Başkanlık Sisteminin Emniyet Sübaplarının Önemi

Dünyada çoğu ülkeye baktığımızda, en tepede, ya başkan, ya imparator, ya da kral var. Ancak böyle görülse de monarşi görünümlü bu yapılar 21. yüzyıl modern yönetim sistemleri çerçevesinde ya güçlü meclislerce ya da ikili meclislerce desteklenmiş veya dengelenmiştir.

Her ne kadar dünyanın egemen yönetimleri kronik oligarşik tahakküm altında olsa da yürütmenin bila kaydüş’şart pervazsızlaşmasına müsaade edilmeyecek bir medeniyet seviyesini yakalamış durumdadır. Bu yazımda, hanedanların egemenliği ilkesine dayalı oligarşi ekibinin varlığı veya durumunu tartışmayacağım. Bu başlı başına ayrı bir yazı konusu. Burada dile getireceğim husus, gündemdeki başkanlık sisteminin dengesini sağlayacak dinamikler üzerine olacaktır. Şimdi bunları maddeler halinde ele alalım.

1. İkinci Meclis İhtiyacı

İlk değerlendirmemiz, yasama organının yürütmenin karşısındaki gücü üzerinedir. Tekli yasama organı, parlamenter olmayan sistemlerde yani başkanlık veya yarı başkanlık sistemlerinde demokrasi oyununun aksayan yanlarını ortaya çıkarabilecek bir zaafiyet içindedir. Bu nedenle klasik başkanlık sistemlerinde veya yarı başkanlık sistemlerinde ikinci meclis ÇOĞUNLUĞUN AZINLIĞA TAHAKKÜMÜ olgusunu dengelemektedir. Temsilciler meclisi veya halk meclisinin yanında SENATO veya adı ne olacaksa ikinci meclis bu dengelemeyi yapacaktır.

Yok eğer, Türkiye Cumhuriyeti için önerilen, konuşulan sistem, yarı başkanlık sistemi, klasik başkanlık veya yarı başkanlık sistemi değil de ALATURKA BİR BAŞKANLIK  olacaksa bu durumda yasama başlığı altında çoğulcu demokrasinin azmanlaşmış hali olan ÇOĞUNLUĞUN AZINLIĞA TAHAKKÜMÜ nü önleyecek mekanizmaları kurgulamak şarttır. Malum olduğu üzre, bir ülkede salt çoğulcu demokrasinin varlığı AKSAK DEMOKRASİ ortaya çıkaracaktır. Bu aksaklık, KATILIMCI DEMOKRASİ ile desteklenmektedir. Burada klasik anlamda katılımcı demokrasi kurumları (vakıflar, dernekler, sendikalar, birlikler, odalar, siyasal partiler vb.) YÖNETİŞİM olgusunu örüntüleyecek veya güçlendirecektir. Lakin, başkan ve başkanın partisinin özellikle üst üste üç dönem iktidarı ile sonuçlanması durumunda STK lar da SARI SENDİKA TARZI, şu veya bu şekilde yönetim kadrosu ve zihniyeti itibarıyla halihazırdaki iktidarın rengine bürünmektedir. Bu durumda MODERN YÖNETİM TEKNİKLERİnin veya MUASIR MENEDÎ DEVLET STANDARDI haline gelmiş YÖNETİŞİM olgusu devletin siyasal mekanizmasında gerçekleş(e)memektedir.

2. Oligarşik Yürütme Paradoksu

Başkanlık veya yarı başkanlık veya ALATURKA BAŞKANLIK sistemlerinde sorunlardan birisi de yürütmenin bütün bir bürokrasi ile birlikte tek renge bürünmesidir. Zira özellikle iki üç dönem üst üste iktidar olunmuş bir ülkede, bürokrasi tamamıyla devşirilmiş bürokratlardan oluşacak, bu da yine Amerika’da görülen kamu personel rejiminde iki sistemden birisi olan SPOİLS sistemi beraberinde getirecektir. Halihazırdaki (parlamenter sistem içinde kamu personel sistemi MERİT SİSTEM yani liyakat sistemi çerçevesinde yürütülmektedir. SPOİLS SİSTEM ise, siyasal iktidar, yürütmede özellikle bakanlık üst düzey kadrosunun değiştirilmesi ile yetinmemekte, bütün bir kamu bürokrasisini tüm yönetim kademeleri dahil silip süpürerek kendi ekibiyle göreve gelmektedir. Bu da müstakbel / olası iktidar değişimlerinde çok çok ciddi yönetim istikrarsızlıklarını doğurabilecektir.

