ÔLMEK ALLAHIN VUSLÂT SELÂMIDIR - 2

Ölüm muammalı bir kelime şu güne kadar ne davası bulundu  ne de nasıl bir şey olduğu keşfedildi.  Konfiçyüs’e  ölüm nedir ?  diye sormuşlar. Hayatı bilmiyoruz ki  mematı bilelim... demiş.  İnsan hayata attığı ilk adımı  bir melek  eşliğinde atar.

Bu hayattan ayrılıp ahiret hayatına doğru süzülürken ilk adımını yine bir melek eşliğinde atar. Mevlana bu olayı nur nura kavuşur... diye tasvir eder ve ölüm ötesini  kabul etmeyenlere şöyle der : Hangi tohum toprağa düşüpte tekrar çıkmadı. Neden toprağa giren insan hakkında şüphe edersin.  

Ömür  hak, ölüm muhakkaktır.  Bundan şüphe eden ahmaktır.

Hani malım mülküm diyen  Köşk saray beğenmeyen 

Şimdi bir evde yatarlar  Taşlar dolmuş üstleri

    Hani şirin sözlüler  Hani  güneş yüzlüler 

    Hani  ceylan gözlüler  Otlar dolmuş üstleri

Bunlar gönül yakardı  Bunlar çalım satardı 

Bunlar arzuyla bakardı  Çürümüş kemikleri

   Bunlar bir vakit beylerdi  Kapıcılar kollardı 

   Gel gör şimdi onları  Meze olmuş etleri

Doğum ölüm için  ölüm tenler için. İnsan bu fani alemde bir garip yolcu gibi,

bir garip misafir gibidir. Misafirin gitmesinden emanetin geri alınmasından kurtuluş yoktur. Çünkü vade dolar bir gün bize de gel olur. Müminlere bayram, aşıklara seyrandır bu davet. Kafirlere ise hicran ve korkudur bu emir.  

Onlar ölümden tiksinir ve onun için binbir çare ararlar, ta Çin’e kaçarlar.

Sanki orda ölüm yokmuş gibidir. Hz Süleyman devrinde bir adam birine heybetle bakar. Adam  korkar ve Hindistana kaçar.  Bunun üzerine o heybetli adam yani

Azrail der ki : Eceline koştu... der.  

Pir Sultan Abdal, ölümü ne güzel tasvir etmiştir,  sizi eken biçer bir gün.

Bu akıbetten kurtuluş yoktur. Çünkü her can ölümü tadacaktır. Yüksek kayalıklarda

ve sağlam kalelerde olsanız bile, davetsiz misafir gün gelir, sizi bulur ve yakalar... buyuruyor Allahu Azimuşşan.

YORUM EKLE