Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslendi.
"İnşallah bahar aylarında kendi aşımıza kavuşarak çok daha yaygın bir aşılama sürecine geçeceğiz." diyen Erdoğan, bu süreçte tedbirlerin sıkı şekilde devam ettirileceğini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Elde edilen kazanımları güçlendirmek için sokağa çıkma sınırlaması 31 Aralık Perşembe saat 21.00'den 4 Ocak saat 05.00'e kadar kesintisiz uygulanacaktır. Sağlıkçılarımıza ve diğer çalışanlarımıza destek olmak amacıyla kamuya ait okul öncesi kurumları, ana sınıfları hariç faaliyetlerini sürdürebilecektir. Salgın döneminde hayatını kaybeden sağlık çalışanlarımızın kadrolarına göre vazife malullüğü veya meslek hastalığı statülerinin hızla sonuçlandırılması sağlanacaktır. Vazife malulü sağlık çalışanlarımızın aileleri, maaştan ek ödemeye, faizsiz konut kredisinden çocuklarına eğitim öğretim yardımına, istihdam hakkından fatura indirimlerine kadar pek çok imkana kavuşacaklardır. Sağlık Bakanımız ile Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanımızı bu hususun süratle neticelendirilmesi hususunda görevlendirdim."
Salgın sürecinin yönetiminde görev alan kurumların tüm çalışmalarını anlık takip ettiğini bildiren Erdoğan, mevcut uygulamalarla ilgili ihtiyaç duyulacak sıkılaştırma ya da normalleşme adımlarını istedikleri zaman atma imkanına sahip olduklarını kaydetti.
Erdoğan, Avrupa ülkeleri başta olmak üzere dünyanın çoğunun Türkiye'den daha kötü durumda olmasının, Türkiye'nin salgınla mücadelede geride değil ileride bulunduğunun işareti olduğuna dikkati çekti.
Mücadelenin başarıyla sonuçlandırılacağının altını çizen Erdoğan, aydınlık geleceğe doğru yürümeyi sürdüreceklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İzmir'deki sel felaketinde hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diledi.
Erdoğan, TBMM Genel Kurulu'nda sürmekte olan 2021 Yılı Bütçe ve 2019 Yılı Kesin Hesap Kanunları görüşmelerinin Meclis'e, ülkeye ve hükümete hayırlı olmasını diledi.
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin üçüncü bütçesini salgın sebebiyle küresel sağlık ve onu takip eden ekonomi krizinin yaşandığı dönemde hazırladıklarını ifade etti.
Her küresel kriz döneminde olduğu gibi bu süreçte de ülke ekonomisi ile ilgili olumsuz değerlendirmeler yapılırken hep farklı bir yaklaşım içinde olduklarını söyleyen Erdoğan, "2008 yılında gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin tamamı ciddi bir finansal kriz yaşarken Türkiye olarak bu süreçten güçlenerek çıktığımızı ve çıkacağımızı söylemiştik. Hatırlayın o günleri. Nitekim takip eden yıllarda rekor büyümelerle 2009'daki kaybımızı fazlasıyla telafi ettik. O zaman Başbakandım. Bu yıl için de aynısını söylüyoruz." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha önce Türkiye ile ilgili oldukça olumsuz tablolar çizen uluslararası ekonomi kuruluşlarının değerlendirmelerini, aşama aşama kendilerinin söyledikleri yere doğru getirmeye başladıklarını belirtti.
Asıl amaçlarının salgının hızlandırdığı küresel, siyasi ve ekonomik yeniden yapılanma sürecinde ülkeyi hak ettiği seviyeye çıkarmak olduğuna dikkati çeken Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Üretimin, ticaretin ve finansın tek merkezli hale dönüşmesinin sıkıntıları salgın döneminde daha iyi görüldü. Dünya, ekonomide daha dengeli bir üretim ve ticaret dağılımı arayışı içindedir. Türkiye pek çok avantajıyla bu arayışta öne çıkan ülkelerin başında geliyor. Ekonomimizi sadece mevcut tabloya bakarak değil, önümüzdeki işte bu büyük potansiyeli dikkate alarak yönetiyoruz. Son 10 yıldır olduğu gibi yeni dönemde de en önemli rehberimiz ve yol göstericimiz 2023 hedeflerimizdir. Bu anlayışla 2021 bütçesini üretim, yatırım, istihdam, ihracat, büyüme esasları üzerine bina ettik. Bütçemizin şimdiden ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum."
"Ekonomimizin güçlü ve kırılgan yönlerini gayet iyi biliyoruz"
"Küresel ekonomide belki de iktisat tarihine geçecek bir dönem yaşıyoruz." diyen Erdoğan, salgınla başlayan sağlık krizinin gelişmiş ya da gelişmekte olan ülke ayrımı yapmaksızın tüm makroekonomik dengeleri derinden sarstığını dile getirdi.
