KOVİD ile sadece virüsün bulaşmasına karşı alınacak maske, mesafe, musluk, kapanma gibi tedbirlerle başa çıkmak mümkün değildir.
Hele de virüsün binlerce mutasyona uğradığı, aşıların bu mutantlara karşı koruyuculuklarının azalmaya başladığı ve dünyaya yetecek miktarda aşı temininin mümkün olmadığı da dikkate alındığında şahsi korunmanın ne kadar mühim olduğu daha iyi anlaşılacaktır.
Virüsü aldıktan sonra hastalığın hafif atlatılmasının ilk şartı sağlıklı bir metabolizmaya sahip olmaktır.
Koronavirüs salgınında ağır hastalık geçiren ve hayatını kaybedenlerin yüzde 90’dan fazlasında obezite, tip 2 diyabet, kalp damar hastalıkları, kanserler, Alzheimer gibi beslenme yanlışlarından kaynaklanan hastalıkların olduğu aslında salgının ta başından beri biliniyor.
Gel gelelim bu kronik hastalıkların ve bunlara zemin hazırlayan risk faktörleriyle mücadele etmenin adını ağzına alan yok.
Oysa hem bu kronik hastalıkların hem de bu hastalarda KOVİD ölümlerinin önlenmesi için atalarımız gibi sağlıklı yiyecek ve içeceklerle beslenmemiz yani adam gibi beslenmemiz olmazsa olmazdır.
Bunun evvel emirdeki şartı ise işlenmiş gıdaların zerresinin bile yenmemesidir.
Aşırı işlenmiş yiyecek ve içeceklerde trans yağlar, tohum yağları, işlenmiş tahıllar, nişasta, mısır şurubu, ilave şeker ve sayısız katkı maddesi bulunuyor.
Bu gıdalar uzun raf ömürleri, kolay erişilmeleri, rahat tüketimleri, cazip görünmeleri, ucuz olmaları gibi sebeplerle tercih ediliyor ama besin ögeleri bakımından son derecede yetersiz ve değersizler.
Aşırı işlenmiş gıdalar bağırsaklardaki zararlı bakterileri artırıyor
Binden fazla insanın diyet, sağlık ve mikrobiyomlarının incelendiği araştırmada besin değeri yüksek tam gıdaların “faydalı bakterilerin”; şeker, tuz ve diğer katkı maddelerinden zengin aşırı işlenmiş gıdaların ise metabolik sağlığı bozan “zararlı bakterilerin” çoğalmasını teşvik ettikleri belirlendi.
Böylece yediğimiz gıdanın kalitesi, mikrobiyomlarımızın kalitesi ve nihayetinde sağlığımız arasındaki bağlantı ilk kez gösterilmiş oluyor.
Araştırma, yiyeceklerin mikrobiyota üzerine olan tesirlerinin genlerden daha fazla ve bazı bitkisel ve hayvansal gıdaların diğerlerinden çok daha faydalı olduğunu da gözler önüne seriyor.
Beyaz ekmek, rafine tahıllar, işlenmiş et, meyve suları ve meşrubat tüketenlerin metabolik sağlıklıları çok kötü
Ispanak, brokoli, domates, fındık ve tohumlar gibi yüksek lifli bitkilerden zengin çeşitli diyetlerin yanı sıra balık ve tam yağlı yoğurt gibi minimal işlenmiş hayvansal gıdaları yiyen insanlarda faydalı bakteri kümeleri, liften fakir aşırı işlenmiş gıda tüketenlerde ise zararlı bakteri kümeleri daha yaygındı.
Faydalı bakteri suşları arasında, her ikisi de iç organların etrafında biriken ve kalp hastalığı riskini artıran daha düşük iç organ yağlanmasıyla ilişkili Prevotella copri ve Blastocystis vardı.
Bunlar, diyabet riskinin bir göstergesi olan kan şekeri kontrolünü iyileştiriyorlardı.
Diğer faydalı mikroplar, enflamasyonun azalması ve yemeklerden sonra kandaki yağ ve kolesterol seviyelerindeki artışların azalması ile ilişkiliydi ve bunların hepsi kardiyovasküler sağlıkta rol oynuyordu.
İşlenmiş gıdalar bağırsak bariyer geçirgenliğini artırıyor, mikrovasküler hastalıklara sebep oluyor
Kemirgenlerde yapılan çok yeni bir araştırmada da işlenmiş diyetin uzun süreli tüketiminin bağırsak bariyer geçirgenliği ve kronik böbrek hastalığı riskini nasıl artırdığı gösterildi.
Gıdalarda ısıl işlemler sonucu ortaya çıkan Maillard reaksiyon ürünlerini ortaya çıkaran ileri glikasyon yolağının baskılanmasının böbrek hasarını geriye döndürdüğü tespit edildi.
İşlenmiş bir diyetin doğuştan immün kompleman aktivasyonuna ve enflamasyonu teşvik eden güçlü bir molekül olan kompleman 5a (C5a) yoluyla lokal böbrek enflamasyonu ve hasarına yol açtığı belirlendi.
