Sabah gazetesinde yer alan “Aşı karşıtı doktorlar hayatına mal oldu” başlıklı haberde benim de adım geçtiği için cevap yazmak ihtiyacı duydum (1).
Haber, okuyanların kafasında, merhum Rauf Baysal’ ın aşı olmaması ve ölümünde benim de rolüm olabileceği şeklinde bir düşünceye fırsat verecek bir üslupta yazılmış.
Öncelikle, herkesin de üzerinde hemfikir olduğu gibi Rauf Bey, tanıdığım kadarıyla çok sevecen, güler yüzlü, kalender, munis bir insandı. Sahibi olduğu Hayy Kitap’ tan tam 10 kitabım yayınlanmıştı.
Ani ölümüne çok üzüldüm, Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun.
Hasta olduğundan da hastanede yattığından da bir ay önce yine koronavirüs sebebiyle annesini kaybettiğinden de iki ay önce doğum yapan eşi olduğundan da eşinin annesi ve babasının hastanede tedavi gördüğünden de haberim yoktu.
Aşı için de bana hiçbir zaman danışmadı, yaptırdı mı yaptırmadı mı bilmiyorum.
Sağlığı ve varsa hastalıkları, sağlık geçmişi, hayatı hakkında da hiçbir bilgiye sahip değilim. Evli olduğunu ve çocuğu olduğunu da ölümü dolayısıyla medyada yer alan haberlerden öğrendim.
Adımı zikreden Dr. Atilla Bektaş’ la ise şahsen hiç tanışmadık. Onu medyadaki haberlerinden, sitemde yayınlanması için gönderdiği yazı ve tanıtımını yapmam için gönderdiği imzalı kitapları dolayısıyla tanıyorum. Birkaç defa bu vesilelerle e-posta yoluyla yazıştık.
Atilla Bektaş mı ayıp etti yoksa kabahat gazetede mi?
Aşağıdaki görüşlerim onun “haberde yer alan ifadeleri” üzerinedir. Kendisiyle konuşan muhabire tam olarak neler söylediğini, gazetedeki ifadelerinin düzeltilip düzeltilmediğini, azı veya fazlası olup olmadığını elbette bilmem mümkün değil.
Bu önemli zira senelerdir medyanın içinde olan biri olarak benimle yapılan gazete veya televizyon haberlerinde söylediğimiz sözlerin canlı yayın değilse, sadece çok az bir bölümünün halka ulaştığını, kesilip biçildiğini, maksadımızı tam olarak anlatmaktan uzak olabildiğini hatta kimi zaman dediğimizin tam tersi gibi yansıtılabildiğini belirtmek isterim.
Bu muhabirden, editörden veya sayfa sekreterinden de kaynaklanabilir, bunu bilemem.
Atilla Bektaş’ ın aklı Rauf Bey ölünce başına gelmiş olmalı
2 senede Hayy Kitap’ ta 3 kitabı yayınlanan Dr. Atilla Bektaş’ ın aklının bugüne kadar nerede olduğunu doğrusu merak ediyorum.
Haberdeki “Son dönemdeki aşı karşıtı söylemler nedeniyle 3 kitabının çıktığı yayınevinden ayrıldığı” sözü sizi yanıltmasın; aklınca hava atmaya kalkmış. Bir, bu üç kitabı da yakıyorum demediği kalmış.
Bahsi geçen üç kitaptan ikisi seneler evvel değil 2020’ de yani pandemi döneminde yayınlanmış.
Bu kitaplardan biri “Korona ve Sonrası İçin Güçlü Bağışıklık” adını taşıyor (2).
Öyle anlamak isterseniz veya onun yaptığı gibi çarpıtmak isterseniz tam bir aşı karşıtı kitap!
Bakın tanıtım yazısında ne yazıyor: Koruyucu aşı da bulunsa, tedavi eden ilaçlar da geliştirilse insanlığın elindeki en büyük silah kendi bağışıklık sistemi!
Biri “İlacı da aşıyı da küçümseyip itibarsızlaştırmaya çalışıyor” dese, kim karşı çıkabilir?
Adeta “Ne aşısı, ne ilacı; bütün mesele güçlü bağışıklık” diyerek “kelle paça” takımının as kadrosunda yer almayı hak ediyor.
Tanıtımdaki bu cümleyi okuyan biri başka hiçbir şeye gerek kalmadan aşıya da ilaçlara da soğuk olacak, uzak kalacaktır.
“Kitabı okudum, güçlü bir bağışıklığım var. Aşıyı da ilacı da istemiyorum.” diyene ne cevap verilebilir?
Kelle paçayı karalıyor, tarhana çorbasına övgüler düzüyor
Bir taraftan Karatay ve Aktaş’ ı aşı karşıtı olarak suçlarken kalkıyor “Tarhana çorbası covid-19′ da neden fayda sağlayabilir” diye tarhana çorbasını göklere çıkarıyor (3).
“Hayalet probiyotikler Covid-19 ile savaşıyor!” başlıklı haberden anlaşılabileceği gibi de ilaç ve aşıları elinin tersi ile itiyor, binlerce senenin en sağlıklı gıdalarından yoğurt ve kefiri işe yaramaz gösteriyor, gıda takviyesi reklâmına soyunuyor (4).
Aşı karşıtı diye damgaladığı kişilerden tek farkı çorbasının türünde: Eleştirdikleri kelle paça derken, kendisi de tarhana diye tutturuyor!