İşsizlik, ticaret, turizm ve borçluluk gibi pek çok göstergenin tarihin en kötü seviyelerine ulaştığını vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:
"Tüm bunların etkisiyle 2020'de küresel ekonominin yüzde 4'ün üzerinde küçülmesi bekleniyor. Elbette dünyanın umudunu yeşerten gelişmeler de var. Salgının tedavisi konusunda başarıya ulaşan her adım çok hızlı bir küresel toparlanmayı beraberinde getirme potansiyeli taşıyor. Nasıl bir küresel durumla karşılaşırsak karşılaşalım, Türkiye ekonomisi her türlü zorlu teste, yeni gelişen fırsatlara ve farklı senaryolara karşı hazırlıklı durumdadır. Bunun için gerçekçi bir zeminde hem atik hem ihtiyatlı olacağız. Hepsinden önemlisi her durumda vatandaşlarımızın yanında olmaya devam edeceğiz. Ekonomimizin güçlü ve kırılgan yönlerini gayet iyi biliyoruz. Güçlü yönlerimizi sağlamlaştırırken, kırılganlıklarımızın üzerine gidiyor, gereken tedbirleri de alıyoruz. Türkiye salgın sonrası döneme güçlü, dayanıklı ve rekabetçi bir küresel oyuncu olarak girmekte kararlıdır. Vatandaşlarımdan müsterih olmalarını, sürekli karamsarlık aşılayanlara inat bize ve ekonomi yönetimimize güvenmelerini istiyorum. Bunun için gereken somut zemine de sahibiz."
"Sanayi bölgelerinde 4 bin 69 tesisin inşaatı devam ediyor"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, uyguladıkları politikalar, kredi genişlemesi ve normalleşme adımlarının etkisiyle yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 6,7'lik büyüme gerçekleştirildiğini vurguladı.
Türkiye'nin Avrupa Birliği, G20 ve OECD ülkeleri arasında üçüncü çeyrekte en fazla büyüyen ülke olduğuna işaret eden Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Büyüme unsurları içinde bizi fazlasıyla memnun eden, makine-teçhizat yatırımlarındaki yıllık yüzde 23,5'i bulan artış oldu. Salgın şartlarına rağmen yılın ilk 11 ayında organize sanayi bölgelerimizde 851 yeni fabrika üretime başladı. İmalat Sanayi Sicili'ne yeni kayıt yaptıran 13 bin 546 tesis üretime geçti. Bugün itibarıyla sanayi bölgelerinde 4 bin 69 tesisin inşaatı devam ediyor. Üretim tarafındaki bu güzel gelişmelerin istihdama etkilerini de görüyoruz. İş gücü piyasasına yönelik olarak aldığımız tedbirler ve hayata geçirdiğimiz istihdam destekleri sayesinde eylülde işsizlik oranı geçen seneye göre 1,1 puan gerileyip yüzde 12,7 olarak gerçekleşti. Bununla birlikte henüz ülkemizin istihdam potansiyelini yeteri kadar harekete geçiremediğimizi biliyoruz. Gençler ve kadınlar başta olmak üzere her kesimde istihdam oranlarını çok daha yukarı seviyelere çekecek politikalara öncelik vereceğiz."
Erdoğan, 3. çeyrek büyümesinin kayda değer bir başarı olmasıyla beraber asıl önemli olanın büyümenin dengeli, kaliteli ve sürdürülebilir olması olduğunu ifade etti.
Hiç şüphesiz düşük büyüme oranlarıyla da makro ekonomik istikrarı sağlamanın mümkün olduğunu söyleyen Erdoğan, büyümeyi ve istikrarı birlikte gerçekleştirmek için çalıştıklarını aktardı.
"Karşılıksız nakit desteklerinin tutarı 45 milyar lirayı buldu"
Türkiye'nin en büyük ticaret ortağı Avrupa başta olmak üzere pek çok yerde salgının yeniden yükselişe geçmesinin işlerini zorlaştırdığını anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Talep cephesindeki daralmalara bağlı olarak herkes gibi bizim dış ticaretimiz de küresel gelişmelerden etkileniyor. Her şeye rağmen yatırım, istihdam ve üretimi sürdürmek için tedbirlerimizi almaya, hedeflerimize doğru yürümeye devam edeceğiz. Salgının ülkemizde görülmeye başladığı günden itibaren tüm vatandaşlarımızla birlikte esnafımızın, tüccarımızın, iş insanlarımızın yanında olduk. Sosyal Koruma Kalkanı başlığı altında verdiğimiz karşılıksız nakit desteklerinin tutarı 45 milyar lirayı buldu. Ayrıca istihdam ve üretimi desteklemek için kredi imkanlarını genişletmeye yönelik pek çok paketi hayata geçirdik. Türkiye'de gerçekten çalışmak, üretmek, işini sürdürmek veya büyütmek isteyip de devletten beklediği desteği alamadığını söyleyen hiç kimse yoktur. Bazılarının bu destekleri amacına uygun şekilde kullanmayarak farklı yollara yönelmiş olmaları bizim iyi niyetle üzerimize düşeni yaptığımız gerçeğini değiştirmiyor. Biz dün olduğu gibi bugün de yine samimiyetle esnafımıza ve tüccarlarımıza destek olmayı sürdürüyoruz."