Bir diyabetli fare modelinde ise yüksek dirençli nişasta lifli diyet bağırsak bütünlüğünü koruduğu ve komplemanın baskılanması yoluyla böbrek hasarının ağırlığını azalttığı görüldü.
İşlenmiş gıdalar telomerlerin boyunu kısaltıyor
American Journal of Clinical Nutrition’da yayınlanan araştırma günde üç porsiyondan fazla aşırı işlenmiş gıda tüketenlerde telomerlerin iki misli kısa olduğunu gösteriyor.
Telomer uzunluğu, biyolojik yaşlanmanın belirteci olarak kabul edilir ve bunların giderek kısalmaları yaşlanmaya, programlanmış hücre ölümüne (apoptozis) ve kanser gelişimine sebep olur.
Aşırı işlenmiş gıda alımının özellikle fizik aktiviteleri az, hipertansiyon, fazla kilo/obezite ve tüm sebeplere bağlı ölüm oranlarına sahip hastalarda depresyonla da ilişkili olduğu görüldü.
En fazla aşırı işlenmiş gıda tüketenlerin ailelerinde kalp-damar hastalığı, diyabet ve kan yağları yüksekliği de daha fazla idi.
Birleşik Krallık’ta başlangıçta aşırı işlenmiş gıda tüketimi yüzde 22 olan 21 bin 730 katılımcının 5.4 sene takip edilmesiyle yapılan araştırmada bunların tüketiminin tip 2 diyabet riskini artırdıkları gösterildi.
Tip 2 diyabet ülkemizde de sadece erişkinlerde değil her yaş grubunda her sene giderek artıyor.
Tahıl meftunlarına ve veganlara kötü bir haber
Dünyanın düşük, orta ve yüksek gelirli 21 ülkesinden 137.710 kişiyi kapsayan gözleme dayalı çalışmada işlenmiş tahılların kalp krizi, felç ve erken ölüm riskini artırdığı bildirildi.
Günde 350 gram veya 7 porsiyondan fazla işlenmiş tahıl tüketenlerin erken ölüm riski günde 50 gramdan az tüketenlere nispetle yüzde 27, kalp hastalıkları riski yüzde 33 ve felç riski yüzde 47 yüksek bulundu.
İşlenmiş tahıldan zengin beslenmenin kan basıncını da yükselttiği tespit edilmekle beraber bu, istatistiki olarak anlamlı değildi.
Buna karşılık tam tahıl veya pirinç tüketiminin herhangi olumsuz bir etkisi tespit edilemedi.
Ev dışında yemek de ölüm riskini artırıyor
Günde 2 veya daha fazla öğünü evden uzakta yiyenlerde tüm sebeplere bağlı ölüm riskinin seyrek olarak ev dışında yemek yiyenlere göre yüzde 49, kalp-damar hastalıklarından ölüm riskinin yüzde 18 ve kanserden ölümlerin yüzde 67 daha fazla olduğu hesaplandı.
Araştırmacılar bu sonuçları, evden uzakta hazırlanan yemeklerin sık tüketiminin tüm sebeplere bağlı ölüm riskinin artmasıyla önemli ölçüde ilişkili olduğu, kardiyovasküler mortalite ve kanser mortalitesi arasındaki münasebetin ek araştırma gerektirdiği şeklinde yorumluyorlar.
Evde dışında yemek yeme bir bakıma “aşırı işlenmiş yeme” olarak da tanımlanabilir.
Gelelim neticeye
Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu’nun KOVİD’de ağır tablo ve ölümlerin kardiyo-metabolik bozukluklardan kaynaklandığını bir an önce kavraması ve buna uygun tavsiyelerde bulunması gerekiyor.
Koronavirüslere karşı alınan sıkı tedbirlerin işlenmiş gıdalara karşı da alınması şarttır:
Maske: Bu gıdaları yemeyi ve içmeyi önlemek için ağzı tamamen kapatan maskeler takılmalıdır; icabında çift maske de olabilir.
Mesafe: İşlenmiş gıdalardan olabildiği kadar uzak durulmalıdır; ideali bunların görüş alanının tamamen dışında olmasıdır.
Musluk: İstemeden veya farkında olmadan bu tür gıdalara temas edilebileceği için eller su ve sabunla iyice ve sık sık yıkanmalıdır.
Kapanma: İşlenmiş gıdaların bulunduğu mekânlar tamamen ve süresiz kapatılmalıdır.
Kaynaklar:
- https://www.nature.com/articles/s41591-020-01183-8
- https://advances.sciencemag.org/content/7/14/eabe4841
- https://academic.oup.com/ajcn/article-abstract/111/6/1259/5824715
- https://www.clinicalnutritionjournal.com/article/S0261-5614(20)30693-2/fulltext
- https://www.bmj.com/content/372/bmj.m4948
- https://jandonline.org/article/S2212-2672(21)00059-9/fulltext
Kaynak: İşlenmiş gıdalara da koronavirüs muamelesi yapılmalıdır | Independent Türkçe (indyturk.com)