İlk üniversite olaylarının başladığı, 1968’lı yıllarda, İTÜ Makine Fakültesinde öğrenciydim. 68 olaylarının yoğun yaşandığı, Gümüşsuyu Öğrenci Yurdunda beş yıl kaldım.
68 olaylı yıllarının, başlangıç yeri, bizim yurdumuzdu. Yurdumuz çok sık bir biçimde, gerici öğrenciler tarafından baskınlara maruz kalırdı. Harun Karadeniz ve Hasan Yalçın gibi büyük öğrenci liderleri, bizim yurttan çıkmıştı. Rahmetli Hasan Yalçın ile aynı odada kalmak bahtiyarlığına eriştim. İkisi de rahmetli oldu. Olayların merkezinde, olan İTÜ Öğrenci Birliği de bizim yurdun içindeydi.
Amerikan 6. Filosunun en büyük savaş gemisi İstanbul Boğazı’na demir atmıştı. Üniversitemizi ilk kez polis basmış ve Vedat Demircioğlu, polis şiddeti ile can vermişti. 24 Temmuz 1968.
Demokratik üniversite eylemleri sürmekteydi.
O yıllarda, ilk eylemler, İTÜ lokallerinde başlar, arkasında İstanbul üniversitesine geçer. Bilahare Ankara’da, Orta Doğu Teknik Üniversitesine yansırdı.
Hatırladığım kadarıyla, eylemler böylece tüm ülke sathına yayılırdı. O yıllarda Boğaziçi Üniversitesi eylemlere pek rağbet göstermez, bizler yüzbinleri yürütürken, onların eylemlere katılması çok sınırlı olurdu. Hatta çok eyleme de hiç katılmazlardı.
Şimdiye kadar, Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin neden eylemlere katılmadığını hiç düşünmemiştim.
Ne tesadüftür ki, bu kez öğrenci olayları Boğaziçi öğrencileri tarafından başlatılmış oldu.
Aslında öğrencilerin talepleri, bizim o zaman ki taleplerimizin aynısıdır. Onlarda demokrasi talep ediyorlar. Sanıyorum, 53 yıl sonra, onlar da demokrasiye ihtiyaç duymuşlar ki, rektörlerini kendilerinin seçmesini istiyorlar.
Yalnız bir fark var. O yıllarda rektör atamaları, üniversite senatosu tarafından yapılırdı. Rektörler demokrattı. Demokrat bir rektör olan sevgili rektörümüz Bedri Karafakioğlu Gladyo tarafından katledilmişti.
Demokrasi mücadelesi fedakârlık ister. Cesaret ister, ama her şeyden önce, tutarlı bir ideolojinin, delici önderliğine muhtaçtır.
Boğaziçi öğrencilerinin eylemleri, sınıyorum, demokrasi taleplerinin ilk ateşinin yakıldığı eylemlerden olacaktır.
Siyasi krizlerin, ekonomik krizlerin, devlet krizlerinin, insanlık krizlerinin yaşandığı bu süreçte, bir umut olarak filizlenmektedir.
Şiddete bulaşmadan, sivil itaatsizlik eylemleri insanlık için yol gösterici ve kurtarıcı olması umut edilir.