Dünyanın beşinci büyük yiyecek-içecek üreticisi Kraft Heinz Company, marketlerde Kraft Singles adıyla satılan ürününün belli bir serisinden 36 bin paketi geri çekme kararı aldı (1).
Sebep ise ambalajının açılmasından sonra işlenmiş peynir üzerinde kalabilen şerit şeklindeki ince tabakanın “boğulmaya” yol açtığının bildirilmesi.
Geri çekme kararı, tüketicilerden gelen ve üçünde “boğulmanın” bildirildiği on şikâyet üzerine alındı.
Tüketicilerden, bu seriden peynir alanların bunların kesinlikle yememeleri ve iade etmeleri isteniyor.
Kraft ürünleri ülkemizde de satılıyor, Kraft Singles de bunların içinde var mı bilmiyorum ama bizim için herhangi bir tehlike yok.
Çünkü geri çekme kararı sadece USA, Porto Riko ve Grand Cayman Adasını ilgilendiriyor.
Bu ilk değil
2005’ de dünyanın bir numaralı hazır gıda üreticisi Nestle’ nin ürünlerinde karton paketteki mürekkebi kurutmak için kullanılan isopropil-tioksanton’ un içindeki mamaya geçtiğini belirlenmişti.
Bunun üzerine yapılan çalışmalarla hem sağlık riski oluşturan ve hem de yiyeceğin tat, koku ve rengini etkileyen 50’ den fazla akrilat, solvent ve pigmentin kullanılması yasaklandı.
Ambalaj problemleri
Böylece, hazır yiyecek ve içeceklerin ambalaj problemlerine bir yenisi daha eklenmiş oldu.
Paketlememedeki en mühim sorunlardan biri paketlerdeki kimyasal maddelerin yiyecek veya içeceğe geçmesi.
Bunlar içinde en iyi bilineni de bisfenol A ya da kısaca BPA.
BPA’ nın “hormon bozucu” bir madde olduğu, kanserden obezite ve diyabete tiroit hastalıklarından kısırlığa onlarca sağlık problemine yol açtığı hem hayvanlar hem insanlar üzerinde yapılan yüzlerce araştırma ile gösterildi (2).
Bisfenol A birçok ülkede biberon, bebek mama kutusu ve bardaklarda yasaklandı.
Fransa ise daha ileri giderek bunların sadece bebeklere ait kaplarda değil yiyeceklerle teması olan tüm kaplarda kullanılmasına izin vermiyor.
Şimdi piyasada üzerinde “BPA-free” yani “BPA-yoktur” yazan ve güvenli olduğu sanılan ürünler var.
Birçok üretici BPA yerine BPS ve BPF kullanarak tüketicileri cezbediyor ama araştırmalar bunların da “östrojenik” etkilerinin BPA’ dan farklı olmadığını gösteriyor.
Mesele, bir isim değişikliği ile aynen devam ediyor görünüyor.
Yeni gözde “tritan”
BPA dışında ısıya, paketleme süresi ve fiziko-kimyasal özelliklerine göre paketlerinden yiyecek ve içeceklere sızma ihtimali olan pek çok kaplama ve film maddesi, yapıştırıcı ve tutkal, boya ve pigmentler de var.
Massachusetts Üniversitesi’ nden L. Vandenberg’ in “BPA’ nın yasaklanması gıdalarımızı emniyetli kılmıyor, bu kesinlikle bir zafer değil” sözleri acı gerçeği gözler önüne seriyor (3).
Polikarbonat yerine diğer plastiklerin kullanıldığı biberonlarda da durum bundan farklı değil.
Bardak ve biberon gibi sert ve saydam plastiklerdeki klasik polikarbonatların yerini büyük ölçüde “tritan” alıyor.
Üreticisi tritanın östrojenik aktivitesinin olmadığını iddia ediyor ama bunun doğru olmadığını gösteren çalışmalar da var.
Bu tür kimyasalların zararlarının kısa sürede belirlenmesi imkânsız; bunun için senelerce süren pek çok araştırma yapılması gerekiyor.
BPA sadece biberon veya bardak gibi sert ve saydam yiyecek içecek kaplarının üretilmesinde değil kutu şeklindeki kapların iç yüzeyinde epoksi reçine olarak da kullanılıyor.
Yiyecek veya içeceğin özellikle sıcak olması BPA’ nın kutudan yiyeceğe daha çok geçmesine yol açıyor.
Birçok şirket “BPA olmayan” bir kaplayıcı keşfettiğini bildiriyor ama bunların bazılarının maliyetinin yüksekliği yaygın olarak kullanılmalarının önünde büyük bir engel oluşturuyor.
Gelelim neticeye
Modern gıdalar işleniyor, taşınıyor, depolanıyor ve paketlenmiş olarak satılıyor ve hazır gıda alırken çoğu zaman paketini de satın alıyoruz.
Üstelik pakete verilen para neredeyse gıdaya ödenen para kadar.
Paketlenmenin, üzerinde ürünle ilgili bilgilerin yazılabilmesi, bozulmasının önlenmesi ve kolay taşınabilmeyi sağlaması gibi birçok avantajı var ama yarattığı riskler de ortada.