Yeni yayınlanan bir araştırma, menopoz dönemi sonrasında “21. yüzyılın aspirini” olarak da bilinen kolesterol düşürücü ilaç (statin) kullanan kadınlarda şeker hastalığı riskinin önemi derecede arttığını ortaya koydu.
Kadın Sağlık Girişimi’ne (Woman’s Health İnitiative) ait verilerden yapılan değerlendirmede kolesterol ilacı kullanan kadınlarda riski etkileyebilecek yaş, ırk, vücut kitle endeksi gibi faktörlerin düzeltilmesinden sonra “diyabet riskinin yüzde 48 arttığı” ortaya çıktı (1).
Bu araştırmada yaşları 50 ile 79 arasında değişen 153. 840 kadına ait verilerden faydalanıldı.
Başlangıçta şeker hastalığı olmayan bu kadınların yüzde 7’ si statin alıyordu. Bunların da yüzde 30’ u simvastatin, yüzde 27’ si lovastatin, yüzde 22’ si pravastatin, yüzde 12.5’ i fluvastatin ve yüzde 8’ i de atorvastatin kullanıyordu.
1993 yılında başlayan çalışma 2005’ de değerlendirildi ve bu süre içinde statin kullanan kadınların yüzde 9.93’ ünde (10.834 kadının 1.076’ sında) ve statin kullanmayan kadınların ise yüzde 6.41’ inde (143.006 kadının 9.166’ sında) diyabet geliştiği ortaya çıktı.
Diyabet riski kalp hastalığı olan veya olmayan kadınlar arasında farklı bulunmadı.
Risk ırklara göre değişiyor
Araştırma statin kullanan kadınlarda diyabet görülme riskinin ırklara göre değiştiğini de gösterdi. Risk, Beyaz ırkta yüzde 49, Afrika kökenli Amerikalılarda yüzde 18, İspanyollarda yüzde 57 ve Asyalılarda yüzde 78 olarak bulundu.
Diyabet riskinin farklı topluluklarda farklı bulunması bu araştırmanın çok önemli sonuçlarından; buna göre tüm ırkların kendi diyabet risklerini belirlemesi gerekiyor.
Diyabet riski birkaç seneden beri biliniyordu
Kolesterol ilaçlarının diyabete sebep olabileceği ilk kez 2008’ de anlaşıldı. Daha sonra 2010 ve 2011’ de yayınlanan analizlerde de bu ilişki doğrulandı ama risk yüzde 10 mertebesinde idi (2,3).
1987 senesinden beri yani 25 seneden beri tüm dünyada yaygın olarak kullanılan kolesterol ilaçlarının diyabet riskini artırdıklarının ancak birkaç sene önce belirlenmiş olması da üzerinde de durulması gereken bir durum.
Araştırmayı yapanlar ne diyor?
Araştırmanın uzmanlarından Manson “Bu sonuçlara bakarak statin kullananların doktorlarına danışmadan ilaçlarını kesmeleri yanlış olur. Bu bulgular bu aşamada kılavuzlarda da bir değişiklik yapılmasını gerektirmiyor; çünkü statinlerin kalp krizi ve felçleri önlemedeki faydaları diyabet riskinden daha fazladır.
Statinlerin daha önce kalp hastalığı olmayanlarda kalp krizi riskini azaltmasına karşılık tüm ölüm oranının değişmemesi diyabet gelişmiş olması dolayısıyla olabilir” diyor.
Yunsheng Ma da şunları söylüyor:
“Daha önce yapılan çalışmalar da kolesterol ilacı kullananlarda şeker hastalığı riskinin yüksek olduğunu göstermişti ama oran bu kadar yüksek değildi. Bu etki bütün statin tipleri için geçerliydi; dolayısıyla risk artışının ilaç sınıf etkisine bağlı olduğunu düşünüyoruz.
