HÂFIZ YAŞAYAN CANLI KUR’ANDIR

ilk Emri  Oku Olan  İslamın Saygıdeğer  Mensubları  !!!

Gözümüzün nuru, gönlümüzün sururu,  Allahın bizlere hem lütfu hem emaneti olan,  bugünün küçükleri  yarının büyükleri çocuklarımız,  tertemiz bir fıtratla dünyaya gelir ömrü olursa büyür, rızkı bitince de ölür. Bu Allahın takdiridir.  Bu mukadderat hepimize münhasırdır.  Fâni dünyanın itibarı  hiç kimseye bâki kalmaz.

Bu fâni kubbede tek bâki kalan, ardında hoş bir seda bırakmaktır. 

Topluma faydalı erdemli bir fert yetiştirmek  elbette her ana babanın birinci ideâlidir. Lakin ana baba çocuğunun  tahtını yaparken bahtınıda yapmalıdır. Çocuğu sadece dünyevi bir kariyer için yetiştirme  yanlışını yapmamalıdır.

Yarının büyüklerine yapılan bu yanlış uygulamayı  Peygamberimiz  kınamış ve şöyle buyurmuştur :  Hiçbir ana baba çocuğuna  güzel ahlaktan daha üstün bir miras bırakmamıştır…  Hiç şüphesiz ki güzel ahlakında en güzeli Kur’an ahlakıyla ahlaklanmaktır, Allah kelamıyla  haşir neşir olmaktır, Kur’anla yatmak, Kur’anla kalkmaktır. Kur’anla hemhâl olmak, yani yürüyen bir Kur’an olmak İlahi bir ayrıcalıktır   Bu tâbire muvâfık olan hâfız, tabiri câizse yürüyen bir  Kur’andır. Neticede o da bir insandır, lakin Kur’anlaşmış,  Kuranı yutmuş ulvi bir insandır. Çocukta olsa

eli öpülesi bir insandır.  Zira hâfızlık başlı başına ulvi bir makamdır,

İlahi bir ayrıcalıktır. Eşrefi mahluk olarak yaratılan insana Allahın atfettiği

en kutsal rütbedir.

Kur’an öğrenen çocuk hürmetle öder borcunu 

Horan öğrenen çocuk hakaretle öder borcunu

Sizin en hayırlınız  Kur’anı öğrenen ve öğretendir… buyuran Peygamberimizin hâfizlıkla  ilgili teşvikleri  ana babaların hayali ve özlemi olmuş, Kur’an taliplerinin

 ise şevk ve iştiyakını artırmıştır.  Zira dilin okuduğu, zihnin hıfzettiği, yüreğin

taşıdığı Allah kelamıdır. İnsan bu alemde gölgesi kadar değil  yüreği kadar yer kaplar O yürek ki Kur’anla dolmuş,  Allahın nâzârgâhı ve beytullahı olmuştur.

Malın ve kazancın fayda vermediği, sevenin sevdiğini unutup  herkesin birbirinden kaçtığı  o dehşetli günde,  Kur’an hâfızının ve ana babasının indellahdaki  kadri kıymeti fevkâladeninde  fevkindedir. Zira Allah katında herkesin kıymeti,

Allah yolunda gösterdiği gayreti kadardır.  Aciz bir kulun hânûmandan geçerek ,

Aziz olan Allahın kelamını ezberlemeye uğraşması  kadar, Allaha hoş gelen bir eylem yoktur Zİra Kur’anı Kerimi ezberlemeye çalışmak en ulvi  iştigaldir, Hânûmandan  geçip  Kur’anı Kerimi ezberlemek  cihadı  ekberdir.

Peygamberimizin tutuşturduğu  dünden bu güne yanan bu nur meşalesi bu gün de  aynı  şevk ve heyecanla bir bayrak yarışı halinde seleften hâlefe, nesilden nesile  devam etmektedir  Birçok ana baba evladını bu bayrak yarışında görmeyi canı gönülden arzular. Hâmili Kur’an vasfına hâiz olmak  her ana babanın evladında görmeyi arzuladığı bir iştiyakın aşk ve ilahi muhabbetin  tecellisidir.  Zira icra edilen

hâfızlığın ecri mesubatını  Allah, deruhte  etmiştir. Hafızlığın sevabını  vermeyi  bizâtihi  Allah vââd etmiştir.

Hâfız kardeşim  Rahmeti Rahmanın dünyevi ve uhrevi nâmütenahi  lutuflarına  nâil olurken ana babası da,  bu lutuflara mazhar olur. Peygamberimiz hâfızların ana babasına verilecek  olan ilahi lutuflardan bir kısmısını  şöyle muştulamıştır : 

Kur’an okuyanın ana babasına,  mahşer günü güneşin ziyasından daha parlak

bir taç giydirilir, cümle mahşer ehli  bu iltifâta, bu  izzeti ikrâma  imrenir.. 

