Virüs geldi de mi ekonomik krize sebep oldu, yoksa zaten dünya krizin içindeydi de virüs krizi hızlandırdı, sorusu, hala kafaları karıştırıyor.
Daha doğrusu sistemin sahipleri, yani finans cuntası, krizin kendilerinin açgözlülüğünden değil de virüsten olduğunu anlatmaya çalışıyorlar.
Amerika’ya krizin geliyor olduğunu işaret eden çok emareler belirmişti. Kriz sırasında ve kriz gelmeden önce, Borsada manipülasyon yapanlar, krizin sözünün edilmemesi için çok gayret sarf ettiler.
Lakin mızrak çuvala sığmıyordu. Zaten kriz geldikten hemen sonrasında, Amerika’da 10 milyon işçi işsiz kaldı. 34 milyon sigortasız işçi de sağlık güvencesinden mahrum kadı.
2008 krizinden sonra, Kapitalizmin El kitabı olan The Economist bankalar devletleşsin demişti.
Spekülasyonlara karşı ilk tepki, Liberalizmin kalesinden geldi. Çünkü spekülasyonlarını yapısını ve süreçlerini en iyi onlar biliyordu. Burada üretim sermayesinin, yani sanayi sermayesinin Finans sermayesi karşısında mahkûm kalmasının da etkisi tabi vardı.
Elbette bu bir tepki olarak kaldı ve Finans Cuntası kaldığı yerden spekülasyonlarına devam etti.
Bir örnekle anlatalım. “Konut borcundan ötürü kadına bankadan haciz geldi. Aynı banka, Amerikan merkez bankası tarafından kurtarıldı. Yani bankanın kasasına karşılıksız basılan FED parası konuldu.
Tarihte, büyük krizlerin, hep sınırsız para basıldığı süreçlere rastladığını görürüz.
Basılan karşılıksız para, servet sınıfının suç örgütlenmesi aracına dönüştü. Borcun tekrardan başkalarına borç olarak verilmesi, teminatsız borç vermeler, açığa satışlar, ipoteklerin ve borçların serbestçe dolaşması, çalışanlara ve hane halklarına tahakküm enstrümanına dönüştü.
Ahlakın çürümesini, bu çürümenin sonunda da zengin ve güçlüye fahişelik yapan insan sayısının artırması, sistemin sonuna işaret eder oldu.
Kumarhaneye dönüşmüş, üretmeden kar eden sistemden elbette çıkılacak.
Banka-borsa- borçlanma- borç verme sistemleri elbet değişecek.
Yaşadığımız krizin çok derin hissediliyor olmasının sebebi; sadece virüs değildir. Asıl sebepler; varlıkların menkul kıymetleştirmesi yapılırken, varlık diye gösterilen teminatların boş çıkmasıdır.
Krizin çok derin hissedilmesi ve daha da derinleşeceğinin asıl sebepleri;
1-Servet fiyatları üzerinde çok fazla spekülasyon yapılması,
2-Teminat denilen karşılıkların aslında teminat olmaması,
3-Servet sınıfının, para, ipotek, borç ve türevleri üzerinde çok oynamaları,
4- Bireyselleşmenin yarattığı açgözlülüğün hiçbir krizde bu kadar yüksek olmasındandır.
Borçların ödenemez noktaya gelmesi ve hala borçlanmaya devam edilmesi krizi hiç olmadığı kadar derin hale getirmiştir.
Sistemden çıkar sağlayanlar sitemin hiçbir değişikliği uğramadan devamında ısrar edecekler ama devlet yöneticileri buna evet diyemeyecektir. Sermaye sınıfının spekülasyon yapmasına evet diyen yöneticiler artık devlet yöneticisi olamazlar. En azından belli bir süreliğine…