GİRESUN (AA) - GÜLTEKİN YETGİN - Giresun'da şehirleri, limanları ve vadileri korumak amacıyla asırlar önce inşa edilen kaleler zamana karşı direnmeye devam ediyor.
Karadeniz Bölgesi'nin hakim tepelerine inşa edilen çok sayıda kale, asırlar boyunca gözetleme ve savunma işlevleri gördü.
Bugün hala eski dönemlerin yaşanmışlıklarını yansıtan bu kalelerden birçoğu zaman, doğa olayları gibi çeşitli nedenlerle tahrip olsa da ihtişamlı görüntüleriyle ayakta duruyor.
Giresun Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Kültür Varlıklarını Koruma ve Onarım Bölümü Başkanı Doç. Dr. Gazanfer İltar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kalelerin düşmanın gelmesi muhtemel yollar üzerinde, askeri önem taşıyan şehirlerde, geçit ve dar boğazlarda güvenliği sağlamak amacıyla inşa edildiğini söyledi.
Giresun'da tarihi eser olarak tescil edilmiş 19 kale bulunduğunu belirten İltar, bunlardan en önemlilerinin Giresun, Şebinkarahisar ve Tirebolu St. Jean Kalesi olduğunu aktardı.
İltar, Giresun Kalesi'nin Birinci Pharnakes'in krallığı döneminde milattan önce 185-169 yıllarında Sinop Kalesi'nden sonra inşa edildiğine dikkati çekerek, bu yönüyle Giresun ve Sinop'un kent kültürü bakımından bölgedeki diğer illere nazaran daha önde olduğunu kaydetti.
Giresun Kalesi'nin, Evliya Çelebi'nin tabiriyle denize ters kaşık gibi uzanmış bir yarım adanın çevresinin surlarla çevrilerek oluşturulduğunu ifade eden İltar, şöyle devam etti:
"Surlar büyük oranda ayakta olup tarihi yarım adayı baştan başa kuşatıyor, deniz tarafındaki sarp kayalıklarda ise sur yapımına ihtiyaç duyulmamış. En hakim bölgede ise iç kale var, bunun dışında değişik yerlerde sarnıçlar, kuyular, şapeller, kaya kiliseleri, sığınaklar günümüze kadar ulaştı. Eski kaynaklarda anfi tiyatrodan da bahsediliyor."
- Şebinkarahisar Kalesi'ndeki tüm yapılar tespit edildi
İltar, şehri koruyan kalelerin başında Şebinkarahisar Kalesi'nin geldiğini belirterek, "Şehre hakim oldukça yüksek bir tepe üzerinde kurulmuştur. Pontus, Roma, Bizans, Selçuklu, Mengücekli ve Osmanlı dönemlerinde bölgenin en önemli kalesi olma özelliğini taşıyor." dedi.
Doç. Dr. Gazanfer İltar, 13. yüzyılın en önemli kaynaklarından İbn Bibi'nin Şebinkarahisar Kalesi ile ilgili şu tespitini aktardı:
"İbn Bibi, 'Sınırsız ve benzersiz zahirelere, denizler gibi dalgalanan su sarnıçlarına, kırk depoya, dağlar gibi üst üste yığılmış üç ev dolusu yağ, bal, badem, şeker, tuz ve oduna ve orada akla gelebilecek her şey en iyi cinsiyle ve bol miktarda vardı. Savaş atlarının ve cenk aletlerinin sayısı hesaba kitaba gelmezdi. Bin kişi orada yüz yıl yaşasa seçkin bir süvari olarak taş gibi kalırdı.' diyor."
İltar, Şebinkarahisar Kalesi'ni, 1647 yılında kente gelen Evliya Çelebi'nin Seyahatname'sinde ise "Yüksek bir dağın tepesinde yedi köşe kaledir. İlk bakışta direksiz ve serensiz kalyon gemi gibi görünür. Üç kat demir kapıları vardır. Gece gündüz bekçilerle korunur. Çünkü Karadeniz'e yakın köylerin halkı kazak korkusundan mallarını hep bu kaleye saklamışlardır. 70 kadar ev vardır ama evleri dardır. Bu kalede bir de Fatih Camisi vardır. Diğer camileri ve hayır kurumları aşağıdadır." diye anlattığını söyledi.
- Şebinkarahisar Kalesi restorasyon çalışması hazırlandı
Çelebi'nin notları doğrultusunda köy, sokak, Fatih Camisi, kilise ve şapeller, mezarlıklar, sarnıçlar ile surların tamamını tespit ettiklerini anlatan İltar, bu tespitler doğrultusunda hazırlanan restorasyon projelerinin Trabzon Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından onaylandığını ancak henüz çalışmalara başlanmadığını dile getirdi.
İltar, kaledeki Fatih Camisi'nin ise ilçede Fatih Sultan Mehmet'in yaptırdığı cami ile karıştırılmaması gerektiğine dikkati çekerek, bu caminin Mengücekler zamanında kalenin ilk fethedildiği döneme ait Fetih Camisi olarak tanımlanmasının doğru olacağını vurguladı.
- Kaleler hem limanları hem de vadileri kontrol etti
Gazanfer İltar, Tirebolu St. Jean Kalesi, Tirebolu Bedrama Kalesi, Espiye Andoz Kalesi ve Eynesil Kalesi'nin ise kurulduğu alanlardaki limanları, deniz yollarını ve iç bölgelere geçit veren ulaşım ağlarının yer aldığı vadi girişlerini kontrol etmek amacıyla inşa edildiğinin altını çizdi.
Tirebolu St. Jean Kalesi'nin şehre hakim bir tepede, liman girişine hakim olacak şekilde kurulmuş küçük bir kale olduğu bilgisini paylaşan İltar, kale içerisinde küçük bir şapel ve mescidin hoşgörü timsali olarak yan yana hizmet verdiğini ifade etti.
İltar, kalelerin yer aldığı bu vadilerin turizm destinasyonuna dönüşmesiyle bahse konu savunma yapılarının önemlerinin daha da iyi anlaşılacağını ve sonrasında restorasyon faaliyetlerinin hızlanacağını umut ettiklerini de sözlerine ekledi.