Ve ni’me ecrul amilin... Çalışanların ecri ne güzeldir...  buyuruyor  Kur’anın sahibi  Allahu Azimuşşan. Bütün beşeriyeti kucaklayan, evrensel hukuk kurallarını ihtiva eden  insanlık tarihinin seyrini değiştiren  Peygamberimizin en büyük mucizesi olan  lafzıyla ve manasıyla sözün  en güzelini  yani  Kur’anı Kerimi hıfz etmek, ezberlemek  insana bahşedilen en âlâ nimettir, ulu bir devlettir.

Her insan bu devlete eremez, her insan bu lutfa nâil olamaz. Bu imtiyaz, Allahın sadece  seçkin kullarına lutfu ihsanıdır. Onlar Allahı sever, Allah da onları sever… ilahi hitabının muhatabı olan hâfızları,  Allah hem sevmiş, hem de sevdirmişdir.  Milletimizin gönlüne hafızların sevgisini ekmiştir.

Meselâ cahil cuhelâ  bir insanın, her zaman ve  her yerde hâfızlara hürmette kusur etmemeye  âzâmi gayret  göstermesi, bu İlahi imtiyazın bir emaresidir.

Zira hafızlara hürmet, Kur’ana hürmettir.  Kur’ana hürmet ise  Allaha hürmettir.         

                                                                                                                                                                                 

Elimde Furkan   Dilimde Kur’an  Bizimle her an  Yüce Kitabım  Fedadır canım

Rabbimin sözü  Her şeyin özü  Uyarır bizi  Yüce Kitabım  Fedadır canım

Nur başlara taç  Ruhlara ilaç  Biz ona muhtaç  Yüce Kitabım  Fedadır canım

Vahyin ilk yıllarından itibaren hiçbir ilahi kitaba nasip olmayan bir ayrıcalıkla  ezberlenen ve gönüllere yazılan Kur’anın,  bir topluma bir millete kazandırdığını

hiçbir güç  zinhar kazandıramaz . Aksini iddia edenlerin tezleri de,  teorileri de  külliyen yalandır.

Öyle bir zaman olur ki, galeyana gelen  toplumu, bir hafızın bakışı durdurur.. 

Öyle bir zaman olur ki, yıllarca süren  kan davasını, bir hafızın duruşu bitirir.. 

Öyle bir zaman olur ki, evladına söz geçiremeyen ana babanın imdadına, 

bir hafız yetişir…  Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguyu paylaşanlar anlaşır.

Şu maddiyat dünyasında insanları  Allah kelamı kadar birleştiren başka bir

maneviyat yoktur.

Ne erenler geldi geçti.  Pervaz edip  Hakka göçtü  Bülbül oldu  karga  değil… diyor Yunus Emre. Bizde  karga değil  hafız olalım.  Olamasak ta  hafızlara manen ve madden yardımcı olalım.  Asrın tarzına uyan değil  Allahın farzına uyan kazanır.

Öyle bir hayat sür ki düşman dahi takdir etsin.. diyen   Hz Alinin  bu sözüne  binâen,  bu bayrak yarışında takdire şayan olarak koşup,  methe şayan olarak bu yarışı bitiren Kur’anla hemhâl  olarak dünyadan göçüp giden Hâmili Kur’an  hâfız kardeşim,  görevini layıkıyla ifa etmenin semeresini,  insanların  hüsnü şehadetiyle  alırken, miras olarak  Kur’anı Kerimi, hâlefine  noksansız bırakmanın verdiği şevkle 

cennete revan olur.

Dünyadaki  2 yıllık çabanın  sonucunda sözlerin en güzeli olan Allah kelamını beynine ve  gönlüne, bir nağme gibi  yazmış olarak, Allah ondan razı,  o Allahtan razı olarak, Kur’anın nuruyla pûru pak olarak Rabbine  onuruyla  geri döner.

Âşe hamîden  mâte sehîden  methe şayan yaşar  şehid olarak öler... hadisi şerifiyle   İlahi  iltifatın  müdavimi  olarak,  emanetini   Rabbine  onuruyla teslim eder. Dünyada Hânûmandan  geçerek,  verdiği  2  yıllık mücadelenin  sefâsını,  ahirette ebedi sürer.

Müjdeler olsun Kur’anla  Hemhâl olan  Allahın nazlı ve imtizazlı kulları Hâmili Kur’an  hafız  kardeşlerime.  Müjdeler olsun  Tebşiri Rahmanla  muştulanan  bu seçkin ve güzide  mü’minlere.  Müjdeler olsun   Hâfız ol Hâfız kal  ilkesini prensip edinenlere.                                                                                                                                                         

YORUM EKLE