Yeşile yakın olmak küresel ısınmanın üreme sağlığına etkilerini azaltıyor

- Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sevgi Özsoy:- "Sıcak hava dalgasını yaşasa bile ormanlık yani yeşillik alanlarda yaşayan kadınların yeşil alandan uzak yerlerde yaşayanlara göre erken doğum riski daha az"- Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Araştırma Görevlisi Tuğba Dündar:- "Yeşil alanlarda yaşayan kadınların hem daha az sıcak basması yaşadığı hem de menopoza girme yaşının yaklaşık olarak 1,5 yıl daha geciktiği saptanmış"

Yeşile yakın olmak küresel ısınmanın üreme sağlığına etkilerini azaltıyor

İSTANBUL (AA) - BİRİZ ÖZBAKIR - İklim değişikliğinin ve hava kirliliğinin kadın ve erkeklerde üreme sağlığını olumsuz etkilediğini belirten uzmanlar, ormanlık ve yeşil alanlarda yaşayanlarda bu etkilerin azaldığını, bu bölgelerde yaşayan kadınların erken doğum riskinin daha az, menopoza girme yaşlarının daha geç olduğunu bildirdi.

​​​​​​​AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Doğum-Kadın Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sevgi Özsoy, iklim değişikliğinin özellikle hamileleri etkilediğini ifade ederek "Çalışmalar bize gösteriyor ki kadınlarda gestasyonel diyabet ve hipertansiyon gibi gebelik hastalıkları daha fazla olabilir." dedi.

Sıcaklık artışının vücudun çekirdek ısısını artırdığını, çekirdek ısı artınca da rahime ve plasentaya giden kan akımında azalma olduğunu anlatan Özsoy, bu azalmanın erken doğuma veya düşük doğum ağırlıklı bebeklerin dünyaya gelmesine neden olabileceğini anlattı.

Kötü hava kalitesi nedeniyle trafik yoğunluğunun yüksek olduğu yerlerde yaşayan hamilelerin düşük riskinin daha fazla olduğu belirten Özsoy, "Yapılan bir çalışmada havadaki sülfüre maruziyetin düşük riskini yaklaşık 1,4 kat artırdığını saptamışlar. Yani trafik yoğunluğunun yüksek olduğu bölgelerde örneğin otoyol kenarlarında yaşayan kadınlar için düşük riskinin arttığını belirtmişler. Yaklaşık 30 bin katılımcının yer aldığı bir başka çalışma da 2020’de yapılmış ve hava kirliliğine maruz kalmanın bebekte düşük doğum ağırlıklı bebeklere neden olduğu saptanmış." değerlendirmesini yaptı.

- Sıcaklık artışı sperm sayısını, hareketliliğini, canlılığını olumsuz etkiliyor

Havadaki değişikliklerin sadece kadınlarda değil erkeklerde de doğurganlığı etkilediğini dile getiren Özsoy, yapılan çalışmaların sıcaklık artışıyla sperm kalitesi arasında ters orantı olduğunu ortaya koyduğunu belirtti.

Özsoy, şunları söyledi:

"Erkeklerde ısı değişikliklerinin ve hava kirliliğinin hem over hem de semen kalitesini bozduğu, kadın yumurta hücrelerinin yaşam süresini azalttığı ve kalitesini bozduğu saptandı. Hava kirliliğinin ve sıcaklık artışlarının erkeklerde spermin yapım sürecindeki tüm fonksiyonları, özellikle havadaki sıcaklık artışının spermin sayısını, hareketliliği ve canlılığıyla ilgili tüm süreçleri etkilediğini gösteriyor. Meteorolojik değişkenlerle semen kalitesi arasındaki ilişkiye bakılan bir çalışmada 11 binden fazla erkeğin semeni incelenmiş ve semen kalitesinin yıl boyunca değişiklik gösterdiği, en iyi sonuçların kış aylarında en kötü sonuçların da yaz aylarında olduğu tespit edilmiş. Güneş ışığı süresine daha fazla maruz kaldıkça yani ısıya daha fazla maruz kaldıkça sperm kalitesinin bozulduğu fakat nem ve hava ısısının biraz düşmesinin sperm kalitesiyle pozitif ilişkili olduğunu saptanmış."

