İsveç’ de yapılan araştırmada bulaşıkları makine yerine elde yıkayan anne babaların çocuklarında alerjik hastalıkların daha az olduğu ortaya kondu (1).Pediatrics isimli tıp dergisinde yayınlanan araştırma, 7-8 yaş arasındaki 1029 çocuğun anne baba ve bakıcısı üzerinde gerçekleştirildi.
Alerjik hastalıkların, bulaşıkların elde yıkandığı evlerde büyüyen çocuklarda yüzde 23 buna karşılık bulaşık makinesinin kullanıldığı evlerde ise yüzde 38 olduğu belirlendi.
Fermente yiyecekleri daha fazla tüketen çocuklarda riskin daha da azaldığı görüldü.
Elde bulaşık yıkamak neyi gösteriyor?
Bulaşıkların doğrudan çocuk tarafından yıkanması gerekmiyor; burada bütün mesele evde uygulanan bulaşık yıkama yöntemi.
Daha önce yapılan bir araştırmada bulaşık makinesinde yıkanan mutfak eşyalarında elde yıkamaya nazaran çok daha az bakteri kaldığı gösterilmişti (2).
Buna göre, bulaşık makinesine sahip olan ailelerin kullandıkları tabak, bardak, çatal, kaşık gibi mutfak eşyalarında genel olarak daha az bakteri bulunuyor.
Ayrıca bulaşıklarını elde yıkayan ailelerin bununla uyumlu normal doğum, daha az antibiyotik ve aşı kullanılması, evcil hayvanlarla beraber yaşama gibi diğer davranış ve alışkanlıklarının da alerji riskinin daha düşük olmasında mutlaka rolü olması gerekir.
Fermente gıda tüketiminin daha fazla olduğu evlerde egzama riskinin daha da düşük olması bunun bir ispatıdır.
Alerjik hastalıklar nasıl ortaya çıkıyor?
Astım, saman nezlesi, egzama gibi alerjik hastalıkların ortaya çıkmasında “genetik yatkınlık” ve “çevresel faktörlerin” rolü var.
Etkisi daha bebek anne karnında iken başlayan çevresel faktörlerin bu hastalıkların gelişimini kolaylaştıranları ve geciktiren veya engelleyenleri var.
Mesela bebeğin evinde sigara içiliyor olması, hava kirliliği, sezaryen doğum, sık antibiyotik kullanımı alerjilerin ortaya çıkmasını kolaylaştırırken, anne sütü ile beslenme, evcil hayvanlarla iç içe büyüme, tabii enfeksiyonlar gibi etkenler ise bu hastalıkların gelişimini önlüyor.
Hijyen hipotezi bir kere daha doğrulanıyor
Bu araştırmadan çıkan temel sonuç “bebekler evlerinde ne kadar fazla alerjene ve ne kadar fazla bakterilere maruz kalıyorlarsa bunlarda alerjik hastalıkların o kadar az görülmesidir”!
Hayatlarının ilk yıllarında bakterilere daha fazla maruz kalan çocuklarda alerjilerin daha seyrek görüldüğü konusunda fikir birliği vardır.
Köylerde, çiftliklerde evcil hayvanlarla yakın temasla yaşayan, antibiyotik verilmeyen, çocukluk aşıları yapılamayan, kalabalık ailelerde büyüyen çocukların karşılaştıkları bakterilerin bağışıklığı kuvvetlendirdiği ve böylece alerjik hastalıkları önlediği bilinir.
Bunun tam aksine sezaryenle dünyaya gelen, doğduğu günden itibaren sayısız aşı yapılan, çok sık antibiyotik verilen, dezenfektanlarla temizlenen evlerde yaşayan, kardeşi olmayan dolayısıyla da bakterilerle teması çok az olan çocuklarda ise astım ve alerji riski çok yüksektir.
Buna tıpta “hijyen hipotezi” adı veriliyor.
Gelelim neticeye
Bu, gözleme dayalı bir araştırmadır ve dolayısıyla bundan bir sebep-sonuç ilişkisi çıkarılamaz ama sonuçları makul ve mantıklıdır.
Bu araştırma bize sağlıklı olmak astım ve alerjilerden uzak kalmak için “tabii hayat tarzının” ne kadar önemli olduğunu, ondan uzaklaştıkça bu tür hastalıklara yakalanmanın ne kadar kolaylaştığını bir kere daha ortaya koyuyor.
Hey siz, hijyen çılgını anneler!
“Evlerinizi dezenfektanlarla temizlemeyi bırakın, antibakteriyel sabun ve jelleri çöpe atın, çocuğu her ateşi çıktığında doktora götürmeyin, zırt pırt antibiyotik kullanmayın, bebeğinizi anne sütü ile daha sonra evde yapacağınız mamalarla besleyin, hazır mama ve gıdaları mutfağınıza sokmayın, evde hayvan besleyin…”
NOT: Hygieia, Yunan ve Roma mitolojisinde Hygieia (Ὑγιεία) veya Hygeia (Ὑγεία) olarak geçmektedir ve tıp tanrısı Asklepios’un kızıdır. Sağlık ve temizlik tanrıçasıdır. … Hijyen kelimesinin etimolojik kökeni de içerdiği anlam bakımından aynı zamanda tanrıçanın ismi ile özdeştir (3).