Lancet isimli muteber tıp mecmuasında yayınlanan “The Global Syndemic of Obesity, Undernutrition, and Climate Change” isimli makalede obezite, yetersiz beslenme ve iklim değişikliğinin sağlık üzerine sinerjistik olumsuz tesirlerine dikkat çekiliyor (1).
Makaleye göre, bu seçimler, yeni bir kötülük şemsiyesi organizasyonu tarafından yönlendiriliyor (“Big Food”) ancak “araç ağırlıklı” ulaşım sistemleri, enerji sistemleri, coğrafya ve nüfus değişimleriyle ilave etkileşimleri de var.
Uzmanların Big Food hakkındaki düşüncelerinden iktibaslar:
Mevcut gıda sistemlerinin gelişimi, geçen yüzyılda insan sağlığını önemli ölçüde geliştirdi, ancak şimdi paradoksal olarak, aynı gıda sistemleri, kronik hastalıkların küresel salgınlarına önemli katkıda bulunuyor.
Daha iyi beslenme ve gıda güvenliği beklenen hayat süresinin artmasına katkıda bulunmuştur ama aynı zamanda kötü diyetler küresel hastalık yüküne büyük zarar da vermiştir.
Tüketicilerin biyolojik, psikolojik, sosyal ve ekonomik açıkları, endüstri tarafından istismar ediliyor.
Bu şüphesiz ki endüstrinin kusurudur ve benzer bir paradoks internet için de geçerlidir; internet iletişimi ileri derecede geliştirirken aynı zamanda teknoloji firmalarının özel verilerimizi araştırmasına ve ulusal diyaloğumuzu zehirlemesine izin vermiştir.
Gıda uzmanlarının gıda tartışmalarına girmesinin yasaklanmasını teklif ediliyor (2).
Gıda endüstrisinin, sigara ve alkol endüstrisinden daha güçlü lobileri var
Gıda ve içecek endüstrisinin hükumete baskı yapacak müthiş bir gücü ve parası var.
Amerikan Kongresi’ nde Big Gıda’ nın -sigara ve alkol endüstrisinden çok daha fazla- 294 lobicisi var.
Bunların üçte ikisi daha önceki Kongre üyelerinden ve dolayısıyla da ne yapacaklarını biliyorlar.
Amaçları mevcut statükoyu korumak ve bu da değişimin önündeki en büyük engeldir (3).