Düzce Üniversitesi (DÜ) Tıp Fakültesi Eğitim Araştırma ve Uygulama Hastanesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Attila Önmez, mantar zehirlenmeleri konusunda uyarılarda bulundu.
Önmez, yaptığı yazılı açıklamada, sonbaharda yağışların artmasıyla doğada yetişen mantar tüketimine bağlı zehirlenme vakalarının arttığına dikkati çekti.
Türkiye'de özellikle eylül-kasım aylarında daha fazla vaka raporlandığını aktaran Önmez, "Mantar zehirlenmesi vakalarının çoğu doğrudan doğal ortamdan toplanan yabani mantarların tüketimi sonrası ortaya çıkar. Türkiye'de mantar zehirlenmesi vakaları Ulusal Zehir Danışma Merkezine her yıl 900'ün üzerinde bildirilmekte olup bu sayı her yıl artmaktadır. Özellikle kırsal bölgelerde bu tür zehirlenmeler daha yaygındır." ifadelerini kullandı.
Önmez, mantar zehirlenmelerinin toksinin türüne bağlı farklı organ sistemlerini etkileyebileceğine işaret ederek, şunları kaydetti:
"Örneğin 'Amanita Phalloides' gibi mantar türleri karaciğer yetmezliğine neden olabilir. Bu mantarların toksinleri, karaciğer hücrelerini tahrip ederek ciddi hasara yol açar ve ölüme neden olabilir. Tüm mantar zehirlenmesi ölümlerinin yüzde 95'inden bu tür sorumludur. 'Cortinarius' gibi bazı mantar türleri ise böbrek yetmezliğine yol açabilir. Bazı mantarlar halüsinasyonlara ve nörolojik semptomlara yol açabilir. Riskler arasında karaciğer nakli gerektirebilecek kadar ağır karaciğer yetmezliği ve diyaliz gerektirecek böbrek yetmezliği bulunur. Türkiye'de yapılan bir çalışmada, mantar zehirlenmesiyle başvuran vakaların yüzde 2,8'i karaciğer yetmezliği nedeniyle hayatını kaybetmiştir."
Mantar zehirlenmelerinin bulantı, kusma, karın ağrısı, ishal, baş dönmesi, terleme, güçsüzlük, çarpıntı ve tansiyon düşüklüğü gibi belirtilerle başladığını anlatan Önmez, belirtiler ortaya çıktığında hızlıca acil servise başvurulması gerektiğini vurguladı.
Önmez, güvenilir kaynaklardan alınan kültür mantarlarının tercih edilmesi gerektiğini belirtti. DÜZCE (AA)