7351’ ine günde 150 mg aspirin ve 7451’ine de sadece standart bakım uygulanan toplam 15 bine yakın hastanede yatan KOVİD hastası üzerinde yapılan çalışmada, aspirinin 28 günlük ölüm oranını azaltmadığı tespit edildi.
Araştırmaya göre, aspirin verilenlerde hastanede kalma süresi bir gün daha kısa bulundu (8 güne karşı 9 gün).
Sonuçlar ayrıca önceden belirlenmiş tüm hasta alt gruplarında da tutarlıydı.
Başlangıçta invaziv mekanik ventilasyon uygulanmayan hastalarda, invaziv mekanik ventilasyona ilerleme veya ölüm oranında anlamlı bir fark bulunmadı.
Aspirin ile tedavi edilen her 1000 hasta için, yaklaşık altı hastada daha büyük bir kanama ve yaklaşık altı daha az hastada trombo-emboli (pıhtılaşma) olayı görüldü.
Kısa adı RECOVERY olan çalışmanın uzmanlarından Martin Landray şunları söylüyor:
“Şiddetli KOVİD hastalarında akciğer fonksiyonlarının kötüleşmesi ve ölümlerden kan pıhtılaşmasının sorumlu olabileceği düşünülüyor.
Pıhtı riskine karşı başka hastalıklarda da yaygın olarak kullanılan ve ucuz bir ilaç olan aspirinin önemli bir etkisinin olmaması hayâl kırıklığı yaratıyor.
Bu sebeple, hangi tedavilerin işe yarayıp hangilerinin yaramadığını belirlemek için büyük randomize çalışmalar çok önemlidir”.
Gelelim neticeye
Hastaneye yatırılarak tedavi edilmesi gereken hastalarda aspirinin yeterli olmamasına şaşırmadım.
Bu tür ağır tablolarda bizde de uygulandığı gibi kanı sulandırarak pıhtılaşmayı önleyen heparin türevi tedaviler uygulanması gerekir.
RECOVERY ekibine aynı çalışmayı enoksaparin ile tekrarlamalarını teklif ediyorum.
Ben, hem ağır KOVİD tablosu geçirenlere hem de KOVİD’ i hafif geçirseler bile obezite, diyabet, kalp-damar hastalığı, insülin direnci gibi pıhtılaşma riskini artıran hastalığı olanlara kontrendike bir durum yoksa gerekli tedbirler alınıp ikazlar yapılarak 4-6 ay düşük doz aspirin tedavisinin faydalı olacağı kanaatindeyim.
Makale: Aspirin in patients admitted to hospital with COVID-19 (RECOVERY): a randomised, controlled, open-label, platform trial