Erdoğan, ülke ve millet olarak bölgesel ve küresel siyasi, ekonomik, insani krizle aynı anda mücadele verdiklerinin inkarı mümkün olmayan bir gerçek olduğunu söyledi.
Kendilerine ve dostlarına huzurlu bir gelecek inşa etmek için fedakarca gayret gösterdiklerini dile getiren Erdoğan, bu samimi çabalara her devletten ve her kesimden destek beklerken haksız ve saplantılı ithamlara maruz kalabildiklerini ifade etti.
"Türkiye'de toplam borçların milli gelire oranı yönetilebilir seviyededir"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin bir diğer önemli avantajının düşük borçluluk oranları olduğuna işaret ederek, "Bu yılın ilk 9 ayında küresel borçluluk oranları daha önce eşi görülmemiş seviyelere ulaştı. Toplam küresel borç 272 trilyon dolarla küresel hasılanın 3,5 katına erişti. Ülkelerin toplam borçları milli gelirlerine oranla oldukça arttı. Japonya'da toplam borcun milli gelire oranı yüzde 632, İngiltere'de yüzde 500, Çin'de yüzde 337 ve Almanya'da yüzde 268'e yükseldi. Türkiye'de ise toplam borçların milli gelire oranı yüzde 167 ile yönetilebilir bir seviyededir." değerlendirmesinde bulundu.
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını sürecinde bankacılık sektörünün sağlıklı yapısını koruyarak çalışmalarına devam ettiğine dikkati çeken Erdoğan, şu açıklamalarda bulundu:
"Sektörün sermaye yeterliliği oranı ekim itibarıyla yüzde 19,9 ile yasal sınırların oldukça üzerinde gerçekleşti. Diğer göstergelerde de bankalarımız uluslararası standartların öngördüğü asgari düzeyin oldukça üzerinde seviyelerde bulunuyor. Bankalarımız zaten yüzde 4 düzeyinde olan tahsili geciken alacaklarının yüzde 75'i kadar karşılık ayırmış durumdadır. Geçtiğimiz hafta itibarıyla bankalarımızın döviz açık pozisyonu bulunmadığı gibi sektörde 3,2 milyar dolarlık döviz pozisyonu fazlası vardır. Yurt dışından kaynak temini hususunda da hiçbir sıkıntı yaşamayan bankalarımız yıl içinde vadesi dolan sendikasyon kredilerini yüzde 90'ın üzerinde bir oranla ve ilave bir maliyet baskısı olmaksızın yeniledi. Netice itibarıyla ülkemiz güçlü bankacılık sistemi sayesinde yerli ve uluslararası tüm yatırımcılara ihtiyaçları olan desteği sağlayabilecek potansiyele, imkana ve mekanizmalara sahiptir."
"Yoğun bir mücadele içindeyiz"
Erdoğan, ekonominin güçlü yönlerinin farkında olduklarını, sıkıntıları ve çözüm yollarını da gayet iyi bildiklerini dile getirerek, "Türk ekonomisine faiz, enflasyon ve kur sacayakları üzerinden kurulan baskıların ve bunların yol açtığı maliyetlerin üstesinden gelmek için yoğun bir mücadele içindeyiz. Faizlerin piyasa şartlarında makul seviyelere inmesi için çalışıyoruz. Enflasyon kasım ayında tüketici fiyatlarında yüzde 14 ve üretici fiyatlarında yüzde 23 düzeyinde gerçekleşti. Rakamların bu seviyelere çıkmasında döviz kuru, petrol ve gıda fiyatlarındaki artış etkili oldu." şeklinde konuştu.
Enflasyonla mücadelede oldukça önemli bir yer tutan kur riskini azaltacak politikaları özenle hayata geçireceklerini anlatan Erdoğan, "Geçmişte enflasyonla nasıl baş ettik ve tek hanelere düşürdüysek şimdi bunu tekrar sağlayacağız." dedi.
"Tedbirlerin olumlu etkilerini görmeye başladık"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin uluslararası kurumlarla iş birliği halinde ve onların belirlediği standartlar çerçevesinde salgınla mücadelesini şeffaf şekilde yürüten bir ülke olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
"İstatistiklerle ilgili yöntem değişiklikleri de hep bu uluslararası uygulamalar çerçevesinde yapılmıştır. Her fırsatta 'TAMAM' diye ifade ettiğimiz temizlik, maske ve mesafe kurallarına riayeti telkin ederek, aşı geliştirme çalışmaları başta olmak üzere konuyla ilgili tüm gelişmeleri yakından izleyerek süreci yönetiyoruz. Aldığımız tedbirleri sadece ve sadece milletimizin hayatını, sağlığını, geleceğini düşünerek belirliyoruz. Son kabine toplantımızın ardından vaka sayılarındaki artışa ve hastanelerimizdeki doluluk oranlarına bakarak kararlaştırdığımız sokağa çıkma kısıtlamalarının da bulunduğu ilave tedbirleri milletimizle paylaştık. Bugünkü kabine toplantımızda, alınan tedbirlerin sonuçlarını kapsamlı olarak değerlendirdik. Milletimizin tüm fertlerinin büyük fedakarlığı ile uyguladığımız kısıtlamaların ve diğer tedbirlerin olumlu etkilerini görmeye başladık. Kurallara daha sıkı riayet etmek suretiyle bu mücadeleyi başarıya ulaştırmak hepimiz için milli bir görevdir."
"KDV indirimleri 1 Haziran'a kadar uzatıldı"
Milletin fedakarlıklarına karşı şükranlarını, hayata geçirdikleri ve geçirecekleri desteklerle ifade etmeye çalıştıklarını aktaran Erdoğan, bu çerçevede şu kararları paylaştı:
"Yıl sonuna kadar yüzde 20'den yüzde 10'a indirdiğimiz gayrimenkul kiralarındaki stopaj oranının uygulanması süresini 1 Haziran'a kadar uzatıyoruz. Benzer şekilde, yüzde 18'den yüzde 8'e indirdiğimiz iş yeri kiralama hizmetlerindeki KDV oranını da 1 Haziran'a kadar yüzde 8 olarak uygulamaya devam edeceğiz. Salgının etkisinin en aza indirilmesi için yıl ortasında başlattığımız konaklamadan yeme içmeye, yolcu taşımacılığından bakım onarıma kadar birçok sektörü kapsayan KDV indirimlerinin sürelerinde de yine 1 Haziran'a kadar uzatıma gittik."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, esnafa kira desteği ile gelir kaybı desteği için hazırlıklara başladıklarını bildirerek, "Ülkemizde basit usule tabi 806 bin 871 vatandaşımız ile kısıtlamalar sebebiyle salgından doğrudan etkilenen 432 bin 567 esnafımız bulunuyor. Toplam sayısı 1 milyon 239 bin 438 kişiyi bulan bu kesime 3 ay süreyle ayda 1000 lira destek ödemesi yapacağız. Hibe şeklinde vereceğimiz doğrudan esnaf destek ödemesinden taksi, dolmuş ve servis işletmecisi, pazarcı, terzi, oto tamircisi, lokantacı, pastaneci, kadın ve erkek kuaförü, pansiyon, yurt, kreş, düğün salonu işletmecisi gibi kesimler faydalanacaktır. Böylece ayda yaklaşık 1 milyar 240 milyon liradan toplam 3 milyar 718 milyon liralık desteği esnafımızın hizmetine sunmuş oluyoruz." diye konuştu.
"Esnafa 1 milyar 300 milyon lira kira desteği"
Esnafa kira desteğini basit usule tabi olmanın şartlarına göre belirlediklerini dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bu şartları taşıyan ve iş yeri kira olan esnafımıza yine 3 ay süreyle büyükşehirlerde aylık 750 lira, diğer illerde ise 500 lira kira desteği yapacağız. Buna göre ayda 432 milyon liradan toplamda 1 milyar 300 milyon liralık bir kira desteğini esnafımıza hibe olarak vereceğiz. Bu iki destek kalemi çerçevesinde önümüzdeki 3 ay boyunca esnafımıza toplamda 5 milyar lira civarında bir hibe desteği sağlamayı planlıyoruz. Hazine taşınmazları üzerindeki turizm tesisleri ile deniz turizmi tesislerinin kira, kesin izin, kesin tahsis, irtifak hakkı, kullanma izni, yararlanma ve hasılat payları ile ecrimisillerin ödeme sürelerini başvuru şartı aranmaksızın 1 yıl süreyle erteliyoruz. Bu ertelemenin turizm sektörüne katkısı 925 milyon liradır. Belediyelere de mülkiyet veya tasarruflarında bulunan taşınmazların irtifak hakkı, kiralama ve benzeri kullanımından kaynaklanan bedellere indirim veya erteleme kararı alabilme imkanı sağladık."
Samsun Haber, Samsun Haberleri, Haber Samsun, Samsun, Haber, Son Dakika, Altinovagazete.com