İYİ Parti Samsun Milletvekili Bedri Yaşar, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde deniz kirliliği ve av yasakları konusunda konuştu. Hamsinin fakirin sofrasının en baş ürünü olduğuna işaret eden Yaşar, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Hamside av yasağı yeniden uzatılmıştır. Türkiye'de deniz ürünlerinin yüzde 60'ını hamsi oluşturuyor. Tabii ki hamsi bugün fakirin sofrasının en baş ürünü. Hamsi deyip geçmemek lazım; hem sanayi sektöründe hem de gıda sektöründe bol miktarda kullanılıyor. Bugün bile tezgahlarda kilogramı maalesef 30-35 lirayı buluyor.
Av yasakları balıkçıların tepkisine neden olmaktadır. Bu konuda balıkçılarımız bazı taleplerini dile getirmektedir. ‘Ya avcıyı katlediyoruz ya da balıkları katlediyoruz.’ diyor bizim Karadeniz'deki balıkçılarımız. ‘Madem biz hamsiyi avlamayacaksak o zaman bu süre içerisinde hiç olmazsa, bizim bankalara borçlarımız var, bunlar da ertelensin.’ diyor.
Gürcistan’da av serbest
Yine bunun paralelinde diyor ki: ‘Eğer biz tuttuğumuz balıkları halde satarsak bunun KDV oranı yüzde 1, zincir marketlerde satarsak bunun da KDV oranı yüzde 8; hiç olmazsa bu farklılığı ortadan kaldırın.’ Aynı şekilde ‘Siz hamsi avını yasak ettiniz, iyi güzel de Gürcistan'da bu serbest.
Bırakılan balıklar ölüyor
Yani bizim bıraktığımız küçük boy balıklar zaten Gürcistan'da yakalanıyor, biz de bunları seyrediyoruz.’ diyor. Aynı şekilde, büyük teknelerin tuttuğu o balıkların önemli bir kısmı yine bu 6 santimetrenin altında, bunlar da tutulduktan bir saat sonra tekrar denize geri bırakıldığı için bunların tamamı da maalesef ölmekte.
Balık çiftlikleri kapanmasın
Yine bunun yanı sıra balıkçılarımız diyor ki: ‘Parlamentoda çıkardığınız kanunla, orman arazileri içerisinde bulunan balık çiftliklerinin kapatılmasına yönelik bir karar var. Aslında bu karar mevcutların değil, bundan sonraki kurulacak tesislerle alakalı. Eğer siz bunları kapatırsanız balıkçılığa çok büyük bir darbe vurmuş olursunuz.’ Yine aynı şekilde diyorlar ki: ‘Biz bankalardan kredi alıyoruz. Bizim sadece mevcut denizdeki ağlarımız, biz bunları her türlü sigorta şirketlerine sigorta yaptırıyoruz ama bankalar bizim bu tesislerimizi rehin alarak teminata saymıyorlar, dolayısıyla biz de kredi kullanamıyoruz.’ Devamında, özellikle kapalı alan balıkçılığıyla ilgili ‘Devlet bize kıyılara yakın yerlerde arazi tahsis etsin.’ diyorlar ‘Biz de denizden buralara deniz suyunu çekerek kapalı alan balıkçılığı yapalım. Size söz veriyoruz, en az 500 milyon dolarlık ihracat yapacağız, bu alanlarda en az 2.500 de istihdam sağlayacağız.’ diyor.
Balıkçılar zor günler geçiriyor.
Onun için yine aynı şekilde ben size küçük bir fotoğraf göstermek istiyorum. Bakın, bu fotoğraf, cumartesi günü Samsun'da, limanda çektiğimiz bir fotoğraf. Burada 3 arkadaşımız var. Biri Engin; Engin on yedi sene hapishanede yattı, tayfa olarak teknede çalışıyor. Bu, Alucralı; hiç evlenmedi, sadece denizlerde ömrünü geçirdi. Patron da inşaat işleriyle uğraşıyordu, o da iflas etti.
Ne yaptılar? Patron gitti bir tane tekne aldı. Tayfa Engin, gemi kaptanı da Alucralı. ‘Ne yapıyorsunuz?’ diyorum. ‘Vallahi, bugün biz 4 kilogram balık tuttuk. Patron günde 2 ekmeği standart alıyor. Eğer 4 kiloyu geçen balık tutarsak yanına zeytin ve peyniri de ilave ediyor.’ diyor.
Balıkçılığın geldiği nokta
Peki, ne yapıyorsunuz? ‘Balık sattığımız gün otelde Alucralıyla ikimiz yan yana aynı odada yatıyoruz.’ diyor. Satmadığınız zaman ne yapıyorsunuz? ‘Vallahi, otelin rezervasyonuna görünmemeye azami gayret gösteriyoruz. Eğer yakalanırsak da siz de biliyorsunuz, dışarıda vaktimizi geçiriyoruz.’ diyor. Neyiniz var? Herhangi bir sosyal güvenceniz var mı? ‘Yok.’ Peki, işte, Türkiye'deki balıkçılığın geldiği nokta bu.
Eğer bunu merak eden arkadaşlarımız varsa bu, iki gün önceki resim, beraber kahvaltı yaptık. Diyor ki: ‘Bizim dertlerimizi merak ediyorsanız Atakum'da, limanda, marinada sizi bekliyoruz. Gelin, bu işlerin altından nasıl çıkılacağını... Biz çıkamıyoruz, varsa bir fikriniz söyleyin hep beraber çıkalım."
Samsun Haber, Samsun Haberleri, Haber Samsun, Samsun, Haber, Son Dakika, Altinovagazete.com