Farklı statinler ve farklı dozların diyabet riskine etkisi de araştırılmalıdır. Statin verilmeden önce, özellikle de kalp-damar hastalığı olmayanlarda ve yaşlı kadınlarda risk-fayda analizi çok iyi yapılmalıdır. Bugün, statin kullanmaması gereken birçok insan statin kullanıyor. Statinler mucize ilaçlar değildir” diyor.
Bu araştırmadan neler öğrendik?
BİR: Kalp hastalığına bağlı komplikasyonları önlemek için verilen ilaçların kalp-damar hastalıklarının başta gelen sebeplerinden olan diyabet riskini artıyor olması çok ürkütücü!
İKİ: Bu riskin ilacın piyasaya çıkmasından 20 sene sonra anlaşılmış olması da üzerinde düşünülmesi gereken bir husus.
ÜÇ: Buna göre, birkaç senelik çalışma sonuçlarına bakarak statinlerin bazı ciddi hastalık, mesela kanser riskini artırmadıklarını iddia etmek de doğru değil. Gelişimi için çok uzun zamana ihtiyaç olan kanserler için çok daha uzun süreli takiplerin yapılması lazım.
DÖRT: Hele bir de bu ilaçların kullanımlarının giderek yaygınlaşması, özellikle de kalp hastası olmayan sağlıklı insanlara ve 8 yaşından itibaren çocuklara da verilebildiği düşünülürse diyabet ve çok daha uzun vadede ortaya çıkan kanser gibi hastalık risklerinin ne kadar önemli olduğu daha iyi anlaşılır.
Ülkemizdeki durum hakkında bilgim yok ama Amerika’ da statin kullanımının son 20 senede 45 yaşın üzerinde olanlarda 10 misli arttığını biliyoruz. 1988-1994’ de yüzde 2 olan oran 2005-2008’ de yüzde 25’ e çıktı. Bu oran 75 ve daha yaşlı kadınlarda yüzde 39’a ve 65-74 yaşları arasındaki erkeklerde yüzde 50’ ye kadar yükseliyor. Bu ülkede statinlere harcanan para 19 milyar dolar.
BEŞ: Diyabet riskinin ırklara göre farklı bulunması en az diyabet riskinin artmış olması kadar önemli bir sonuç. Ülkemiz için bu risk hakkında elimizde ne yazık ki hiçbir bilgi yok. Araştırmada Asya kökenlilerde riskin çok yüksek çıkmış olması insanı korkutuyor.
Gelelim neticeye
Statinler ülkemizde de her geçen gün daha çok kullanılıyor ama bu ilaçların ne etkinliği ne de güvenilirlikleri konusunda bizim insanlarımız üzerinde yapılan kayda değer hiçbir araştırma da bunları merak eden de yok.
Statinlere toz kondurmayan Türk Kardiyoloji Derneği’ nin kolesterol tartışmaları sırasında yaptığı ve internet sitesinde yer alan açıklamasını okursanız ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız(4):
“3-Kolesterol düşürücü ilaçların, statinlerin yan etkileri var mı? Neler?
Statinler bugüne kadar yüz binlerle ifade edilen insan üzerinde en çok araştırmanın yapıldığı ilaçlardır. Yine milyonlarca insan tarafından 20 yıldır kullanılmaktadır. Dolayısıyla yan etkileri iyi bilinen ilaçlardır. En önemli iki yan etkisi rabdomiyoliz dediğimiz böbrek yetmezliğiyle birlikte kas harabiyeti gelişmesi, sıklığı 1/10 milyon reçetede (veya %0.007), diğeri karaciğer yetmezliğidir, sıklığı 0.5-1/100 bin hasta yılı. Bunun dışında kas ağrıları, karaciğer enzim yükselmesi gibi yan etkileri görülebilir. Yan etkileri ilaç kesildiğinde 3 ay içinde düzelir. Düzenli hekim kontrolünde kullanıldığında son derece güvenli ilaçlardır. Herkes tarafından rahatlıkla kullanılan aspirine göre daha güvenli ilaçlardır.”