Camilerimizi Garip ve Mahzun Bırakamayız !

Cami sözcüğü “Cem olma-toplanma” anlamındadır. Cami Müslümanların toplanma mekânlarıdır. Türk-İslam kültüründe de büyük öneme haiz olan bu mekânlara ecdadımız büyük önem vermiş, kurdukları külliyelerle camileri ölümsüzleştirmişlerdir.

Sevgili peygamberimiz: “Evinde güzelce abdest alıp camiye giden kimse Allah’ın ziyaretçisidir. Ziyaret edene Allah ikramda bulunacaktır.” buyurmuşlar ve camileri Allah’ın evi olarak nitelendirmişlerdir.

“Bir kimse evinde güzelce temizlenir de Allah’ın farzlarından birini ödemek için mescitlerden birine giderse, attığı adımlardan biri günahlarını siler, diğeri de onun derecesini yükseltir” buyuran efendimiz cami yolunu da kutsallaştırmıştır.

Medine’ye göç eden Peygamberimiz ilk iş olarak bir mescit inşa ettirmiş, bizzat kendisi de bu mescide taş taşıyarak cami ve mescit yaptırmanın kutsallığını öne çıkarmıştır. Medine’de Mescidi Nebi, Müslümanların en büyük toplanma mekanı olarak Peygamber Efendimizin hatırasını yad etmektedir.

Caminin önemini ve kutsallığını kabul eden ecdadımız gittiği her yere cami ve mescit yaptırarak peygamber emanetini yaşatmaya çalışmışlardır.

Camileri külliye ve vakfa dönüştüren atalarımız görkemli mimari eserlerle inançlarını ebedileştirmişlerdir. Dünyanın birçok yerinde kurulmuş olan bu camiler Müslümanların toplanma mekanı olarak bilinmekte ve dolup dolup taşmaktadır.

“Namaz dinin direğidir” buyuran Peygamber Efendimiz cemaatle camiyi bütünleştirmiş, cemaate devamı şu sözlerle öne çıkarmıştır: “Cemaatle kılınan namazın sevabı, tek başına kılınan namazdan yirmi yedi kat daha fazladır.”

Peygamber hatırası olan, ecdat yadigârı camilerimiz görkemli yapıtlar olarak tarihe damgasını vurmuştur. Bugün itibariyle her ilde dikkat çeken bu tarihi yapıtlar süslemesi, ihtişamı, mimari görünümü ile günümüz insanını da hayrete düşüren bir şaheser konumundadırlar.

Böylesine güzel ve önemli bulduğumuz imam ve inanç kaleleri; Ramazan-Cuma, bayram ve kandil geceleri dışında mahzunlaşıyor garip kalıyor. Bu bize yakışmaz. Camilerimizin boynu bükük kalmasına, yalnızlaşmasına ve kaderine terk edilmesine hiç birimizin gönlü rıza göstermez. Oralar Müslümanların inanç abideleri-iman kaleleri olarak var olmaya devam etmek durumundadır. Cami bizim asıl evimizdir.

Camilerin tarihe meydan okuyan görkemli duruşları yetmiyor, cemaat gerekiyor. Camiyi güzelleştiren içinin cemaat ile dolu olmasıdır. Camilerinizi mahzun ve garip bırakırsanız sizler de garipleşir-mahzunlaşırsınız. Allah’ın evlerini (şüphesiz ki bu bir benzetmedir) garip ve mahzun bırakırsak Rabbim de bizleri mahzunlaştırır.

Günümüz Müslümanlarına diyoruz ki: “Yapmayın Allah aşkına; camilerimizi garip bırakmayın!” Allah’ın evini sahipsiz bırakırsanız, siz de sahipsiz kalırsınız” diyoruz. Müslümanların sahip çıktığı tek mekânı olmalı;  burası da camilerdir. Camiler toplanma, görüşme, karar alma, buluşma, Allah’a yakınlaşma ve dini eğitim alma mekânları olarak yaşatılmalı, saygı gösterilmelidir.

İslam cemaat dinidir, İslam birlik ve kardeşlik dinidir. Bu duygularla cemaatin yaygınlaştırılmasını, insanların camiye ve cemaate yönlendirilmesini istiyoruz. Camilere alternatif gibi gösterilen yurt- yuva v.s mekânlarda namaz kılınabilir ama camiler terk edilemez ve buralar Camilerimize alternatif mekânlar olamaz. Allahın evine koşanlara; orada huzur ve mutluluk  bulanlara selam olsun!…..

YORUM EKLE