OSMANLIDA HÜSNÜ AHLAK

Her dinin kendisine has bir özelliği, kendisine özge bir

vasfı vardır. İslamın özelliği ve vasfı ise güzel ahlaktır.

Ruzi mahşerde ne evlat ne servet fayda verir insana…    

Güzel ahlak islamı bütünler. Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim…buyuruyor  Peygamberimiz  alemlere rahmet  Hz Muhammed.

Dolayısıyla İslam demek  güzel ahlak demek,  güzel ahlak demek  İslam demektir.

Allahu Teala, din olarak islamdan razıyım…(Maide 3)  buyuruyor.  Son nazil  olan bu ayeti  kerimede ve

Allahın ahlakı ile ahlaklanın…hadisinde  Cenabı Hakkın

bu dini zatı için özel  seçtiği aşikârdır.

Dolayısıyle güzel ahlak  Yüce Rabbimizin yarattığı en değerli vasıf, en şerefli  haslettir. Çünkü güzel ahlak Allahın sıfatıdır. Bu sıfata haiz olan bir kul veya bir millet Allah katında çok değerli ve itibarlıdır. İşte Osmanlı bu sıfatla muttasıf olduğundan  7  cihana nam salmış ve ilahi övgülere

mazhar olmuştur. Öyleki alemlerin Rabbı  Allah, kullukta gevşek  davranan asi mücrim  kullarına sitem ederek şöyle ferman buyurmuş :

Ey iman edenler, eğer dinin ahkamlarında gevşeklik gösterirseniz, Allah öyle bir kavim getirir ki, Allah onları sever, onlarda  Allahı sever. Mü’minlere karşı mütevazi kafirlere  karşı serttirler. Onlar eleştiriden çekinmezler…

                                                                                 (Maide 54)

Bir  zamanlar bu ilahi övgünün muhatabıydı  Osmanlı.  Medarı iftiharımız olan ecdadımızı,  6  asır islamın sancaktarlığını büyük bir onurla taşıyıp haçlı ittifakına

şerefle göğüs geren  şanlı ecdadımızı  tarihimize altın harflerle kaydeden manevi güçte,  güzel ahlaktan başkası

değildir. 

Bu asil ecdad kılıçlarıyla değil,  güzel ahlaklarıyla önce gönülleri  fethetti  ve papazlara bile kardinal külahı görmektense,  Osmanlı sarığını görmeyi tercih ederim…

sözünü gayri müslimlere söylettirdi. 

Çünkü o ecnebiler biliyordu ki  Osmanlı insaflı,

Osmanlı vefalı, Osmanlı musamahalı. 

Fazilet odur ki düşman dahi takdir ede. Osmanlıyı

gayri müslimlere takdir ettiren neden güzel ahlaklı olmalarıydı. Onlar takdire şayan yaşayıp methe şayan oldular. Ram olup ta ahvallarına, ahlaklarına hayran oldular

Osmanlının ram edip te hayran bırakan o muazzam ahlakını daha iyi kavramak için tarihten bir  vaka aktaralım :

Osmanlı devrinde bir köylü diğer köylüden tarla icarlar. Tarlayı icarlayan köylü, tarlayı sürerken bir küp altın bulur. Hemen altınları alır ve tarla sahibine  götürür, lakin tarla sahibi : Artık tarla sahibi sensin der ve altınları kabul etmez. Biri vermek ister, diğeri almak istemez.

Sonunda kadıya giderler ve mevzuyu anlatırlar. Kadı ise bu iki  köylüyü birbirine dünür yaparak davayı çözümler. Böylece bulunan altınlar düğüne harcanır.

İşte tamadan müstağni olan ecdad, hak-hukuka böyle

riayet ederlerdi. Kimsenin mülkiyetine göz dikmez,

kimsenin malına el uzatmazlardı. Çünkü onlar muberra

bir ahlakla bezenmişler,  hüsnü ahlakla  müzeyyendiler…                                                                                            

Sözle tasvir ne mümkün, anlatmaktan acizim  

Cihan örnek almaz mı, yüksek ahlakın senin

Fransa Kralı,  Kanuni Sultan Süleyman’dan bir elçi ister. Kanuni,  Fransa’ya İncili Çavuşu elçi olarak gönderir.

İncili Çavuş, Fransaya gitmeden evvel üzerindeki sırmalı elbiseleri  çıkarır, yamalı elbiseler giyer  ve bu pejmürde vaziyette yola revan olur gider.

