KADIN ÜZERİNDEN DEĞİŞİM YAŞANMASI TOPLUMA VE KADINA HAKARETTİR.

Bu da bu ülkenin kaderi mi? Kaotik iklimlerin kurbanları hep kadınlar mı olacak? Sistemleri hep kadınlar üzerinden mi tartışacağız? Sistemleri daha bütüncül, daha insancıl, daha hak ve hukuk temelli müzakere edemez miyiz, konuşamaz mıyız? İlla da ayrıştırarak ve kadını merkeze alarak, değişimleri onun üzerinden konuşarak mı sistem analizleri yapacağız? Kadının gaspedilmiş haklarını, özgürlüğünü başındaki örtü ile mi değerlendireceğiz? Bu bakış ve değerlendirme şekli en çok da kadına haksızlıktır.

Yeniden bir tartışma alevlendirilmeye çalışılıyor; Önceden örtünen ve şimdi başlarını açan kadınların resmigeçidi yapılıyor. Bu kadınlar kapalı ve açık fotoğraflarını koyarak değişimini topluma duyuruyorlar. Toplumun bir kesimi ‘yaşasın özgürlük’ sloganı eşliğinde bu kadınları alkışlıyorlar. Farkındalar mı, değiller mi bilemiyorum; mefhumu muhalifinden; örtülü kadınların özgür olmadıkları, tutsak olduklarını ima ediliyor. Bunu akli selim ile telif etme imkanı yok. Kusura bakmasınlar bu durum kadınlara hakarettir ve aşağılamadır, kişisel haklara dil uzatmadır. Bu anlayış ve kavrayış, ya bir cehaletin veya bir inanca karşı beslenen aşırı nefretin tezahürüdür.

Hem örtü ile özgürlük arasında nasıl böyle ilinti kuruluyor? Efendim, bazı kadınlar aile ve çevre baskısı ile örtünüyorlarmış. Eyvallah peki, bunu mefhumu muhalifinden okuyalım; seküler bir çevrede yetişip örtünmek isteyen bir bayan aynı psikolojik baskıya maruz kalmıyor mu? Örtündükten sonra dışlanmıyor mu? Tabir yerindeyse mahalleden aforoz edilmiyor mu? Peki, bu doğru mu? İnsani mi? Elbette ki hayır! Allah, insanı inanıp inanmamakta muhayyer kılmışken insanların bir başkalarına inanç ve hayat şekli dayatmasına elbette hakları olamaz. Sayalım ki bu evladı dahi olsa!.. Böyle bir hak yok. Evet, insanlar inanıp inanmamakta özgürler. İnançlarından, yaşam şekillerinden, kılık kıyafetlerinden dolayı kimse kınanamaz, sorgulanamaz.

İman etmek ihtiyari bir tercih ise ve insanlar hür iradeleri ile bir şeye iman etmişlerse, o imanlarına uygun yaşamaları da onların temel haklarındandır. Kimsenin haddine değil, bunu sorgulamak… Bir şeye inandığını, iman ettiğini beyan eden kişiden de o iman mevzuu ile ilgili olan tutum ve davranışın beklenmesi de doğal bir şeydir. ‘Ben Müslüman'ım diye beyanda bulunan bir insanın, dinin temel şart ve kaideleri neyse onunla hallenmesi, tutum ve davranış içerisinde olması beklenir. Aksi taktirde inandığı iddiasında bulunduğu inancın samimisi değil diye yadırganır. Çünkü din samimiyet üzere bir bağlanmayı ister. Siz de özgür iradenizle bir tercihte, kabulde bulunmuşsanız, buna uygun bir yaşam biçiminin beklenmesi tabii/doğal olandır. Aksi davranış iman ile uygulama arasındaki farklılıktan dolayı samimiyetsiz bir beyan olarak değerlendirilip, yadırganır. Son zamanlarda sıklıkla karşılaştığımız bir tenkit veya şikayet tam da bu durumu işaret ediyor; Örtülü bazı bayanların örtüleri ile münasip olmayan tutum ve davranışları faş edilip onlar üzerinden; ‘görüyorsunuz bunlar kapalı ama şunu bunu yapıyorlar veya şöyle böyle giyiniyorlar.’ diye sorgulanıyorlar. Demek ki bunlardan beklenen bir tutum ve davranış şekli var. Bu da normaldir, yadırgamıyorum. Normal görmediğim şey, örtüye duyduğu allerji üzerinden tüm örtülü kadınları işaret ederek; ‘aslında bu kapalı bayanlar da böyledir’ gibi genellemelerde bulunmalarıdır.

Hulasa olarak şunu ifade ediyorum; Artık herkes çeksin ellerini kadınların üzerinden. Yetti gayri… Kimi onun üzerinden bir inanca duyduğu kini ve nefreti kusuyor; kimi de siyasetlerini, iktidarlarını ihata ediyor. Olan da kadına oluyor!..

YORUM EKLE