Bugün aslında bu köşede, sosyal medya sayfamda da duyurduğum gibi başka bir konuyu ele alacaktım. Ancak, malum Doğan Medya Grubu’nun neredeyse bedava denilebilecek bir rakama satılması bana bu yazıyı kaleme aldırdı. Şimdi kısaca Doğan Medya’nın yolculuğundan bahsedersek, iyisiyle kötüsüyle yaklaşık 40 yıldır medyanın içindedir Aydın Doğan. Medyayı da severek yapmaktadır. Çok kişi elinden geçmiş, çok kişi ekmeğini yemiştir. Seversiniz sevmezsiniz. Fakat; grubu içerisinde yıllarca tüm kesimleri barındıran özgürlükçü bir ortam yaratmıştır. Dördüncü güç olan medyanın gereğini yerine getirmeye çalışmıştır. Tekel oldu diyenlere inat, kar eden Star televizyonunu Ferit Şahenk’in Doğuş Medya Grubuna satmıştır. Yine kendi bünyesindeyken kar eden Milliyet ve Vatan gazetelerini şuan tümüyle sattığı Demirören’e vermiştir. Sadece bununla da değil. Yerelde de vardır, Doğan. Bağımsız bir haber ajansı olan, Doğan Haber Ajansı (DHA) ile yıllarca Türkiye’nin her yerinden yerel ve ulusal tüm kanal ve gazetelere haberler servis etmiştir. Bir medya patronun ötesinde, medya emekçisi desek yeridir herhalde. Şimdi diyeceksiniz ki Aydın Doğan güzellemesi yapıyorsun. Hayır. Güzelleme yapmak değil niyetim. Ancak; “yiğidi öldür, hakkını teslim et demişler” Aydın Doğan’ın bu satışında bence, baskılara daha fazla dayanamaması var. Neyse, fazla üstelemeden, esas konuya gelirsek. Yazının başlığında da söylediğim, gazeteciliği gazeteciler ne zaman yapacak? Sorusu kafanıza takılmış olabilir. Yani, şimdi gazeteciliği gazeteci olmayanlar mı yapıyor diye sorabilirsiniz? Evet, değerli okurlar. Aydın Doğan’ın Abdi İpekçi’nin Milliyeti’ni 40 yıl önce almasından beri, gazeteciliği ve televizyonculuğu gazeteci olmayan, ağırlıklı olarak banka-inşaat tekelini elinde bulunduranlar yapmakta. Kar amaçlı girdikleri bu sektöre, pek de kar edemedikleri hatta zarar bile ettikleri halde iktidarın toplumu kontrol etme isteğinden ötürü, medya patronlarına baskı uygulaması sebebiyle bırakamamaktalar. Bunun son örneği, gördüğünüz üzere, tek ses getiren bir medya satışı oldu. Bu yönüyle de ha Doğan ha Demirören. Pek fark etmiyor aslında. Peki, Gazeteleri ve Televizyonları, tekrardan gazeteciler ne zaman yönetecek? Bunun olması şu tabloda zor gözüküyor. Ancak; toplum tekrardan doğru haber alma özgürlüğüne ve dördüncü güç olan medya özgürlüğüne sahip çıkarsa bu mümkün olacaktır. Uzun lafın kısası, Özgür basın, gerçek bir hukuk devletinde ancak mümkündür.
Mert KAPLAN