Sağlık Bakanlığı her gün KOVİD’ le ilgili test sayısı, vaka sayısı, iyileşen sayısı, vefat sayısı ve toplam sayılar gibi çeşitli rakamları açıklıyor.
Bunlar içinde toplumun en çok dikkatini çeken “vefat sayıları” ama ölümlerle ilgili bilgiler meselâ ölenlerin yaşları, altta yatan hastalıkları ve risk faktörleriyle alâkalı bilgiler paylaşılmıyor.
KOVİD salgınında ölenleri farklı gruplarda değerlendirmek gerektiğini, bilinen klasik risk faktörleri yanında dikkate alınmayan başka risk faktörlerinin de olabileceğini ve böylece elde edilecek bilgilerin ağır hastalık ve ölümlerin önlenmesinde çok işe yarayabileceğini düşünüyorum.
KOVİD’ de ölümler üç farklı grupta değerlendirilebilir:
BİR: Altta yatan hastalıklarının terminal döneminde olan hastalar
Bunlar, altta yatan hastalıklarının (ileri evre kanser, kalp, akciğer, böbrek… hastalıkları) “terminal döneminde” olan yani hayâti fonksiyonların belirli bir süre içinde sonlanmasının beklendiği süreçte olan hastalardır.
Tıbbi tedavi ve müdahalelerin artık hastalığın gidişatını değiştirmesi mümkün olmayan bu hastalarda hedef hayat kalitesini artırmak; ağrı, nefes darlığı ve diğer şikâyetleri kontrol altına almak, rahat bir ölüm ortamı sağlamak ve aile fertlerini desteklemektir.
“Ölümleri kaçınılmaz olan” bu hastaları KOVİD testleri pozitif bile olsa KOVİD’ den ölüm olarak sınıflamak doğru olmaz çünkü bunlar koronavirüs bulaşmasa bile zaten kaybedilecek olan hastalardır.
Nitekim bu terminal dönem hastalar böyle bir salgın olmasaydı öldüklerinde kayıtlara kanser, kalp yetersizliği, akciğer fibrozisi vb altta yatan ve artık tedaviye cevap vermeyen, onları terminal döneme götüren hastalıklarının adıyla geçeceklerdi.
İKİ: Risk grubunda olan hastalar
KOVİD’ de “ileri yaş” ve “altta yatan hastalıklar” ağır hastalık tabloları ve ölümler için çok önemli risk faktörleridir ve bu salgında ölümlerin çok büyük kısmı bu gruptaki hastalarda görülmektedir.
İleri yaş için genel olarak 65 yaş ve üzeri kabul ediliyor.
Kronik hastalıklar olarak da başta diyabet, hipertansiyon, kalp-beyin-damar hastalıkları, KOAH, kanserler, demans olmak üzere genellikle ileri yaşlarda ortaya çıkan birçok hastalık sayılabilir; bunların sayıları arttıkça risk de katlanarak artar.
Risk grubunda yer alan hastaların hem koronavirüs bulaşmasına karşı titizlikle “korunmaları” ve hem de “altta yatan hastalıklarının tedavisi” ölümlerin önlenmesinde son derecede önemlidir çünkü bu grupta yer alan hastalar koronavirüs salgını olmasaydı hayatlarını sürdürüyor olacaklardı.
Risk grubunda yer alan bu hastalarda ölüm doğrudan KOVİD’ in yarattığı patolojiye bağlı olabileceği gibi enfeksiyon sebebiyle altta yatan hastalığın kontrol dışına çıkması veya spesifik bir organın iflâsı ile de gerçekleşebilir.
KOVİD’ de, diyabeti, astımı, KOAH’ ı veya kalp yetersizliği kontrol altında olan hastalar ile bu hastalıkları gerektiği şekilde tedavi edilmeyen hastaların âkıbetleri elbette bir değildir.
Bu da bize bu kronik hastalıkların kontrol altında tutulmasının ne kadar hayati olduğunu, bunun için azami çabanın sarf edilmesi gerektiğini gösterir.
Bu altta yatan hastalıklar yanında bir de bu hastalıklara zemin hazırlayan bazılarının önlenmesi imkânsız olan (erkek cinsiyet, ırk, etnisite, genetik varyasyonlar… gibi), bazıları ise önlenmesi mümkün olan risk faktörleri (sigara, alkol, düşük sosyo-ekonomik tabaka, obezite… gibi) vardır.
ÜÇ: Hiçbir riskleri ve altta yatan hastalıkları olmayan hastalar
Bu grupta, hiçbir riskleri ve altta yatan hastalıkları olmayan, tamamen sağlıklı oldukları bilinen veya sanılan ve çoğu da genç erişkin grubunda olan kişiler yer alır.
Bunların bazı alt grupları vardır:
BİR: Gerçekten hiçbir risk faktörü ve altta yatan hastalıkları olmayanlar
İKİ: Altta yatan hastalıklara (kanser, diyabet, hipertansiyon… gibi) sahip oldukları hâlde araştırılmamış olduğu veya belirti vermediği için bu hastalıkları henüz teşhis edilmemiş olanlar
ÜÇ: Yüksek virüs yüküne maruz kalma ihtimalleri yüksek olanlar (doktor, hemşire ve diğer hastane çalışanları, bilhassa da yoğun bakım ekibi)
DÖRT: Bilinmedikleri veya değer verilmedikleri için dikkate alınmayan bazı başka risk faktörlerine sahip olanlar
Bu dört grupta yer alanlara otopsi incelemesi yapılmasının şart olduğunu düşünüyorum. Bu sayede ağır hastalık ve ölümlerin önlenmesinde çok değerli ipuçları elde edilebilir. (Türkiye’ de kaç hastaya otopsi yapıldığı ve sonuçları mutlaka açıklanmalıdır).
KOVİD’ de bazı ölümlerin akciğer hasarından değil yaygın damar içi pıhtılaşmadan olduğu otopsi çalışmalarıyla ortaya çıkmış ve bu sayede kanı incelten ve pıhtı eriten ilaçların devreye girmesiyle birçok hastanın hayatı kurtulmuştur.
Doktor, hemşire ve hastane çalışanlarının KOVİD’ den ölümleri
KOVİD salgınında hayatını kaybeden pek çok meslekdaşımız içinde hocalarımız, arkadaşlarımız ve talebelerimiz de var.
Bunlardan bazılarının ileri yaş ve diyabet, KOAH, hipertansiyon, kanser gibi kronik hastalıkları olduğunu biliyoruz ama içlerinde çok genç yaşta olanlar ve görünüşe göre hiçbir hastalığı ve risk faktörü olmayanlar da var.
Aynı yaş grubunda olup aynı ortamda çalışan sağlık personelinin bazılarına virüs bile bulaşmazken bazıları hastalığı asemptomatik veya çok hafif belirtilerle atlatırken bazılarında bilinen bir hastalık ve risk faktörü olmadan çok ağır hastalık tabloları gelişmesi ve ölümler olmasının sebepleri titizlikle incelenmelidir.
Burada şahsi olarak korunma tedbirlerinde bir eksiklik veya hata olabileceği gibi genetik varyasyonların ve dikkate alınmayan bazı risk faktörlerinin de rolü bulunabilir.
Gelelim neticeye
Vefat sayısı ile yetinilmemelidir!
KOVİD’ de vefatların farklı özelliklere göre gruplandırılması, altta yatan hastalıklar ve bilinen risk faktörleri dışında başka risk faktörlerinin de araştırılması gerekir.
Bu bilgilerden ağır hastalık tabloları ve ölümlerin önlenmesinde çok değerli ipuçları sağlanabilir.