Yeşil alanlarda yaşamanın üreme sağlığı üzerinde pozitif bir etkisi olduğunu vurgulayan Özsoy, şöyle devam etti:

"Kuzey Carolina'da 2021 yılında yayımlanan ve yaklaşık 550 bin doğumun incelendiği bir araştırmada, sıcak hava dalgasına maruz kalan ancak ormanlık alanlarda yaşayan hamile kadınların yeşil alanlarda yaşamayanlara göre erken doğum riskinin daha düşük olduğu tespit edildi. Sıcak hava dalgasının erken doğuma sebep olabildiği ve yeşil alanlarda yaşayan kadınlarda bu riskin daha az olduğu belirtilmiş. Sıcak hava dalgasını yaşasa bile ormanlık yani yeşillik alanlarda yaşayan kadınların yeşil alandan uzak yerlerde yaşayanlara göre erken doğum riski daha az. Yani yeşillik bir alanda yaşıyorsanız iklim değişikliğinin tetiklediği sıcak hava dalgalarından daha az etkileniyorsunuz."

- Menopozda sıcak basmasının şiddeti, süresi ve sıklığı artıyor

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Doğum-Kadın Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi Tuğba Dündar, menopoz ile ısı değişimlerinin ilişkisiyle ilgili yapılan araştırmaların yetersiz olduğunu fakat özellikle dünyanın ısısının artmasının menopozda yaşanan sıcak basmaları üzerinde negatif etkilerinin olduğu söyledi.

Dündar, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Dünyanın ısısının artışıyla menopoz arasındaki ilişkiye baktığımız zaman hava sıcaklığının arttığı ortamlarda sıcak basmasının şiddetinin, süresinin ve sıklığının daha fazla arttığı gözlemlenmiş. Hava ısısının artışı kadınların yaşayacağı sıcak basmalarının, sıklığını doğal olarak arttırmış oluyor. Geçmiş araştırmalara baktığımız zaman soğuk ortamda sıcak basmalarının 8 saatte 3 kez yaşandığı saptanmış ama sıcak ortamda 12 kez sıcak basması yaşandığı tespit edilmiş."

Şili'de, Panama'da ve İspanya'da iklimle sıcak basmaları ve gece terlemeleri arasındaki ilişkinin incelendiği bir araştırmaya atıfta bulunan Dündar, "Sıcak basması ve gece terlemelerinin sıcak hava dalgalarının olduğu dönemlerde daha fazla olduğunu saptamışlar. Bunu da sıcak basması yaşanmadan önce yine kadının çekirdek vücut ısısının artışına bağlamışlar ve iklim değişikliği nedeniyle artan sıcak havaların, bireyin çekirdek vücut ısısını arttırdığı, bu nedenle daha çok sıcak basması yaşandığını belirtmişler." ifadelerini kullandı.

Dündar, yeşil alanlarda yaşayan kadınların menopoza girme yaşının yükseldiğini, bunun bir avantaj olduğunu çünkü menopozun kadına ait östrojen yani kadınlık hormonunun yok denecek kadar azalmasına ve kadın vücudundaki yararlı etkilerin neredeyse yok olmasına neden olduğuna işaret etti.

Tuğba Dündar, sözlerini "Yeşil alanlarda yaşayan kadınların hem daha az sıcak basması yaşadığı hem de menopoza girme yaşının yaklaşık olarak bir buçuk yıl daha geciktiği saptanmış. Yani biz ne kadar çok yeşil alanda yaşarsak menopoza girme yaşımız bununla paralel olarak 1,5 yıla yakın artıyor." diye tamamladı.

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER