Aşağıda kanser teşhisi konup kemoterapi uygulanan ama daha sonra hastalığının soğuk algınlığı olduğu anlaşılan bir kişin haberi var (1).Bunda şaşıracak bir şey yok.
Mesela Journal of Evaluation in Clinical Practice’ de yayınlanan bir araştırmada birinci basamak doktorlar tarafından ikinci
Tıp hataları ölüm sebeplerinin üçüncüsü
Johns Hopkins tarafından yapılan bir araştırmada USA’ da her sene 250 bin kişinin doktor hatalarından öldüğü ortaya çıktı (4).
Bu, tıbbi hatalardan ölümlerin USA’ daki tüm ölümlerin yüzde 10’ unu oluşturduğunu, sıralamada kanser ve kalp hastalıklarından sonra üçüncü sırada geldiğini gösteriyor.
Bu da bir şey değil, Journal of Patient Safety’ de yayınlanan araştırma, tıbbı hatalar yüzünden gerçekleşen ölümlerin senede 440 bin olduğu sonucuna ulaşıyor (5).
Gelelim neticeye
10 bin çeşit hastalık ve sadece 300 semptom, binlerce ilaç olduğu dikkate alındığında teşhislerin de tedavilerin de değişmesine şaşmamak lâzım.
Size boş yere “Adamın Biri Doktora Gitmiş… Gidiş O Gidiş!” veya “Hasta Etmeyin Adamı” diye nefes tüketmiyoruz (6, 7).
***
CNN’ in haberi:
Erzurum’da 3 yıl önce halsizlik şikâyetiyle üniversite hastanesine giden 48 yaşındaki Yılmaz Kızıloğlu’na “lenf bezi kanseri” teşhisi konularak kemoterapiye başlandı. Ancak Ankara Tıp Fakültesi’nden patoloji raporu geldiğinde Kızıloğlu’nun kanser değil soğuk algınlığı geçirdiği ortaya çıktı. 4 kez aldığı kemoterapi nedeniyle saçları dökülen, 10 kilo veren Kızıloğlu, yanlış teşhis koyan doktordan şikayetçi oldu. Ancak Rektörlüğün soruşturma izni vermediği dosya şimdi Danıştay’ın önünde.
Bir kamu kuruluşunda işçi olarak çalışan evli ve 4 çocuk babası Yılmaz Kızıloğlu, Şubat 2015’te halsizlik ve yüksek ateş şikayetiyle Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Yakutiye Araştırma Hastanesi’ne gitti. Burada 20 gün İntaniye Servisi’nde tedavi gördü. Taburcu olduktan sonra 10 gün sonra tekrar aynı şikayetlerden hastaneye gitti. Tekrar hastaneye yatışı yapılan Kızıloğlu’nun koltuk altı ve boyun bölgesinde değişik büyüklükte şişlikler oluştu. Birçok doktorun muayene ettiği Kızıloğlu’nun boyun bölgesindeki şişlikten örnek alınarak patolojiye gönderildi. ‘Lenf bezi kanseri’ teşhisi konulan Kızıloğlu’na, hastaneye çağrılarak pet filmi çekildi ve 2 gün sonra kemoterapi verilmeye başlandı.
Toplam 4 kür alan Kızıloğlu’nun kardeşi patolojik örnekleri alarak Ankara Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi’ne götürdü. Ankara’da yapılan tahlil sonucunda ise hastaya yanlış teşhis konulduğu ortaya çıktı.
Sağlam raporuna sevinemedi
Yanlış tedavi yüzünden vücudunun zarar gördüğünü belirten Kızıloğlu, sağlam raporuna sevinemediğini söyledi. Kızıloğlu, sağlıklı olmasına rağmen kendisine kanser teşhisi koyan Doktoru B.G. ve hastane hakkında 20 Kasım 2015 tarihinde Erzurum Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Savcılık, olayda kusur tespitinin ve soruşturma izninin verilmesi için dosyaya görevsizlik kararı vererek Atatürk Üniversitesi Rektörlüğü’ne gönderdi. Rektörlük, aradan geçen 3 yıla rağmen ön soruşturmasını tamamlamayıp Atatürk Üniversitesi Sağlık Araştırma ve Uygulama Merkezi çalışanları ile ilgili savcılığa bilgi vermedi. Bunun üzerine Yılmaz Kızıloğlu ve avukatı, soruşturmanın akıbetini öğrenmek için 29 Ağustos 2018’de Atatürk Üniversitesi Rektörlüğü’ne dilekçe ile başvurdu. 5 Eylül’de cevap dilekçesi yazan üniversite, “İlgiler hakkında ceza soruşturması açılmasının gerekli olmadığı sonucuna varılmıştır” dedi.
Yılmaz Kızıloğlu ve avukatı, Rektörlüğün soruşturma izni vermemesi üzerine Danıştay’a başvurdu.
Danıştay’ın cevabını bekliyor
Hayatının zindana döndüğünü ifade eden Kızıloğlu şunları söyledi: “Hayatım zindana döndü. Kanser teşhisi koyup, kemoterapi vermeye başladılar. Dört kez kemoterapi aldım. Bu sırada Ankara’da raporu alan ağabeyim müjdeyi bana verdi. Fakat aldığım kemoterapi nedeniyle fiziksel zayıflık ve güç kaybına uğradım. Saçlarım döküldü, aynaya bakmak istemiyordum. Çocuklarım yüzüme ağlayan gözlerle bakıyordu. Uyurken yanıma gelerek nefes alıp almadığımı kontrol ediyorlardı. Ailece perişan olduk. Bana göre sağlık skandalına imza atan sorumluların başka canları yakmaması için Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduk. Ancak üniversite doktorların yargılanmasına izin vermedi. Danıştay’a müracaat ettik. Şimdi oradan cevap gelmesini bekliyoruz. Belki benim gibi kanser olmayan birçok kişi kemoterapi alıyordur.”
‘Psikolojik sorunlar yaşadı’
Kızılığlu’nun avukatı Muhammet Tetikçi ise müvekkilinin görmüş olduğu tedavilerin “hekimin tıbbi sorumluluğu” kapsamında hukuka aykırı eylemler içerdiği gerekçesiyle ve bu eylemler neticesinde kendisinin kanser olmadığı halde “lenfoma” teşhisi ile 4 kür kemoterapi aldığını söyledi. Avukat Tetikçi, “Bu sürecin sonunda müvvekilim Ankara’dan farklı bir hastaneden tahlil istemiş ve bu tahlil sonuçlarında müvekkilimin kanser olmadığı anlaşılmıştır. Hatalı teşhis ve tedavi sonucunda müvekkilimin kemoterapinin ağır etkilerini görmüş, fiziksel, biyolojik ve ruhsal olarak hatalı kemoterapinin etkilerini halen daha görmektedir. Müvekkilimin saçları ve kaşları dahil, vücudundaki bütün tüyler dökülmüş olup ciddi psikolojik sorunlar yaşamıştır” diye konuştu.