Hadislerle Helal Kazanç

Peygamber Efendimiz (S.A.V.) buyuruyorlar, “Kişi elinin emeğiyle kazandığından daha temiz bir kazanç elde etmemiştir. Kişinin nefsine, ailesine, çocuğuna ve hizmetçisine harcadığı sadakadır.”

Bir cemaat toplantısında başında ıslaklık olduğu halde Resulülllah çıkagelir. Ashaptan birisi ona; “Ay Allah’ın Resulu, bugün sizi iyi ve ferah görüyoruz” dedi. “Evet, Elhamdülillah öyledir.” buyurdular. Sonra zenginlik hususunda sohbete daldılar.

“Mutlaki için zenginliğin bir zararı yok!..” buyurdular. Devamla, “Ancak sıhhat, Mutlaki için zenginlikten daha hayırlıdır. Gönül hoşluğu da bir nimettir.” buyurdular.

Dünya talebinde mutedil (ortahalli) olun. Çünkü herkes kendisi için yaratılmış olana müyesserdir. (kazanmaya hazırlanmıştır.) Himmet yönüyle insanların en yücesi hem dünya hem de Ahiret işine himmet gösteren mü’mindir.

Meşru bir işten helal rızk kazanan kimse o işe devam etsin. İnsanların en çok yalan söyleyenleri :Malını satışa arz eden rızk’a erer. Muhtekir (malını pahalanması için satmayıp bekleten) lanete uğrar.

“Bir adama Kur’an öğretmiştim (Ashaptan biri anlatıyor) Bana bir yay hediye etti. Bunu Resulullah aleyhissalatu vesselam’a haber verdim: “Eğer onu alırsan, ateşten bir yay almış olursun” buyurdular. Ben de geri iade ettim.”Resulüllah hacamat edenin (bu işten) kazancını yasakladı.

Rasulüllah’ın yaptığı umrelerden birinde kendisine Merve’de yaklaştım ve: “Ey Allah’ın Rasulü! Ben ticaret yapan bir kadınım. Bir şeyi satın almak istediğim zaman arzuladığımdan daha düşük bir fiyat teklif ediyorum. Sonra yavaş yavaş arttırarak arzuladığım fiyata geliyorum. Bir şeyi satacağım zaman da önce almayı arzuladığım fiyattan daha yüksek bir teklif ediyor, sonra yavaş yavaş inerek arzuladığım fiyata geliyorum. (Böyle yapmama ne dersin? Diyte sordu.)

Peygamber Efendimiz şu cevabı verdi: “Ey Kayle, böyle yapma. Bir şey satın almak istedin mi, düşündüğün fiyatı söyle, sana verilsin veya verilmesin.” Rasulullah Aleyhisselam sonra şunu söyledi: “Bir malı satmak istediğin zaman da yüksek fiyatı değil satmak istediğin fiyatı söyle”

Kim bir şeyin ayıbını açıklamadan satarsa daima Allah’ın gazabına ve meleklerin lanetine maruz kalır. Rasulüllah buyurdular ki, “Miraç gecesi, bir kavme uğradım ki, karınları evler gibi şiş idi. Bu şiş karınlar, yılanlarla dolu idi ve yılanlar dışardan gözüküyorlardı. Ben “Ey Cebrail! Bunlar kimlerdir?” diye sordum.” “Bunlar faiz yiyenlerdir” dedi.

Resulullah (sav)’ın şöyle söylediğini işittiklerini anlatırlar; “Sizden önce yaşamış olan birisine, ruhunu kabzetmek üzere melek gelmiş idi, sordu: “Bir hayır işledin mi?” Adam: “Bilmiyorum” diye cevapladı. Kendisine tekrar: “Hele bir düşün (belki hatırlarsın) dendi. Adam: “Bir şey hatırlamıyorum, ancak dünyada iken, insanlarla alış-veriş yapardım. Bu muamelelerimde zengine ödeme müddetini uzatır, fakire de (ödeme işlerinde müsamaha ve bazı eksikliklerini bağışlamak suretiyle) kolaylık gösterirdim” dedi. Allah onu (bu kadarcık iyiliği sebebiyle affedip) cennetine koydu.

Sattığın zaman tart, satın alınca tarttır. Allah’ın en çok sevdiği yerler mescitlerdir. Allah’ın en ziyade nefret ettiği yerler de çarşı ve pazarlardır. Elinden geliyorsa çarşıya ilk giren sen olma. Oradan son çıkan da sen olma. Çünkü çarşı şeytanın  (insanları şaşırtmak için kıyasıya) savaş verdiği yerdir. Bayrağı da orada dalgalanır.

İmam-ı Âzam bir gün yanında Şakik-i Belhji olduğu halde yolda yürüyordu. Karşıdan imamın geldiğini gören bir adam yolunu değiştirdi. İmam-ı Âzam bunu fark etti. Adamı çağırıp niçin yolunu değiştirdiğini sorduğunda adam şöyle dedi.

“Ya imam! Size 10 bin dirhem borcum vardı. Bu zamana kadar da onu ödemem lazımdı. Fakat hala ödeyemediğimden sizden utanıyorum ve yolumu değiştirmek mecburiyetinde kaldım” dedi. Bunun üzerine İmam-ı Âzam, “Sübhanallah! Eğer sen bu kadar sıkıntıdaysan, buradakiler şahid olsun ki, ben sana 10 bin dirhemi hibe ediyorum. Benden sonra serbest ol, seni böyle bir sıkıntıya soktuğum için de beni affet!…”  dedi.

YORUM EKLE