Fransa Kıralı Çavuşun bu pejmürde halini görünce der ki : Osmanlı adam mı bulamadı da  seni gönderdi ? 

İncili Çavuş ona şu cevabı verir : Osmanlı adama göre

adam gönderir…

Onlar mağrurlu sekeş başları böyle nükteyle yere düşürürlerdi. Şan ve şöhretten azade, Allahtan başka kimsenin takdirini beklemezlerdi.

Uğrumuzda mücadele edenleri elbette yolumuza ulaştırırız (Ankebut 69)… ilahi fermanının  ışığı altında onuruyla yaşayıp, Rızai Bari’yi maksat edinip, Maksuda ermenin yollarını

kendilerine ilke edinmişlerdi.    

İstanbul’da Fatif camisi yapılırken Sultan Mehmet  2 mermer sutunu üçer arşın kesip kısaltan ecnebi mimarın ellerini hırsızlık yaptı zannıyla kestirmiş.  Mimar da  Sultanı mahkemeye vermiş. Çağ açıp  çağ kapayan koca Osmanlı Sultanı ile Hasmı, kadı karşısında  mahkemede ayaktadır.

Kadı Sultana sorar : Allahın  Fetebeyyenu ... araştırın, soruşturun  emrini duymadın mı?   

Sen bu adama sordun mu ki hemen elini kestirdin? 

Şimdi kısasa kısas gerek, elin kesilecek…

Mimar bir köşede hayret ve dehşet içinde olup bitenleri izler. Ne güzel kumandan  övgüsüne mazhar olan Sultanın elinin kesilip kesilmemesi ecnebi mimarın iki dudağına bağlı.

Mimar bu adalete hayran kalır ve hakkından feragat edip hemen oracıkta Müslüman oluverir.

Bir devletin bekası adaletle kaimdir.  Lakin ahlaksız adalet adil  değildir. İşte Osmanlı   600 yıl, 27 etnik kökeni  böyle güzel  ahlakla bir arada tuttu.  Şüphesiz sen yüce bir ahlak üzerinesin (Kalem 4)… ayeti fermanı  peygamberimizin  şahsında  Osmanlıda da şamildi. Çünkü onların tek yolu  Sünnetüllahtı, onların tek rehberi Rasulullahtı.

Onlar, Tonilerin Conilerin  siyretiyle  suretlenmedi.  Rasulullahın siyretiyle suretlendi…

Sadrazam Fuat Paşa bir kaldırım yapmaya kalkışmış.

Fakat cahil kesim bu gavur işi deyip onu tenkide başlamışlar. En nihayetinde kem sözlere rağmen kaldırım yapılmıştı.

Bu sefer aynı kesim,  ne iyi oldu yollar genişledi… demiş. 

Bir gün Fuat  Paşa ahbabıyla  kaldırımda yürürken arkadaşı  şöyle demiş : Haşmetmahab, sayenizde caddelerimiz güzelleşti. Paşam, bu kadar taş nereden geldi ?  

Paşa demiş ki : Bu taşlar sizin  bize attığınız  taşlardır.

Halkın rencide edici sözlerine rağmen onlar kendilerini 

Hak yolunda  halka  vakfetmişlerdi.

İslami çerçeve  içerisinde her gelişmeye açık olmakla

birlikte geleneklere de sadıktılar.

Çiğnenirsek biz bugün çiğnenmek istikakımız 

Çünkü izzet nerde şeref nerde  nerde ahlakımız

Zayıfa aslan kesilir güçlüye yalaka kedi 

Müslümanlık bizden evvel böyle zillet görmedi

Eğer biz bugün özümüzden kopmasaydık, Osmanlının hasletini buğün hasretle yad etmezdik

Eğer biz islamla haşir neşir olan kültürümüzü atmasaydık, buğün inat  ve bidad  taassubunda bulunmazdık.

İslam bir hayat sistemidir. Huzur islamda, refah islamda, beklenen müreffeh istikbal islamda. Muasır medeniyetler seviyesine çıkmanın yolu Hak Yol İslamdır.

Doğrudan doğruya Kur’andan alıp ilhamı 

Asrın idrakına anlatmalıyız  islamı

Güzel ahlak islamın özüdür. Hiçbir din yoktur ki,

ahlak esasına dayanmadan yürüsün.

Güzel ahlak dünya ve ukba saadeti için girilen bir yol ve vuslat adabıdır. Bu yola revan  olmayanların  Hak olan maksuda ermeleri  zinhar  mümkün değildir.

                                               Muhammed  Bayar

YORUM EKLE