“Baysal’ın aşı konusunda yanlış yönlendirildiğini düşünüyorum”
Bektaş, “Baysal’ın aşı konusunda yanlış yönlendirildiğini düşünüyorum” diyor.
Elbette düşünebilir, memlekette düşünce hürriyeti var. Ancak bunu sadece duş alırken “kendi kendine” mırıldanabilir; bir gazetede yayınlanması için söylediğinde işin rengi değişir.
Birçok kişiyi itham eden sözlerini ispat etmesi, kayıt veya belge sunması gerekir.
Herkes düşünmekte serbesttir ama bunu medyada yapamaz.
Biri şimdi çıksa da “Rauf Baysal’ ın Bektaş’tan etkilendiğini, onun kitaplarını okuyup sağlıklı yaşayarak ve tarhana çorbası içerek kendini koruyabileceğini sandığını, aşı olmasına gerek olmadığı” şeklinde yönlendirdiğini düşündüğünü iddia etse doğru olur mu?
Buyurun işte ara başlık: “Rauf Baysal’ ı yayınevinin yazarı olan, aşı ve ilaç karşıtı kitap yazan, kornaya karşı tarhana çorbası tavsiye eden Atilla Bektaş’ ın yanlış yönlendirdiğini düşünüyorum.”
Ne kadar yanlış, ne kadar yakışıksız, öyle değil mi?
“Aşı karşıtı doktorlar ve maalesef Baysal da aşısızdı”
Bu cümleden ben hem aşı karşıtı ve hem de aşısız olduğum neticesine varıyorum.
Bana yönelik aşı karşıtlığı bir iftiradır, onu bu iddiasını ispata davet ediyorum.
Aksi takdirde “müfteri” damgası yemeyi hak ediyor.
Benim aşılı mı aşısız mı olduğumu nasıl biliyor, bilse bile benim sağlığımla ilgili açıklama yapma hakkını kimden alıyor?
Rauf Baysal’ ın da aşısız olduğunu nasıl ve kimden öğrendi?
Rauf Baysal’ ın hastalığının seyrinden, tetkiklerinden, tedavisinden haberi var mı? Aşı olmadığı için öldüğünün delili nedir?
Hacettepeli profesör gibi hem de 4 doz aşı olup ölen de yok mu?
Suç üstüne suç işlediğinin farkında değil.
NOT: Koronavirüs ve Kovid aşısı üzerine sitemde bilimsel kaynaklarla desteklenen 600’ den fazla makalem var. Aşılar hakkındaki düşüncelerimi özet olarak “Aşılar da insansız hava araçları gibi yerli ve milli olmak zorundadır” başlıklı makalemde okuyabilirler (5).
Bütün salgınlar aşı ile durdurulmuştur
Bütün salgınlar aşı ile durdurulmuştur diyor.
Bu tür genellemelerin yanlış olduğunu halk bile biliyor ve bu tür maksadını aşan ifadeler sadece böyle gerçek dışı iddiaları dile getirene değil tüm doktorlara ve tıbba güvensizlik yaratıyor.
Ne demek bütün salgınlar?
Son 15 senedeki kuş gribi salgını, SARS, MERS, Zika, Ebola, Domuz Gribi acaba hangi aşılarla durduruldu?
Madem aşılar bütün salgınları önlüyor, 100 seneden beri bilinen grip salgını neden aşılarla durdurulamıyor?
Neden hâlâ verem, sıtma her sene milyonlarca insanın ölümüne yol açıyor?
“Protein diyetlerini savunuyorlardı”
Bir suçlaması da şu: Protein diyetlerini savunuyorlardı diyor.
Suça bakın! Sanki teröristleri savunuyorlar.
Olabilir, herkes gözüne kestirdiği bir diyeti savunabilir.
Karadenizli Temel de şimdi çıkıp Atilla Bektaş’a “Akdeniz Diyetini” savunuyor dese ne cevap verecek?
Ben de “Adam Gibi Beslenme”yi savunuyorum.
Var mı bir diyeceğin?
Gelelim neticeye
İnsanları aşı ve ilaçtan soğutacak bir kitap kaleme alıp, tarhana çorbası Kovid’ e fayda sağlayabilir diye yazılar yazıp, gıda takviyelerine övgüler dizip ondan sonra da pandemi döneminde iki kitabını yayınlayan yayınevini aşı karşıtı kitaplar çıkarıyorlar diye suçlamak ayıp olmuyor mu?
Yayınlanması için yazı gönderdiği, tanıtım için kitap hediye ettiği, “Konu Ahmet Rasim Küçükusta hocanın yazıları olduğunda, zaman ve değer verip okurum…” dediği birini mesnetsiz olarak aşı karşıtı ve aşısız diye suçlamak yakışık alıyor mu (6)?
İnsanları suçlarken, koronavirüs, pandemi, Kovid, Kovid aşıları hakkında hiçbir açıklaması veya yazısı olmadığının farkında mı?
Nerden baksan tutarsızlık, nerden baksan ahmakça!
NOT: Başkalarının Kovid aşısı hakkındaki açıklamaları beni ilgilendirmez.
Kaynaklar:
1. https://www.sabah.com.tr/yasam/2021/10/02/asi-karsiti-doktorlar-hayatina-mal-oldu
2. https://www.kirmizikedi.com/kitap/urun/a7bbecf3556b4c4b8b108b185508b2f1
4. https://www.haberturk.com/hayalet-probiyotikler-covid-19-ile-savasiyor-haberler-2846828