Kalp-damar hastalıkları ve kanseri önleyen sağlıklı yağ olarak pompalanan kanola yağının kilo almaya, hafıza ve öğrenme kabiliyetlerinin kötüleşmesine sebep olabileceği bildirildi.Kanola yağı diğer bitkisel yağlara göre ucuz da olduğu için tüm dünyada çok tüketilen yağlar arasında yer alıyor.
Temple Üniversitesi tarafından 6 aylık fareler üzerinde gerçekleştirilen araştırma Scientific Reports’ da yayınlandı.
Kanola yağı beyni darma duman ediyor
Bir grup fareye iki çay kaşığı kanola yağı diğer gruba ise normal diyet verildi ve 6 ay sonra yani fareler bir yaşına geldiklerinde kanola yağının amiloid plak oluşumunu, öğrenme ve hafızayı nasıl etkilediği incelendi.
Kanola yağı ile beslenen farelerin kilo aldıkları, hafıza ve öğrenme kabiliyetlerinin çok kötü olduğu belirlendi.
Kanola yağı ile beslenen farelerde amiloid-beta plakları oluşumuyla ilişkili olan amiloid-beta 1-40’ ın azalmış olduğu, beyin hücrelerinin birbirleriyle haberleşmesini sağlayan yapılar olan sinapslardaki post-sinaptik dansite protein-95’ in azalmış olduğu görüldü.
Tau proteini fosforilasyonu ve nöro-enflamasyon bakımından ise bir fark bulunamadı.
Araştırmacılar, amiloid-beta 1-40’ taki azalmanın, amiloid-beta 1-42’ nin daha fazla olmasına ve dolayısıyla da Aβ 42/40 oranının artmasına yol açtığına dikkat çekiyorlar.
Bu oranın değişmesi, beyin hücresi hasarı, sinir iletişimim azalması ve hafıza kaybına yol açıyor.
Araştırmacılar, bu sonuçlara göre kanola yağının uzun vadede beyne faydalı olmadığı gibi çok zararlı olabileceğinin altını çiziyorlar.
Kanola yağı nedir?
Kanola yağı lahana ailesinden bir bitki olan kolzadan (Brassica napus) elde ediliyor.
Kolza esasında hayvan deneylerinde kanser ve kalp-hastalıklarına sebep olduğu gösterilen erusik asitten çok zengin ve bu sebeple bundan elde edilen yağ sadece endüstride kullanılıyor.
Kanada’ lı araştırmacılar 40 sene kadar önce melezleştirme yöntemiyle erusik asit ve glukozinattan çok fakir, oleik asit bakımından zengin bir kolza türü elde ettiler.
Bu yeni kolza tohumundan üretilen yağa da Kanada yağı (Canadian oil) veya kanola yağı adı verildi.
Bugün tüm dünyada yaygın olarak tüketilen işte bu melezleştirilmiş kolzadan elde edilen yağdır.
Ahmet Aydın diyor ki
Rahmetle hatırladığımız Prof. Dr. Ahmet Aydın 7’ de 70’ e Taş Devri Diyeti isimli kitabında kanola yağının doğuşunu şöyle anlatıyor:
“1980’ li yıllarda doymamış yağların, özellikle de mısır yağı ve soya yağının birçok sağlık sorununa, kalp hastalığına özellikle de kansere yol açtığı anlaşılmaya başlandı. Bunun sonucu olarak ortaya çıktı kanola. Öyle ya, insanlara “Biz yanlış yapmışız. Siz tekrar bizim senelerdir kötülediğimiz tereyağı, böbrek yağı, iç yağı gibi doymuş yağları yiyin” diyecek halleri yoktu.
İddia edilenin aksine kanola yağı kardiyo-vasküler sistem için kesinlikle sağlıklı değil. Ayrıca E vitamini eksikliğine ve kan pulcuklarında istenmeyen değişikliklere sebep olabiliyor.
Kanola kalp hastalığına yatkın farelere tek yağ kaynağı olarak verildiğinde ise yaşamlarını kısaltıyor! Üstelik büyümelerini engelliyor. FDA’ nın kanola yağının bebek mamasında kullanımına izin vermeyişinin sebebi de bu.
Kanola yağı ile ilgili sorunların kaynağı çok az erusik asit içermesi değil, yüksek oranda omega-3 yağ asidi içermesi ve doymuş yağ açısından fakir olması. Omega-3 yağ asitleri vücudumuz için çok gerekli ama kanola elde edilirken yapılan ısıl işlemlerle oksidasyona uğruyor ve zararlı hale geliyor (2).
Endüstriden nemalanalar ise kanola yağını yere göğe sığdıramıyorlar (3).
Gelelim neticeye
Farelerde yapılan bir çalışmanın sonuçlarının insanlar için de geçerli olacağını söylemek elbette doğru değildir ama bu araştırma kanola yağının hiç de pohpohlandığı gibi mükemmel bir yağ olmayabileceğini ortaya koyuyor.
Zaten ben prensip olarak tek amaçları daha çok kȃr etmek olan endüstrinin elinin değdiği tüm yiyecek ve içeceklere asla güven duymam, elimden geldiği kadar da ağzıma koymam.
Zeytinyağı ve tereyağı gibi iki mükemmel yağ varken kanola yağına dönüp de bakmam bile.
Kaynaklar: