Tarih yazımı çok önemlidir.
Tarih yalnızca yönetenlerin-egemenlerin üst-başlarındaki yaldızlar değildir.
Savaşlar, fetihler, kılıç şakırtıları, anlaşmalar, sultanlar-hakanlar değildir tarih..
Tarih, esas olarak halkın yaşantısı, üretim ilişkileri, üretim tarzıdır..
Köylüdür, çiftçidir, işçidir, sokaktır, mahalle-bakkal gibi hayatın dip noktalarında olup bitenlerdir.
Halil İnalcık da kendisini “sosyal tarihçi” diye niteler.
Tarih bilimi dahil her çeşit bilimsel araştırma etkinliğinde üç soru çok önemlidir;
-ne yapılmalı,
-niçin yapılmalı ve,
-nasıl yapılmalı..
Bunlar çalışmanın konusu, amacı ve yöntemiyle kapsamını içerir.
Sadece bilimsel çalışmalarda değil, sanatsal üretimler için de geçerlidir bu sorular ve yanıtları..
Çünkü insanın varoluşu üretimle anlamlıdır.
Üretme eyleminde herkes kendine, “doğru işleri, doğru biçimlerde yapmak” ilkesini uygulamak zorundadır.
Böylece içindeki potansiyeli keşfedip, geliştirip topluma sunabilir.
Tarih yazımında da konularımız; halkın-toplumun yaşamı, gelişimi, üretimi olmalı, niçin dersek, çünkü dönüştürücü- üretici güçtür kitleler..
Tarihi insanlar yapar.
Üretici güçler, üretim biçimi, hayatın dibidir, temelidir..
Tarih nasıl yazılacak, sorusuna gelince; elbette belgelerle, gerçeklerle, her olayın-olgunun- gelişimin üretim tarzıyla bağını kurarak..
A.Timur Bilgiç’in “Osmanlı Tarihini Anlamak” isimli kitabı gerçek bir eserdir. Yukarıdaki ne, niçin, nasıl sorularının yanıtını içerecek biçimde çalışılmıştır.
Tam anlamıyla bilimsel, sosyal bir tarih kitabı.
Bize liselerde ilk çağ- orta çağ- yeni ve yakın çağ diye sıralanan aşamalar ile, toplumsal tarihçilerin üretim tarzlarına göre, ilkel komünal toplum, köleci toplum, feodal toplum, Asya tipi, ticari kapitalizm, sınai kapitalizm diye niteledikleri dönemler hemen hemen örtüşmektedir.
İlk çağ, milattan önce 3500-4000’ lerden milattan sonra 500’lere kadar olan bir dönem.
Köleci toplum olarak adlandırılabilir.
Orta çağ, milattan sonra 500’lerden 1500-1600’ lere kadar olup, feodal üretim tarzına denk gelmektedir.
Yeni çağ 1550’lerden 1800’lere kadar olan ve ticari kapitalizm denebilecek bir dönemdir.
Yakın çağ 1800’lerden 1900’lere kadar olup sınai kapitalizm ve serbest rekabetçi dönem şeklinde anılır.
1890-1900’ lerden sonra da tekelci emperyalizm de denilen yeni sömürgecilik dönemidir.
Çağları üretim biçimlerine göre sınıflamak daha açıklayıcıdır.
Tek tanrılı dinler musevilik, hıristiyanlık, müslümanlık çıkış noktaları ve dönemleri itibariyle köleci üretime denk gelmektedir.
Asya tipi üretim tarzı doğu toplumlarında ilkçağlardan beri gelmekte, orta çağ ile birlikte bazı biçimsel değişiklikler olsa da öz itibariyle yüzlerce yıl daha devam etmiştir.
Avrupa orta çağı yani derebeylik feodalizmini yaşarken Osmanlılarda merkezi bir yapı vardı ve toprakta özel mülkiyete izin verilmiyordu.
Osmanlının başkenti İstanbul’un zenginliği ve muhteşemliğinin arkasında milyonlarca Anadolu insanının çalınmış emeği, sömürüsü vardı.
Osmanlıda kapitalizmin ve sanayi devriminin olamayışının iç ve dış nedenleri bulunmaktadır.
İç yapıda toprak düzeni ve mülkiyetin padişahta oluşu ciddi bir engel olmuştur.
Avrupalı kapitalist devletlerin 1838 ve 1839 tarihlerinde dayattıkları anlaşmalar da içerideki mevcut sanayi atölyelerinin süreç içinde yok olmasına neden olmuştur.
Niçin ilk sanayi devriminin İngiltere’de başladığı, Avrupa’nın bilim ve teknikte, ticarette, sanayide ve kalkınmada niçin öncü olduğu, tüm bu gelişmelerin neden Osmanlı ülkesinde olamadığı “gereksinimler..” teziyle ortaya konulmaktadır.
İhtiyaçlar keşfin anasıdır.
Ülkelerin sınıfsal konumları, üretim tarzları, bilimsel altyapıları, jeopolitik ve eko politik özellikleri, üretim ilişkileri, toplumsal ve tarihsel dinamikleri, nelere ihtiyaç duyabildiklerini bize göstermektedir.
Timur Bilgiç’in kitabı tüm bu olguları ve düşünceleri çok daha fazlasıyla içermekte, sosyal gelişmelerin ve dönüşümlerin gerçek nedenlerini sunmaktadır.