Bakış açımız hayatımızın boyasıdır dostlar.
Nereden baktığımız eşyanın mahiyetini değiştirir.
Başta aile içi ilişkiler olmak üzere sosyal hayatta insanlar ilişkilerde önceliğimizi belirlemek bakış açımızı ortaya koyar.
Mutlu olmak mı ?
Haklı olmak mı ?
Hem haklı hem mutlu olmak istesem diyenlerinizi duydum
Keşke. Ama bu dünyada bu iş her zaman mümkün olmayabilir.
Bence merkeze mutlu olmayı alalım, yanında haklı olmakta gelirse nurun ala nur.
Mutlu olmak için hakeme ihtiyacımız yok ama haklı olduğumuzu belirleme konusunda 1. Derece ve 2. Derece mahkemelere ihtiyacımız var.
Haklı olmayı mutlu olmanın önüne koymuş insanlar hakimler ve avukatlar topluluğuyla gezmek zorunda değil mi ???
İslam’da davranışların hareket noktası haklı olmak değil faziletli olmak üzerinedir.
Fazilette , iyilikte, güzellikte yarışır Müslümanlar,haklı olmak konusunda mücadele vermezler.
“Ey iman edenler ! Şüphesiz eşlerinizden ve evlatlarınızdan size düşmanlık etmiş olanlar vardır. Onlardan sakının. Eğer onları affeder, kusurlarına bakmaz ve bağışlarsanız şüphesiz Allah da çok bağışlayan ve çok merhamet edendir.” Tegabün; 64/14
‘’İyilikle kötülük eşit olmaz. Sen, en güzel olan bir iyilikle (kötülüğü) uzaklaştır; o zaman, (görürsün ki) seninle onun arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki sıcak bir dost(un) oluvermiştir.’’Fussilet,41/34
“Kim (Müslümanlar arasında) haksız olduğu halde mücadeleyi (gereksiz tartışmayı)bırakırsa Allah ona cennetin kenar yerinde bir ev yapar. Kim de haklı olduğu halde mücadeleyi bırakırsa Allah ona cennetin en yüksek yerinde bir ev yapar.” (Tirmizi, Ebu Davud, İbn-i Mace, Nesai)
‘’Haklı bile olsa münakaşadan vazgeçmedikçe kişinin imanı tamam olmaz.’’
İbn-i Ebi’d-Dünya
‘’Münâkaşayı bırakın. Çünkü onun ne hikmeti anlaşılır ne de fitnesinden emin olunur.’’
Taberani
Her şeyi bilmek zorunda hisseden, daima haklı olmak için 7/24 mücadeleden yorulmuş, çok bilmiş nefislerimize bir Afrika atasözünü hatırlatmak istiyorum.
“Bilge her şeyi bilmez, sadece ahmaklar her şeyi bilir!”
Şu 3 günlük gurbete düştüğümüz dünyada birazcık mutlu olmak istiyorsak gelin haklı olmak davasını bir kenara bırakalım mutluluğun peşinden koşalım.
Bakın peygamberlerden sonra insanlığın en kıymetlileri olan sahabeleri anlatan ayette rabbimiz bize ne tavsiye ediyor:
‘’ Kendilerinden önce o yurdu (Medine’yi) hazırlayıp imanı (gönüllerine) yerleştirenler, hicret edenleri severler. Onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir rahatsızlık duymazlar. Kendileri son derece ihtiyaç içinde bulunsalar bile onları (muhacirleri) kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimri ve bencil tutkularından korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.’’ Haşr,59/9
En muhtaç olduğun halde kardeşini kendi nefsine tercih etme.
Kısaca’ isar hasleti’.
En büyük Peygamberin talebeleri Sahabenin özelliği.
Zaten herkes kardeşini kendine tercih ettiğinde,böyle düşündüğünde haklı olmak ya da olmamak kimsenin umurunda olmayacak haklı olmak değil mutlu olmak ,faziletli olmakta yarış başlayacaktır.
Biz ‘’ben mutlu olmak istiyorum, haklı olmak değil’’ diye haykıralım.
Toplum arkadan gelir.
‘’Doğru yol işte budur, gel, diye sen bir yürü de,
O zaman bak ne koşanlar göreceksiniz sürüde!’’
M. Akif ERSOY