Hayatınıza kaldığınız yerden devam edin! Profesör, koronavirüsün “ilk düşünüldüğü kadar ölümcül olmadığını” söylüyor.
“Koronavirüsün düşünüldüğü kadar ölümcül olmadığını ve ülkenin normale dönmesini engelleyen halk korkusunun temelsiz olduğunu” söyleyen Oxford Üniversitesi’nde Kanıta Dayalı Tıp Profesörü olan Carl Heneghan hükumete “müdahale etmesi ve nüfusu proaktif olarak rahatlatması” çağrısında bulundu.
KOVİD’ e yönelik abartılı korkuların “insanların günlük hayatlarını yanlış anlamalarına ve risklerini abartmalarına” yol açtığını söyledi:
“Yerel tecritler insanları evlerine zorlayarak ve onlarla yaşayan diğer savunmasız insanlara bulaşarak yarardan çok zarar verebilir.”
Çalışmasında, başka sebeplerden ölenlerin KOVİD ölümlerinden sayıldığını ortaya çıkarmasıyla resmi ölüm rakamlarının düşmesini sağlayan Heneghan yeni verileri yayınlarken enfeksiyon ölüm oranının pandeminin zirve zamanında yüzde 2-3’ den 0.3’ e düştüğünü söyledi:
“Bu düşüş devam ederse pandemi kötü bir grip sezonundan daha kötü sonlanmayacak.
Düşme sebebi sadece kilitlenmenin sonuçlarına bağlı olamaz çünkü toplum açılmasına rağmen vakalar azalmaya devam etti.
Bu daha ziyade KOVİD hastalarının nasıl tedavi edileceklerinin daha iyi anlaşılması, daha fazla test yapılması -ciddi ve ölümcül vakaların azaltılması- daha genç insanların virüse yakalanmaları ve virüsün daha düşük bir seviyede dolaşması gerçeğiyle bağlantılıydı.
Düşük ölüm oranı KOVİD’ le alakalı hastane başvurularındaki azalmayla beraberdir.
Son rakamlar temmuz boyunca enfeksiyonun artmasına rağmen hastanelere KOVİD başvurularının azaldığını gösteriyor.
Şu sıralarda her gün 1000 İngiliz’ de test pozitifliği çıkmakla beraber gerçek rakamın bunun dört misli olduğu tahmin ediliyor ama hâlen günde 50’ den az hastane başvurusu oluyor.
Ölüm oranları hesabımızı yeniden düzenledik. Şimdi virüsün risklerini nasıl bildireceğimizi de yeniden düzenlemek zorundayız.
İnsanların pandemi sırasında çok korkutulduğunu, insanlara aşılana bu korkunun gerçek bir problem olduğundan endişeliyim.
Birçok insan KOVİD’ in riskleri anlamadı veya abarttı. Bu belirsizlik onları çok endişelendiriyor ve okulları, ofisleri ve günlük hayatı nasıl sürdüreceğimizi etkiliyor”.
Heneghan “İhtiyaç duyulduğuna dair daha iyi deliller olmaksızın yerel tecritlerin sona erdirilmesi” çağrısında bulunuyor:
“Artık hastalığın ilk düşündüğümüz kadar ölümcül olmadığını gösteren daha fazla veriye sahibiz ve tecritten çıkılması ve bazı bölgelerde enfeksiyon tespitindeki küçük artışa rağmen, hastane başvurularında, yoğun bakım yataklarında veya ölümlerde buna karşılık gelen bir artış görmedik.
Hastalığın etkisiyle ilgili kritik konuya odaklanamadık ve neden böyle olduğunu anlamıyorum. Tecridin zararlı olduğu giderek daha net hâle geliyor. Mesela, tecrit sırasında KOVİD dışı ölümlerde artış oldu.
Tecritte insanlar zorla evlerine giriyorlar, bu da potansiyel olarak iyi havalandırılmış halka açık yerlere göre daha fazla risk altında oldukları diğer savunmasız üyelerin bulaşma riskini artırıyor.
Şimdi görüşlerimizden uzaklaşmalı ve delillere dayalı bir yaklaşım kullanmaya başlamalıyız.
