Çocuklar korkmasın diye sel felaketini "oyun" gibi anlatmışlar

- Kastamonu'nun Bozkurt ilçesinde Ezine Çayı kenarındaki apartmanın 4. katında yaşayan Meryem Dinç:- "Çay kenarında fotoğraf çeken insanları uyarmakla meşguldüm. 'Kaçın, kaçın' diye bağırıyordum. Hiçbiri ciddiye almadı. O gençlerimiz öldü, o kadar çığlığa rağmen kurtaramadık"- "Bizimle birlikte komşunun iki küçük çocuğu vardı. Panik atağı olan çocuklardı. Hastaydılar ve korkmamaları gerekiyordu. Yaşanan şeyi espriye vurduk, espri ile eğlence ile kandırmaya çalıştık"- "Camı açtık çerezler geçiyor, kolalar geçiyordu. 'Kırmızı sizin olsun, mavi benim olsun' diye espri yapıyorduk. 'Sen şunu al, sen şunu al' diyorduk. 'Sizin yukarıda oltanız vardı, onunla alalım yakalayalım' diyorduk. Çocuklar çok korkuyordu ve bir şekilde onları ikna etmemiz gerekiyordu"

Çocuklar korkmasın diye sel felaketini

KASTAMONU (AA) - ÖZGÜR ALANTOR - Sel felaketinin yaşandığı Kastamonu'nun Bozkurt ilçesinde Ezine Çayı kenarındaki apartmanlarında mahsur kalan vatandaşların, çocukları korkmasın diye seli oyun gibi anlattıkları ortaya çıktı.

Bozkurt'ta 11 Ağustos'ta şiddetli yağışın ardından Ezine Çayı'nın taşması sonucu iş yerleri, çok sayıda ev su ve balçık altında kaldı, bazı binalar yıkıldı ve can kayıpları yaşandı.

Ezine Çayı'nın kenarında bulunan bir apartmanda yaşayan vatandaşlar, çayın debisinin yükseldiğini görünce 4. kattaki Meryem Dinç'in yaşadığı daireye sığındı. Dinç, AA muhabirine, o gün evde yalnız olduğunu söyledi.

Dışarı çıkmaya hazırlandığını belirten Dinç, "Ben o gün dışarı çıkacaktım. Giyindim, hazırlandım. Tam çıkacakken baktım çay çok çoğaldı, taşmaya başladı. Dışarı çıkmaktan vazgeçtim." dedi.

Pencereden dakikalarca insanları "kaçın" diye uyardığını anlatan Dinç, "Çay kenarında fotoğraf çeken insanları uyarmakla meşguldüm. 'Kaçın, kaçın' diye bağırıyordum. Hiçbiri ciddiye almadı. O gençlerimiz öldü, o kadar çığlığa rağmen kurtaramadık. Onları hayatta görmek isterdik. Ben 4. katta olduğum için komşular benim kata çıkmışlardı. Onları içeri aldım, geç saate kadar benim katta oturduk. Aşağıdan o korkutucu sesler gelince üçüncü kattaki komşunun evine inip hep birlikte kenetlendik." dedi.

Apartmanda kalan küçük çocukların da onlarla birlikte olduğunu ifade eden Dinç, şunları kaydetti:

"Bizimle birlikte komşunun iki küçük çocuğu vardı. Panik atağı olan çocuklardı. Hastaydılar ve korkmamaları gerekiyordu. Yaşanan şeyi espriye vurduk, espri ile eğlence ile kandırmaya çalıştık. Onları oyalamak için espriler yapıyorduk. Camı açtık çerezler geçiyor, kolalar geçiyordu. 'Kırmızı sizin olsun, mavi benim olsun' diye espri yapıyorduk. 'Sen şunu al, sen şunu al' diyorduk. 'Sizin yukarıda oltanız vardı, onunla alalım yakalayalım' diyorduk. Çocuklar çok korkuyordu ve bir şekilde onları ikna etmemiz gerekiyordu. Çocuklar uyuyana kadar kandırdık."

Çok korkunç bir olay yaşadıklarını ifade eden Dinç, "Camdan bakmaya korkuyorduk. Su değildi, sanki denizdi. Ormandan deniz taşmıştı. Ömrümde böyle bir şey görmemiştim, sanki korku filmi gibiydi. Sanki deniz yukardan taştı. Korku filmi bile bu kadar korkunç değildir." diye konuştu.

- AFAD ekipleri kendilerini köprü yaparak kurtardı

Bir gün sonra kurtarıldıklarını dile getiren Dinç, "Ertesi gün çatıya çıktık. Cam silmeye korkan bir insanım ben, ama o gün 13 saat çatıda gezdim. Ertesi gün AFAD ekipleri sırtında indirdi bizi. Bize kendilerinden köprü yaptılar. Sırtlarına basarak geçtik. Basmaya kıyamadım, ben ağırım oğlum senin sırtına basamam dedim. 'Teyze ya basacaksın ya da kalacaksın' dedi. Üzerlerine basıp geçerek kurtulduk." ifadelerini kullandı.

Hala o günün görüntülerini izleyemediğini vurgulayan Dinç, "Konuşurken bile çok kötü oluyorum. Göz göre göre tanıdığımız insanlar gitti. Gözümüzün önünde 15-20 kişi gitti. Çok kötü bir olay yaşadık. Allah'ım bir daha kimseye yaşatmasın. Ölenlere rahmet diliyorum." dedi.

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER