir. Formülü İstanbul Üniversitesi’nden Prof. Dr. İbrahim Enis SINIKSARAN’ ın “Şansın Matematiği” adlı yeni kitabında bulabilirsiniz. Şans konusu üzerinde çalışan başka bir araştırmacı ise Hertfordshire Üniversitesisi’den Profesör Richard Wiseman’dır.
WİESMAN, 10 yıl boyunca şansı araştırıp, araştırma sonuçlarını da “Şans Faktörü” adlı kitapta toplamıştır. Ve çalışmaları soncunda “Şans ilahi bir hediye değildir” , “Herkes kendi şansını kendisi yaratıyor!” sonucuna varmıştır.
WİSEMAN, şansı şöyle tanımlıyor: “Birkaç saniyelik kötü şans, uzun yıllar çabalamak zorunda bırakabilir bizi. Buna karşılık bir anlık iyi şans da, ömür boyu başarıyı ve mutluluğu getirebilir. Şans, olmayacak bir olayı olur hale getirme gücüne sahiptir; yaşam ve ölüm arasındaki, kazanç ve kayıp, mutluluk ve ümitsizlik arasındaki farkı yaratır.”
Richard Wiseman’ın şanslı olmak için önerdiği dört temel ipucu şöyle:
1. İçsel sezgilerinizi dinleyin, normalde doğru çıkarlar.
2. Yeni deneyimlere ve normal rutininizi bozmaya açık olun. Her gün, birkaç dakikanızı iyi giden şeyleri hatırlayarak geçirin.
3. Önemli bir toplantı ya da telefon görüşmesi öncesinde kendinizi şanslı olarak hayal edin.
4. Unutmayın, şans, çoğu zaman, doğru çıkan bir tahmindir.
Şanslı olmak istiyor musunuz?
Gayet basit bir formülü var. Önce, şanssız olduğunuzu unutuyorsunuz. Sonra kendinizin şanslı olduğunuza inanıyorsunuz.
WİESMAN, “Neden bazı insanların hep doğru zamanda doğru yerde olduğunu, diğerlerinin ise sürekli olarak şanssızlıklarla boğuştuğunu merak ediyordum” der. Devamında
ulusal gazetelere ilan vererek kendilerini her zaman şanslı ya da şanssız hisseden insanların benimle temasa geçmelerini rica ettim Yüzlerce sıra dışı erkek ve kadın, araştırmam için gönüllü oldu. Yıllar boyunca, onlarla söyleşiler yaptım; yaşamlarını gözlemledim ve deneylere katılmalarını sağladım.
Sonuçlar gösteriyor ki insanlar, neden şanslı ya da şanssız olduklarını tam olarak bilemeseler de düşünceleri ve davranışları, bu durumu büyük ölçüde açıklıyor. Bir şans ya da bir fırsat gibi görünen durumları düşünelim. Şanslı insanların bu tür fırsatlarla sürekli karşılaşmalarına karşılık, şanssız insanlar bunlarla hiç karşılaşmazlar. Bu durumun, insanların söz konusu fırsatları fark etme yetenekleri arasındaki farklılıklardan mı kaynaklandığını bulmak için basit bir deney yaptım.
Hem şanslı, hem de şanssız insanlara bir gazete verdim ve onlardan gazeteyi iyice inceleyip içinde ne kadar fotoğraf olduğunu bana söylemelerini istedim. Gazetenin ortalarında bir yere, üzerinde şu not yazılı olan büyük bir mesaj yerleştirdim: “Deney görevlisine bunu gördüğünüzü söyleyin; 250 dolar kazanın”. Bu mesaj, sayfanın yarısını kaplıyordu ve yüksekliği 5 cm’in üzerinde olan bir fontla yazılmıştı. Herkesin yüzünü sabit bakışlarla süzüyordum. Şanssız insanlar, bunu fark edemezlerken, şanslı insanlar hemen fark ettiler.
Şanssız insanlar, genel olarak şanslı insanlardan daha gergindirler. Bu endişeli ruh hali, beklenmeyeni fark etme yeteneklerine zarar verir. Sonuç olarak, fırsatları kaçırırlar çünkü başka bir şeyi aramaya aşırı odaklanmışlardır. Partilere, mükemmel eşlerini bulma düşüncesiyle giderler. Bu yüzden de iyi arkadaşlar edinme fırsatlarını kaçırırlar. Belli iş ilanlarını bulmaya kararlı bir biçimde gazeteleri incelerler ve diğer iş olanaklarını kaçırırlar.
Şanslı insanlar, daha rahat ve açıktırlar. Dolayısıyla yalnızca aradıklarını değil orada ne olduğunu da görürler.
Çalışmanın sonuna doğru ilkelerin şansı yaratmada kullanılıp kullanılamayacağını merak ettim. Bir grup gönüllüden bir ay boyunca şanslı bir insan gibi düşünüp davranmaya yardımcı olacak egzersizler yapmasını istedim. Gönüllüler bir ay sonra döndü ve neler olduğunu anlattılar. Sonuçlar çarpıcıydı. Bu insanların yüzde 80’i artık daha mutluydu! Yaşamında daha çok tatmin oluyordu ve belki de en önemlisi daha şanslıydı.
Sonuç olarak “asla akla gelmeyecek şans faktörünü bulmuştum.”
Prof. WİSEMAN’ a göre şanslı ve şanssız insanlar arasındaki dört temel fark:
1- Şanslı insanlar daima tesadüflere bağlı fırsatlarla karşılaşıyor. Yaşamlarında çok olumlu etkileri olacak insanlarla tesadüfen tanışıyor ve ilginç fırsatlarla karşılaşıyorlar. Şanssız insanlar ise bu tip deneyimleri çok az yaşıyor.
2- Şanslı insanlar sebebini bilmeden doğru kararlar veriyor. Hangi kararın çıkarlarına olacağını ya da kimin güvenilmez olduğunu bilebiliyorlar. Şanssız insanların kararları ise hep yanlış oluyor, hayal kırıklığı yaratıyor.
3- Şanslı insanların hayalleri sihirli bir değnek değmişçesine bir anda gerçekleşiyor; amaçlarına ulaşıyorlar. Şanssız insanlar için durum yine bunun tam tersi: Hayalleri fanteziden öteye gitmiyor.
4- Şanslı insanlar, şanssızlığı şansa döndürme yeteneğine sahipler. Şanssız insanların böyle bir kabiliyeti yok ve kötü şansları onlara her zaman mutsuzluk ve başarısızlık getiriyor.
Fırsatlara Açık Olun!
İnsanlar şanslarını artırabilir mi?
Şansı artırabilirsiniz. “Şanlıyım” diyenle “Şanssızım” diyenin dünyaya bakışları farklı. “Şanslıyım” diyen insan, dünyaya başka pencereden bakıyor. Onun baktığı pencereden fırsatlar daha açık görünüyor. “Şanssızım” diyenlerse, fırsatları fark edemiyor.
Şans Nasıl Yükseltilir? Yüksek donanımla ve çok insan ilişkisiyle... İşin formülü bu.
Napolyon büyük savaşa hazırlık yaparken komutan arar. Çevresindekiler, filan komutan çok cesur, çok yetenekli, çok becerikli diye öneri getiriyorlar. Napolyon tarihi sözünü söyler “Arkadaşlar bana yetenekli değil şanslı komutan getirin.” “Şanslı komutan, her zaman zafer kazanır” der.
Sonuç olarak; Şansınızı artırmak için gayret edeceksiniz. Samsun’lu hocamız Prof. Dr. Orhan ASLAN’ın ifade ettiği gibi “Allah gayrete, emeğe, kul sonuca bakar”. Evet, siz gayret gösterirseniz Allah elbette sizin bu gayretinizi boş çıkarmaz.
Kişisel Yaşam Koç’u olarak ifade edeyim ki; Şans, sensörlü lamba gibidir. Şansa doğru gidersen, sensöre yaklaşırsan ışık yanar ve şans size güler…
Kendinizi şanslı görün ki siz de mutlu, huzurlu ve başarılı olun.
Durma! Kalk ve sensöre doğru yürü, ışık yansın, şans size gülsün…
Sizlere iş ve özel hayatınızda boş şanslar dilerim.
Bravo çok anlaşılır ve yol gösterici bir çalışma