İkinci veya üçüncü dönem tek başına iktidar döneminin ardından gelebilecek başkanlık sistemi, yürütmeyi OLİGARŞİK BİR CENDEREYE SOKACAK, klasik kamu yönetimi yapılanmasında tarihten bu güne kimi zaman görülmüş olan OLGARŞİNİN TUNÇ KANUNU kendini gösterecek ve siyasal iktidarlardaki kan değişimi içinden çıkalmaz hale gelecektir. Şu an için yönetim kademeleri ve memur kademeleri dahil kamu personeli sağlıklı bir şekilde kan değişikliğine gidiyormuş gibi görülse de, yapılmakta olan kan değişikliği, hep aynı renkten / tandanstan olan kan değişikliğini beraberinde getirmektedir. Halihazırda yürütmenin böylesi sorunu, yine başkanlık / yarı başkanlık  veya alaturka başkanlık sistemlerinde sancılı süreçleri beraberinde getirebilecektir.

Dünya siyasal ve ekonomik inisiyatifinin üç beş hanedanın egemenliğinde olması sağdan soldan bir çok aydın tarafından eleştirilirken Türkiyenin yürütmesinin de hanedanlar yönetimine vamaması elde bile değildir. Bu durumda adını koymak gereken şey, Türk Kamu yönetiminin OLGARŞİK YAPIYA doğru zorlandığıdır.

3. Yargı-Yürütme Ayrışması

Türkiye Kamu yönetimi yürütme mutlakiyeti etkisi altındadır. Özellikle 15 Temmuz Darbe girişimi ardından MAZUR GÖSTERME seanslarının da etkisi ile, yargıya tam anlamıyla nüfuz etmiş hatta abanmış durumdadır. Halihazırdaki yargıç ve yargıçlık sistemi, özlük yapılanmaları ve yargıç bağımsızlığı bu günlerde dile getirilebilmesi oldukça güç bir olgu halini almıştır.

Ülkemizin geçirmiş olduğu siyasal sancı milli birlik ve bütünlük algısı ve refleksinin olağan tepkileri altında yargı ve yargının temel ajanı yargıçlar karar süreçlerinde siyasal kadroların gözleri içine bakma psikozuna girmiş durumdadır. Bir an evvel, yargıçların özgüvenlerinin, yargı sistematiğinin sağduyuya kavuşmasının talebi, beklentisi ve temennisi asıldır.

Yarı başkanlık sisteminde yürütme yargı erklerinin birbirleriyle olan geçişim noktaları son derece dikkatle örgülenmelidir. Bu bağlamda, Anayasa Mahkemesi, salt ve saf olarak fonsiyonuna dönmeli ve yasaların anayasal denetimi üzerindeki bulutlar giderilip bu yol açık seçik ve net olarak belirginleştirilmeli ve işletilmesi üzerindeki muğlaklıklar giderilmelidir. Öte yandan Anayasa Mahkemesinin “yüce divan” sıfatı kaldırılmalı, “Yüce Divan” yasama, yürütme, yargı erklerinin temsilcilerinden oluşacak şekilde, en üst bileşik mahkeme statüsüyle yeniden oluşturulmalı, Yüce Divanlık olaylarda Anayasa Mahkemesinin aritmetik ağırlığı yüce divanın yargıç yapısı veya belki de jüri sistematiği gibi içinde STK lardan, barolar birliğinden temsilcilerin de olabileceği bir statüye kavuşturulmalıdır. Yüce divana gönderme kararı sadece siyasiler için değil “en üst” ve “üst düzey” yöneticiler için olacak şekilde statüsü düzenlenmelidir. Böylece Anayasa Mahkemesinin, kendi uzmanlık alanı dışına çıkmasının da önüne geçilmiş olacaktır.

4. Parlamentolar Arası Eşgüdüm

Başkanlık veya yarı başkanlık sisteminde eğer ikili bir parlamento oluşturulacaksa, ikinci parlamentonun (senatonun) atıl kalmasına veya formalite tuzağını düşmesine engel olacak çözümlemelere gidilmelidir. Şunu da belirtmek gerekir ki, ikinci parlamentonun icraat yapacak olan yürütmenin ayak bağı haline dönüşmeyecek şekilde tasarlanması son derece önemlidir.

Devlet yönetiminde, devletin yapısı, işleyişi, ve kurumların paydaşlığının çoğulcu ve katılımcı demokrasi ilkeleri çerçevesinde ve gün ışığında yönetim standardında ve modern yönetim tekniklerinden YÖNETİŞİM ilkesinin gerçekleşebilmesi ve Türk Kamu Yönetimi sisteminin gelişmiş dünya üklerinin kamu yönetimlerinin KURUMSALLAŞMA standardına kavuşması için bu satırları yazmak, bu alanın bilim insanı olarak boynumun borcudur.

Ülkemiz için aydınlık yarınlar temennisi ile esen kalınız.

YORUM EKLE