İngiliz emperyalizmi 1920 ile 1940 arasında en güçlü dönemlerinden geçiyordu. 1950’lerden sonra, emperyalist liderliği Amerika’ya devretti.
Emperyalizm en güçlü döneminde bile, kendisi Türkiye ile doğrudan savaşmayı göze alamadı. Bildiğiniz gibi, Yunanistan’ı Türkiye’ye karşı kullanmıştı. Saİngiliz emperyalizmi vaş teçhizatı, para, lojistikve istihbarat desteği vermişti. Rusya da Ankara hükümetine destek sağlıyordu.
Ortada iki hükümet vardı. İstanbul’da bulunan Osmanlı Hükümeti, İngilizler ile birlikte hareket ediyordu. Anadolu ise emperyalizme karşı topraklarını ve halkını koruma iradesindeydi.
Yani ortada tam olarak bir devlet yoktu. Hem savaşıp düşman yurttan atılacaktı hem de kuruluş tamamlanacak ve bağımsız bir devlet olunacaktı.
Uzatıp meseleyi tarih dersine dönüştürmeyelim. Batı emperyalizmi tekrar Türk topraklarına ve onun milletinin bağımsızlığına göz dikmiştir. Zaten gözünü hiçbir zaman Anadolu’dan ayırmamıştı.
Emperyalizm, Yunanı bir kez daha kullanır mı kullanmaz mı meselesini anlayabilmek için, günümüzdeki, kuvvet dengelerine iyi bakmak ve tam anlamak gerekir.
Günümüzde, dünyada, bir dehşet dengesi vardır. Dünya artık tek kutuplu bir dünya değildir.
Batı Asya ya da Orta Doğunun içinde bulunan devletlerin kaderi birbirine bağlı bir kaderdir. İster istemez coğrafya bizi birbirimize bağlar. Kaderimizi de…
Emperyalizm günümüzde kimlere saldırıyorsa, o ülkeler kendi aralarında birleşerek emperyalizme karşı koymak zorundadır.
Türk Yunan meselesine böyle bakmayıp, Rusya ve Amerika arasındaki gerilimden yararlanıp, işin içinden çıkacağını sanmak büyük hata olur.
Tıpkı Mustafa Kemal’in yaptığı gibi yapmalıyız. Doğumuzu ve Kuzeyimizi güvenceye alıp, savaşsa savaş, masa ise masaya öyle oturmalıyız.
Rusya’ya ve İran’a ikircikli davranıp, güven kaybı yaratmamalıyız.
İran’a ABD’nin uyguladığı petrol ambargosundan derhal çıkmalıyız. Afganistan’daki NATO’ya verdiğimiz destek için orada bulunan, 2000 askerimizi çekmeliyiz. İncirlik Üssünü hemen kapatmalıyız. İran ve Rusya ile derin ittifak antlaşmaları yapmalıyız. Çin’in siyasi ve moral desteğini de çekmek diplomasinin gereğidir. Çünkü ABD Çin gerilimi en üst düzeydedir.
Parazit yapan ve ABD emperyalizminin taşeronu durumundaki Fransa’ya, gereken cevabı gecikmeden verelim. Otomobil pazarımızı tepe tepe kullanan Fransız şirketlerine gereken yaptırımları uygulayalım. Madem uçak gemisi gönderdi ve bize karşı tam bir düşman tavrı aldı. Kendisine işlerin o kadar da kolay olmadığının işaretlerini verelim.
Bu saydıklarımın hiçbirisi kabadayılık ya da duygusallık değildir. Hak ve menfaatlerimizi korumanın ilk şartlarıdır.