İki dost konuşuyorlardı.
Biri diğerine;
– Kardeşim ben köylüyüm, uzakta olduğuma bakma, çocukluğum bu toprakların yağmurunda geçti,
dedi, böbürlenerek..
Diğeri de hafiften gülümseyerek;
– Gel bakalım seni bir teste tabi tutayım, o zaman anlarız, köylü müsün değil misin,
dedi, çimenlikteki yer minderlerini “oturalım” diye işaret ederek..
Oturdular..
– Sor bakalım sorunu..
– Köylerde inek niçin boyunduruk için uygun hayvan değildir, niçin genellikle öküz tercih edilir?..
Bizimki test bu mu, gibi bakındı etrafa ve yine üstten bir edayla;
– Canım bunu bilmeyen mi olur, tabi ki öküz kuvvetlidir de ondan, dedi..
Diğeri gayet nazik;
– Yok bilemedin, doğru yanıt şudur; boyunduruğa inek koşulmaz, çünkü ineğin sütü dar gelirli çiftçi ailesi için çok önemlidir.
Bizimkide tek kelime çıt yok.
Demek ki, her zaman üretkenlik ve üretim hem doğru soruların hem de doğru yanıtların ilk hareket noktası olmalı, diye geçti orada bulunanların aklından..
Çünkü konuşmanın bundan sonraki kısmında herkesin ağzından hep üretim deyimi çıkıyordu..
Bazen bir soru, kimliği de kişiliği de anlamaya yetiyor.
Yeter ki, doğru yerde ve zamanda doğru kişilere yerinde sorular sormasını bilelim..
Üretkenlikle ve sevgiyle kalın..