Preston, Oldham ve Leicester’ de şu anki tecrit politikaları, bu bölgelerde daha fazla test yaptığımız için daha fazla vaka çıkmasındandır.
Bununla birlikte, enfeksiyonlardaki artış, bu vakaların çoğu asemptomatik geçeceği veya ciddi olmayacağı için hastalığın kontrolden çıktığı anlamına gelmez.
Ortaya çıkan deliller toplumun bir kısmının açılmasının tahmin edildiği kadar enfeksiyon artışına sebep olmadığını gösteriyor.
Mesela, UK’ de 47 bin bar var ve diyelim ki her gün ortalama bin kişi giriyor. Bu 6 haftada 30 milyon insan eder. Hiçbiri maske takmıyor ve birbirlerine çok yakın oturuyorlar. Bu açılmanın doğrudan bir neticesi olarak vakalarda bir artış olmadı.
Sosyal uzaklaşma kurallarını ihlâl ettikleri yerde, bu açıkça belirtilmelidir. Ancak, sadece bir avuç salgın sebebiyle 47 binden fazla işletmeyi cezalandırmamalıyız.
Fark yaratan politikaları anlamak için daha iyi delillerimiz olmadıkça, okulları bar açmakla mübadeleden de bahsetmemeliyiz
Koronavirüsün artık tümü komplikasyonlara yol açabilen diğer solunum yolu patojenleri bağlamında görülmesi gerektiğine inanıyorum.
Hükumet, hassas grupları korumaya odaklanmayı ve bun dışında kalan gruplar için riskin asgari seviyede olduğunu düzgün bir şekilde açıklamaya davet ediyorum.
Bir milyon çocuk okullara ve insanlar ofislere dönmeye başlarken risklerin hayatta karşılaşılabilecek diğer risklere kıyasla nasıl olduğunu açıklamamız gerekiyor.
Risk KOVİD için inanılmaz derecede düşüktür. İnsanların bunu anlaması gerekiyor. Risk, davranışlarımızı yönlendirir ve eğer onları anlamazsak, o zaman aşırı temkinli bir yaklaşıma yol açar.
Yalnızca hastalığın etkisi kötüleşirse, hastalığın yayılmasını yavaşlattığı gösterilen yerel önlemler almayı düşünmeliyiz.
Artık onu ortadan kaldıramayacağımız için KOVİD’ le yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor.
Şu anda art arta sekizinci haftada tüm sebeplere bağlı ölümlerde ortalamanın altında değerler görüyoruz.
Pandemi boyunca evde kalmak hayat kurtarır mesajı insanları olduğundan daha korkak yaptı.
Bunun çok iyi çalıştığı söylenebilir, ancak mevcut veriler şu anda dışarı çıkmanın hiç olmadığı kadar güvenli olduğunu gösteriyor.
Ben ve aynı merkezden Thomas Jefferson’ un değerlendirmelerimizden çıkan deliller KOVİD testlerinin KOVİD geçirildikten uzun süre sonra bile enfeksiyonun izlerini gösterebilecek kadar hassas olduğunu gösteriyor ki bu, pozitif vakaların sayısını şişirebilir”.
Thomas Jefferson da şunları ekliyor:
“Halkı terörden kurtarmalıyız. İnsanlara tehdidin gerçek tabiatını, bununla alâkalı ne yaptığımızı ve ne bilmediğimizi anlatmalıyız.”
Ben de diyorum ki:
BİR: Risk faktörlerine sahip olanlar (yaşlılar + kronik hastalığı olanlar) tabii ki ciddi şekilde korunmalıdır. Özellikle de bu kişilerin “sağlıklıklı” görünen yakınları çok dikkatli olmalıdır.
İKİ: Beslenme hataları ve bunun yarattığı metabolik sendrom görmezden gelinen en önemli risk faktörlerindendir.
ÜÇ: Maske + mesafe + musluk + moral + mönü yani beslenmeye azami hassasiyet gösterilmelidir.
Gelelim neticeye
Fikirlerime ve hissiyatıma tercüman olan her iki bilim adamına da teşekkürler.
İlk fırsatta her ikisiyle bir barda “demlenmeyi” arzu ediyorum.