Koronavirüs nedeniyle iş yerlerinde iş yeri kurumsal kültürü ve her bir çalışanın bireysel durumu ve talebine göre istihdama yönelik ekonomik önlemler alınabilmektedir. Buna göre evden çalışma, yıllık izin, idari izin, ücretsiz izin, kısmi süreli çalışma, esnek çalışma, denkleştirme çalışması, kısa çalışma uygulaması ve telafi çalışması gibi yöntemlerle bu zor günlerde istihdam politikalarının işletilmesi mümkündür.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın 18 Mart 2020 tarihinde açıkladığı koronavirüse yönelik ekonomik önlem paketinde yer alan tedbirlerden birisi de telafi çalışma süresinin 4 ay olarak uygulanması yönünde değişiklik yapılacağını açıkladı.
Ancak bu yeterli değildir. İnsanların işsiz kalmamasını ve işine devamlılığını istiyorsak 2020 yılı sonuna kadar veya genel salgının sona ermesinden itibaren, salgın süresinin iki katı bir zaman diliminde telafi çalışmasına imkân sağlanması gerekmektedir. Henüz yasal düzenleme yapılmadı ama kısa bir zaman içinde düzenleme yapılacak, bu nedenle de yolun başında önerilerimiz doğrultusunda telafi çalışma süresinin uzun bir zaman dilimine yayılması yönünde karar almak gerekmektedir.
İş hukukuna göre “telafi çalışması”, çeşitli sebeplerden dolayı işin durması, iş yerinin tatil edilmesi veya işçinin talebi ile kendisine izin verilmesi hallerinde, işçinin çalışmadığı sürelerin daha sonra çalışılarak telafi edilmesidir. Türk İş Hukuku’na göre telafi çalışmaları fazla çalışma veya fazla sürelerle çalışma sayılmaz.
Söz konusu hallerde işveren iki ay içinde (2 aylık telafi çalışma süresi 4 aya çıkartılacak) çalışılmayan süreler için telafi çalışması yaptırabilir. Özellikle ulusal bayram genel tatil günlerinden önce veya sonra ya da kar, sel gibi nedenlerle iş yerinde çalışılamaması durumlarında iş yerinin tatil edilmesi halinde daha sonraki günlerde telafi çalışması yaptırılabilmektedir.
Zorunlu nedenlerle işin durması, ulusal bayram ve genel tatillerden önce veya sonra iş yerinin tatil edilmesi veya benzer nedenlerle iş yerinde normal çalışma sürelerinin önemli ölçüde altında çalışılması veya tamamen tatil edilmesi ya da işçinin talebi ile kendisine 4857 Sayılı İş Kanunu, iş sözleşmeleri ve toplu iş sözleşmeleri ile öngörülen yasal izinleri dışında izin verilmesi hallerinde, işçinin çalışmadığı bu sürelerin telafisi için işçiye yaptırılacak çalışma, telafi çalışmasıdır.
4857 sayılı İş Kanunu md. 64’e göre telafi çalışması yaptırılabilecek durumlar üç başlık altında toplanabilir:
a) Zorunlu nedenlerle işin durması,
b) Ulusal bayram ve genel tatillerden önce veya sonra iş yerinin tatil edilmesi veya benzer nedenlerle iş yerinde normal çalışma sürelerinin önemli ölçüde altında çalışılması, tamamen tatil edilmesi,
c) İşçinin talebi ile kendisine izin verilmesi veya benzeri nedenlerle telafi çalışması halleridir.
Telafi çalışması yaptıracak işveren; bu çalışmanın 4857 sayılı İş Kanunu’nun 64’üncü maddesinde sayılan nedenlerden hangisine dayandığını açık olarak belirtmek ve hangi tarihte çalışmaya başlanacağını ilgili işçilere bildirmek zorundadır. İşçinin talep etmesi halinde, işverenin izin verme zorunluluğu bulunmamaktadır. Zira, işverenin işçiye, mevzuatta yer alan veya sözleşmede hüküm altına alınan hallerin dışında izin vermesi zorunluluğu yoktur. Telafi çalışmaları fazla çalışma veya fazla sürelerle çalışma sayılmaz. Telafi çalışmaları, günlük en çok çalışma süresini aşmamak koşulu ile günde üç saatten fazla olamaz. Tatil günlerinde telafi çalışması yaptırılamaz.
İş Kanunu’nun 104. maddesine göre, 64’üncü maddede öngörülen hükümlere aykırı davranan işveren veya işveren vekiline bu durumda olan her işçi için 2020 yılı için 509 TL idari para cezası uygulanmaktadır.