Yeni bir araştırmada azospermisi olan yani menilerinde sperm bulunmayan erkeklerde kanser riskinin de yüksek olduğu tespit edildi; buna göre 30 yaşından önce azospermisi olan erkeklerin kansere yakalanma ihtimalleri 8 misli daha fazla!
Fertility and Sterility isimli dergide yayınlanan çalışma Stanford Üniversitesi uzmanları tarafından gerçekleştirildi.
USA’ da 15-45 yaş arasındaki erkeklerin yüzde 15’inde yani 4 milyon Amerikalı’ da kısırlık var ve bunların yüzde 1 kadarı yani 600 bin erkeğin menilerinde ölçülebilecek seviyede sperm bulunmuyor.
Daha önce kısırlık ve testis kanseri arasında bir ilişki olduğu belirlenmişti ama bu çalışma ilişkinin sınırlarını daha da genişletiyor.
Araştırma 1989-2009 tarihleri arasında Baylor Androloji Kliniği tarafından görülen kısırlığı olan 2.238 erkek üzerinde yapıldı.
Kısırlık için ilk değerlendirilmeleri yapıldığında ortalama yaşları 35.7 idi.
Bunların 451’ inde azospermi vardı; diğer 1.787 kişi ile aralarında başka bir fark yoktu.
İki türlü azospermi var
Azosperminin iki türü vardır.
Testislerde yeterli miktarda sperm yapımı vardır fakat bunun meniye geçmesi mümkün olmaz; buna obstrüktif azospermi adı verilir.
İkinci tipte ise testislerde sperm yapımı çoğu zaman genetik bir eksikliğe bağlı olarak bozulmuştur.
Bu çalışmadaki erkeklerin dörtte birinde obstrüktif azospermi dörtte üçünde ise yapım eksikliğine bağlı azospermi vardı.
İnsan genomundaki genlerin dörtte birinin bir şekilde üremede rolleri vardır.
Bu erkekler semen analizi yapıldıktan sonra ortalama olarak 6.7 sene takip edildi ve bunların kaçının Texas Kanser Merkezine başvurdukları araştırıldı.
2.238 erkeğin 29’ unda ortalama 5.8 senelik bir dönemde kanser geliştiği belirlendi; aynı yaş grubunda olanların 16.7’ sinde kanser gelişmesi bekleniyordu. Bu, kısır erkelerde kanser riskinin 1.7 misli fazla olması manasına geliyor.
Ancak azospermisi olan ve olmayan erkekler karşılaştırıldığında kanser riskleri arasında büyük bir fark olduğu dikkati çekti..
Azospermisi olan erkekler genel popülasyondaki erkeklere göre 3 misli daha fazla kanser riskine sahiptiler ama azospermisi olmayanlar genel nüfusa göre sadece 1.4 misli artmış kanser riskine sahiptiler.
Kanser teşhisleri kısırlık değerlendirmelerinden sonraki 2-3 sene içinde yapılanlar dışlanarak azosperminin teşhis edilmemiş bir kansere bağlı olma ihtimalini ortadan kaldırdılar.
Çalışmada denek sayısı yeteri kadar fazla olmadığı için azosperminin hangi kanser tipinin riskini daha çok artırdığı belirlenemedi; teşhis edilen kanserler arasında beyin, prostat, mide, melanom, lenfoma, testis ve ince bağırsak kanserleri vardı.
Bu sonuçlar, azospermiye sebep olan genetik kusurların kansere olan hassasiyeti de artırabileceğini gösteriyor; yani belirli bir genetik kusur hem azospermiye hem kansere yol açıyor olabilir.
Gelelim neticeye
Azospermisi olan erkeklerin kanser bakımından takip edilmeli ve bu kişilerde ortaya çıkan şikâyetlerin kansere bağlı olup olmadığı dikkate alınmalıdır.