D vitamini ile tıpkı onun gibi yağda eriyen vitaminlerden olan K vitamini arasında iyi bilinmesi gereken ilişkiler vardır.
K vitamininin K1 ve K2 olmak üzere iki türü vardır.
K1 vitamininin (filoquinon) esas rolü pıhtılaşmayı sağlamasıdır, kanlarında K1 vitamini düşük olanlarda kanamaların durdurulması güçleşir.
Menaquinon olarak da bilinen K2 vitamininin ise pıhtılaşmada da rolü olmakla beraber esas olarak “osteokalsin” isimli proteini aktive ederek kalsiyumun kemik ve dişlere gitmesini sağlamakla yükümlüdür.
Kanda K2 vitamini eksik olduğu zaman kalsiyum kemiklere gidemez, yumuşak dokularda ve damarlarda birikmeye başlar.
K2 vitamini düşük olanlarda damarlarda kalsiyum birikmesi (kalsifikasyon) kalp krizleri için en büyük risk faktörüdür.
Fazla miktarda K2 vitamini alanların damarlarında daha az kalsifikasyon olduğu bildirilmiştir.
Farelerde yapılan araştırmalarda da K2 vitamini desteğinin sadece kalsifikasyonu önlemediği, damarlarda birikmiş olan kalsiyumun yüzde 30-50’ sinin oradan uzaklaşmasını da sağladığı gösterilmiştir.
Şimdi gelelim D vitamini K vitamini ilişkisine
D vitamini bağırsaklardan kalsiyum emilimini artırır, K2 ise vücudun kalsiyumu nasıl kullanacağını belirler.
Kanda yükselen kalsiyumu kemik ve dişlere yönlendirir.
Yüksek doz D vitamini verilen bir kişide “K2 vitamini eksikliği” varsa bunun sonucu çok kötü olabilir çünkü kandaki kalsiyum kemiklere değil damarlara ve yumuşak dokulara gider.
Kalp damarlarına bu şekilde fazla miktarda kalsiyum gitmesi yani kalsifikasyon kalp krizi için en büyük risk faktörüdür.
Bu kalsifikasyon günümüzde bilgisayarlı tomografi ile gösterilebilmekte ve biriken kalsiyumun miktarına göre (kalsiyum skoru) kalp krizi riski tahmin edilebilmektedir.
K2 vitamini eksikliği sık görülür mü?
Günümüz mutat beslenmesinde birçok insanda K2 vitamini eksikliği olması çok muhtemeldir ve bunun başlıca iki sebebi vardır:
BİR: K2 vitamininin başlıca kaynağı kırmızı et, yumurta, peynir, tereyağı gibi hayvansal besinlerdir.
Bunlar günümüzde insanlara “zararlı” diye yasaklanan gıdalardır ve özellikle belirli bir yaşın üzerinde olanlarda K2 vitamini eksikliği olması beklenir.
İKİ: Bir diğer K2 vitamini kaynağı bağırsaklarımızdır.
Bağırsaklardaki dost bakteriler de K2 vitamini üretirler ama günümüzde yanlış beslenme (işlenmiş tahıl, şeker ve trans yağlar) yüzünden bu mümkün olmaz.
Buna göre günümüzde birçok insanda K2 eksikliği görülmesi adeta kaçınılmaz bir durumdur.
K2 eksikliği neye sebep olur?
K2 vitamini eksikliğinin yaratacağı damar kalsifikasyonunu azaltmak için vücut, D vitamini sentezi ve aktivasyonunu baskılayarak kalsiyumun emilimini azaltma yoluna gidecektir.
Tabii ki gıdalarla yeterli D vitamini alınmaması ve yeteri kadar güneşlenmeme de D vitamini eksikliğine yol açabilir ama bu durum K2 vitamini eksikliği sonucu da gelişebilir.
Böyle bir durumda yani K2 eksikliğine bağlı olarak vücudun bir savunma tedbiri olarak D vitamini sentez ve aktivasyonunu azaltması beslenme veya güneşlenme yetersizliğine bağlanarak D vitamini desteğine başlanırsa bu bir felakete yol açabilir.
D vitamini destekleriyle kalsiyum emilimi ve kana geçen kalsiyum artar ama bu kalsiyum K2 vitamini yeterli olmadığı için kemiklere değil yumuşak doku ve damarlara gider.
Günümüzde menopoz sonrası dönemdeki kadınlara osteoporozu önlemek için neredeyse rutin olarak verilen kalsiyum desteklerinin kalp krizi riskini ileri derecede yükselttiğini de hatırlatırım.
Gelelim neticeye
D2 vitamini eksikliğini K2 vitamini eksikliği olan insanlarda paldır küldür yüksek doz D vitamini desteği vererek yükseltmek kalp krizi riskini yükseltmek demektir.
Hey, siz D vitaminim 100’ e vurdu ne güzel sapasağlam oldum diye sevinenler, sözüm size: Kalp krizi sizi bekliyor!