Açlık Kanseri, Diyabeti, Kalp Hastalıkları ve Yaşlanmayı Önlüyor

Cell Metabolism isimli dergide yayınlanan yeni bir araştırmada, üç ay süreyle her ay 5 gün aç kalmaya benzeyen kalorisi kısıtlanmış diyetin uzun yaşamayı sağladığı, kanser, diyabet ve kardiyovasküler hastalık risklerini azalttığı belirlendi.

Araştırmanın başı olan Longo ve arkadaşları, bu araştırmanın doktorların hastalarına rahatlıkla tavsiye edebilecekleri ilk anti-aging, hayatı uzatan girişim olduğunu ileri sürüyorlar.

Geçen sene Longo tarafından yapılan bir çalışmada da, 2-4 gün süreyle sadece su içerek gerçekleştirilen uzun süreli açlığın bağışıklık sistemini yenileyeceğini, hasara uğramış hücreleri temizleyip yenilerini canlandıracağını ortaya koymuştu.

Üç bölümlü araştırma

Araştırma mayalarda, farelerde ve insanlarda olmak üzere üç bölümde gerçekleştirildi.

Değişimli olarak beslenen ve aç bırakılan mayaların daha uzun yaşadığı belirlendi.

Ayda iki kere 4 gün süreyle açlığa benzeyen bir diyetle beslenen farelerin, daha az obez oldukları, daha az kansere yakalandıkları, kemik dansitesi kaybının daha az olduğu ve kök hücre sayısının arttığı görüldü.

Kontrol grubu ile kıyaslandığında diyet uygulanan farelerde kemik, kas, karaciğer, beyin ve bağışıklık sistemi hücrelerinin rejenere oldukları görüldü.

Bu, açlığın yaşlı, zayıf hücrelerin ölümüne yola açtığı, genç hücreleri artırdığı manasına geliyor.

Diyet grubunda hayat süresi uzadığı gibi farelerin öğrenme ve hafıza kapasitelerinin arttığı da ortaya kondu.

İnsanlardaki deneyler

Açlık benzeri bir diyetin insanlardaki etkilerini ortaya koymak için de 18-70 yaş arası 38 denek üzerinde bir çalışma düzenlendi.

18 kişilik ilk grup normal beslenirken 19 kişi bulunan ikinci gruba ise 3 ay süreyle her ayın beş günü açlık benzeri diyet uygulandı.

Hepsi bitki bazlı olan, düşük karbonhidrat, protein ve yüksek oranda sağlıklı yağlar ihtiva eden diyet (fasting-mimicking diet=FMD) bir kutu içinde verildi.

İlk gün 1090, 2-5 gün arası ise 725 kalori sağlayan diyete (günlük normal kalorinin yüzde 34-54’ ü), deneklerin yüzde 95’ inin uyum sağladıkları görüldü.

Glukoz seviyelerinin düşmesi ve keton cisimlerin artması diyetin uzun süreli açlıktakine benzer bir etki yarattığının delili olarak değerlendirildi.

3 ay sonra yapılan testlerde, FMD uygulananlarda açlık kan glukoz seviyelerinin ve enflamasyon belirteçlerinin azaldığı, kilo verdikleri ve kanser, kardiyo-vasküler hastalıklar, diyabet ve yaşlanmayla ilgili risklerin azaldığı tespit edildi.

Can boğazdan gelmiyor, gidiyor

Bu diyetin kanser gibi hastalığı olanlarda hastalığın tekrarlamasını önleyip önlemediğiyle ilgili bir çalışmayı da bitirmek üzere olduklarını vurgulayan Longo şunları dile getiriyor:

FMD diyetinin periyodik olarak uygulanması insanların ömrünü uzatabilir ve bazı hastalıklara karşı koruyucu olabilir.

Bu sonuçların daha geniş kapsamlı randomize çalışmalarla doğrulanması gerekirse de deneklerin uyumunun yüksekliği ve emniyeti bu stratejinin hayat süresini uzatabileceği söylenebilir.

Gelecekte doktorlar kalp krizi ve kanser riskleri yüksek olanlara bu hastalıkları önlemek için ilaç yerine bu tür diyetler yazmaya başlayabilirler ama insanların bu tür diyetleri doktor kontrolü dışında bilinçsiz yapmamaları gerekir”.

Gelelim neticeye

Bu çalışma, Müslümanların inançları gereği tuttukları “oruçlarının” aslında onların daha sağlıklı olmalarını sağladığını da açık ve net olarak ispat ediyor.

Ramazan ayında kazanılan günde iki öğün alışkanlığının 11 aya yayılması hiç şüphesiz ki bizleri daha da sağlıklı kılacaktır ama iftarda ve sahurda “bilinçli beslenme” şartıyla.

Hep söylüyorum, sağlıklı kalmak uzun yaşamak için tıbba, ilaçlara, vitaminlere, antioksidanlara, omega 3 haplarına gerek yok.

Yapılması gereken şey çok basit: Sağlıklı gıdalarla bilinçli beslenme!

YORUM EKLE