Eğitim-İş Bafra Temsilciği kadın kolları, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü sebebi ile kadın üyeleri ile kahvaltı programında buluşup, basın açıklaması yaptı.
Basın açıklamasında, Şiddetsiz ve sömürüsüz bir dünya için mücadeleyi sürdüreceklerini belirten Eğitim- İş Bafra Kadın Kolları Temsilcisi Ayşe Kama, “8 Mart 1857 yılında New York’ta tekstil sektöründe çalışan yüzlerce kadın düşük ücretlerine, uzun çalışma saatlerine ve insanlık dışı çalışma koşullarını protesto etmek için greve girdi. Greve müdahale edilmesi sonucu 129 kadın işçi yanarak öldü. 1910 yılında 2. Enternasyonal Kadın Konferansına, 17Mart 1970 yılında ise, Birleşmiş milletler tarafından 8 Mart “Dünya Emekçi Kadınlar günü” olarak ilan edilmiştir. Ancak aradan geçen 158 yıla rağmen Türkiye’de 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü bir kez daha ayrımcılık ve şiddete karşı eşitlik mücadelesindeki kadınların seslerini duyurma çabalarının gölgesinde kalmaktadır. Ülkemizde kadına yönelik şiddet, kadın emeği sömürüsü, kadın bedeni sömürüsü, kadın yoksulluğu, kadın işsizliği, çocuk gelinler ve okula gönderilmeyen kız çocukları, tacizciyi, tecavüzcüyü, saldırganı koruyup kollayan hukuk sistemi, genel anlamda da kadını yok sayan gerici politikalar kadının özgürleşmesi önünde en büyük engeller olarak durmaktadır. Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri her geçen gün artarak yükselmektedir. Erkek egemen toplumun kadınlara yönelik fiziki ve psikolojik şiddeti; işyerlerinde, evlerde, sokaklarda, yaşamın her alanında, artarak devam etmektedir. 2002-2015 yılları arasında 5 bin 406 kadın erkekler tarafından öldürülmüştür. Tablo bu kadar ağırken, erkek katiller ve tecavüzcülerin kravat taktıkları için ‘iyi hal indirimleri’ aldıklarına, ‘tahrik İndirimi’nden yararlanarak cezasız kaldıklarına, tecavüz davalarında ise, kadınların ‘rıza’larının arandığına tanık olmaktayız” dedi.
Eğitim- İş Bafra Kadın Kolları Temsilcisi Ayşe Kama, “Erkek şiddetinin giderek artmasında, siyasetçilerin din ve ahlak adına sıkça kullandığı cinsiyetçi, sözde muhafazakâr söylemlerle kadını değersizleştirmesi, namus ve ahlak anlayışını salt kadına indirgemesi önemli etken olmuştur. Anayasa’nın 10.maddesi ‘Kadın ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür” demektedir. Dünya ekonomik forumu tarafından hazırlanan cinayet eşitliği raporuna göre Türkiye, siyasal katılımı, ekonomik eşitlik, eğitim ve sağlık hakkı gibi farklı alanlarda kadın erkek eşitliğinde 142 ülke arasında Tunus ve Bahreyn’in arasında 125. Sırada yer almaktadır. Yani ülkemiz, kadın erkek eşitliğinin kesinlikle olmadığı ülkeler arasında yer almaktadır. ‘Kadıncık Ana senin eşin mi?’ sorusuna Hacı Bektaş Veli,’Benim eşim değil eşitimdir’ yanıtını verirken, bugün ‘Kadın ile erkek eşit konuma getiremezsiniz, o fıtrata terstir’ diyen bir zihniyet işbaşındadır. TÜİK’in verilerine göre, kadın istihdamının toplam istihdamdaki payı yüzde 26,7’yi ancak bulurken çalışan kadınların yüzde 51’e yakını kayıt dışı, sigortasız çalışmaktadır.Kız çocukların okula gitmesini ziyan sayan gerici zihniyet nedeniyle bugün Türkiye’de,2 milyon 654 bin 643 okulda yazma bilmeyen kişi sayısının 2 milyon 205 bin 315’i kadındır. Yani okuma yazma bilmeyen 5 kişiden 4’ü kadındır. Biz inanıyoruz ki kadın özgürleşmeden toplum özgürleşmez! Barış, demokrasi, eşitlik ve özgürlük gibi insani değerlerin yok sayıldığı bir dünyada kadınlara yer olmadığının farkındayız ve bu nedenle şiddetsiz ve sömürüsüz bir dünya için mücadeleyi sürdüreceğiz” diye konuştu.
NAMIK AZGIN
Güncelleme Tarihi: 09 Mart 2015, 09:05