Bundan 44 yıl önce Kıbrıs Barış harekâtını Türk askeri başarıyla gerçekleştirmişti. O günkünün iktidarı, bu iktidar gibi askerlerin başarısını siyasi amaç için kullanmadı. Çocukça dünyaya meydan okumak yerine herkesle barış içinde yaşamak için her türlü alternatifleri denemişlerdi. Bugünde böyle yapılması ülke ve askeri harekâtın lehine olur. Çünkü Erbakan ve Ecevit’ devlet adamı aklıyla hareket ediyorlardı. O dönemde Türkiye ve askerimiz bugüne göre zayıf dışarıya muhtaç ve açıktı.
Öyle olmasına karşılık vatansa gerisi teferruat diyerek devlet ve millet, her şeyi göze alarak o harekâtı yaptık. Ege ordusu ve bugün övündüğümüz askeri silah üretiminin temelleri Silahlı kuvvetlere yapılan bağışlarla temelleri o dönemde atıldı. O günlerde bu iktidar tarafından dışlanan basın ve iş adamları silahlı kuvvetlere büyük bağışlar yaptılar.
Ülkemizde Kurtuluş savaşından sonra, ilk defa askerlerimiz 1974 Kıbrıs barış harekâtı doğrudan deniz aşırı bir savaşa giriyordu. Bütün dünya bu harekâta karşıydı. Ama o iktidar tef çalarak değil, gizli ve itidalli sözlerle bu savaşa karar verdi. Savaş bitmeden de hiçbir iktidar ortağı uluorta söz söyleyerek askerlerin zaferini siyasi malzeme yapmadı. Bugün bu iktidar daha savaş sonuçlanmadan kendisine malzeme yapmaya koyuldu. Koyun can derdinde, kasap mal derdinde anlayışı ortaya çıkıyor.
Bu da her an şehitlikle yüz yüze olan askerlerin moralini bozuluyor. Çünkü cephedeki askerler inanç ve siyaset bakımından aynı değildir. Hiçbir asker kendi başarısını bir partinin kullanmasına razı olmaz. Ben olsam da razı olmam. Buna karşı, günü birlik askeri başarılar siyasi toplantılarda malzeme yapılmamalıdır. Neymiş riski Tayyip Bey almış, başarı da onunmuş. Gönderin çocuklarınızı oraya. Sözlerinizin doğruluğu anlaşılsın. Bu nedenle kendinize pay çıkaracak açıklamalardan vaz geçiniz. Zaferden sonra ne yapacağınıza kimsenin bir diyeceği olamaz. Şimdiden askeri başarıyı siyaset çıkar için kullanılması ahlaken doğru değildir. Askerlere zarar verir.
Rabb’ıma şükür bugün askerlerimiz Kıbrıs Barış harekâtı günlerinden moral ve teknik bakımından çok daha güçlü ve emindir. Nedeni uzun yıllar yaptığı terörle mücadele ve diğer savaşlardaki tecrübeleridir. Fakat iktidarın söylemleri, askerlerin dış düşmanlarının sayısını artırıyor. Alacakları tedbirleri zora sokmaktadır. Ayrıca öldürülen düşman sayısını asker yerine kendilerinin açıklaması da doğru değildir. Cepheye gitmeden siyasi pirim için konuşan bir insan nasıl başkomutan olacaktır? iktidardakilerin yakınları oralarda yoktur. Bir elleri yağda bir elleri balda, “Bekâra, karı boşamak kolaydır. Bıraksınlar siyasi kazanç elde etmeyi. Askere gölge etmesinler!
Komşularla sıfır sorun üzerine bina ettikleri siyasetleri, bugün sıfır dostluk haline gelmiştir. Bu hataları yüzünden Suriye halkı, hem de Türk milleti çok zarar görmüştür. Bunun bedelini bu iktidar ödemesi gerekirken yaptığı sihirbazlık ve baskıyla her defasında bedel ödeyenler bu ülke insanları olmuştur. Barış süreci, mavi Marmara olayını, hendek olaylarını bile artı hanelerine yazılmıştır.
Erbakan Hoca İslamcı ve Müslüman olduğu için tasfiye edilmedi. O samimi olarak milli politika izlediği için Ecevit’le beraber siyasi hayattan uzak tutuldular. Yani Orta Doğu Eş başkanlığını kabul etmedi, karşı çıktı. Ortadoğu’ya vermek istedikleri düzende görevi kabul etmedi ve yok edildi. Bu verilen göreve Ecevit’te kaşı çıkmıştı. Bu sebeple adamı ne durumlara düşürdüklerini hep birlikte gördük. Erdoğan bu iki devlet adamının aksine, küresel sistemin emrettiği Ortadoğu projesine evet dediği için ülke idaresi kendisine teslim edildi. Bugün devlette kendisinden başka ikinci bir söz söyleyen var mı?
Hatta hatalarını söyleyen yazarçizer ve iş adamları işlerini bozup ve ağlattılar.
Hasan Sabbah gibi, korkuyu egemen kıldılar. Bu hataları söyleyecek kimse kalmayınca daha fazla hata yaptılar. Suriye başımıza çok şeyler açacaktır. Bu nedenle, Batı ve Amerika’dan bağımsız siyaset üretmemiz iyice zora girmiştir. Keşke ülkemiz kendi içinde ilim irfan ve teknoloji üretimine yoğunlaşsaydık. Bu iktidar taşa toprağa yatırım yaptı. Halk ekmek ve aş istiyor. Ak parti halkın nabzını iyi tutuyor, zaaflarını kullanıyor. Barış süreci Osla süreçlerini tenkit edenlere kan dökücü ve ırkçı diye suçladılar. Bu gün aksi davranışlarını tenkit edenlere de tahammül edemiyorlar. Bunlar demokrasilerde mecbur olan muhalefeti istemiyorlar. Devlet olmadan milletin olamayacağı düşünülmelidir. Devlet bu derece siyasallaştırılmamalıdır.