SAMSUN (AA) - Elazığ'ın Sivrice ilçesi merkezli 24 Ocak'ta meydana gelen, 41 kişinin hayatını kaybettiği, 45 kişinin enkaz altından kurtarıldığı 6,8 büyüklüğündeki depremde gönüllü olarak görev alan Samsun 112 Acil Servis çalışanları, deprem bölgesinde yaşadıklarını unutamıyor.
Elazığ'daki depremin ardından Samsun'dan 12 Acil Servis'te görev yapan 17 kişi gönüllü olarak Ulusal Medikal Kurtarma (UMKE) ekibinde yer aldı.
Deprem bölgesinde giden ekip 20 gün bölgede kurma çalışmalarına katıldıktan sonra Samsun'a dönerek hayatlarına kaldıkları yerden devam etmeye başladı. Ekipte yer alanların deprem bölgesinde yaşadıkları hayatlarında önemli bir iz bıraktı.
Sağlık çalışanı Burak Kasa, Sivrice'de deprem olduktan sonra ekip olarak 8 saatte deprem bölgesine ulaştıklarını hatırlattı.
- "(Üşüyorum, ne olur bana yardımcı olun) sözleri halen kulaklarımda"
Kurtarma ekipleri ile yan yana çalıştıklarını aktaran Kasa, "Sivrice'de depremden 28 saat sonra enkaz altında ulaşılan Ayşe Yıldız'ın yanına inip ilk tedavisinin yapılması gerekiyordu. Ayşe Hanım'ın olduğu yere doğru 6 metrelik küçük bir tünel açılmıştı, sürünerek aşağıya inerek kendisine ulaştım. Ayşe Hanım'ın, 'Üşüyorum, ne olur bana yardımcı olun.' demesi halen kulaklarımda çınlıyor. Onu oradan sağlıklı bir şekilde çıkartmak benim ve ekip arkadaşlarımın en büyük mutluluğu oldu." dedi.
Deprem bölgesinde halkın yaşadıkları evlerin büyük hasar görmesi nedeniyle sokaklarda, çadırlarda kaldığına işaret eden Ebubekir Törehan Taş ise şunları dile getirdi:
"Biz yaralılara gerekli müdahaleleri yapıyorduk. Yarası büyük olan hastaları nakil ediyorduk. Depremin 10'uncu günü ve hava sıcaklığı eksi 5 derece civarında, küçük kızımla telefonla konuşurken bir anda gözüme bir annenin küçük kızının saçını sokak ortasında taradığı ilişti. Üzerinde mont yok, çorap yoktu. Ben kızımla konuşurken bu beni oldukça fazla etkiledi. Kızım uzakta ama sıcak bir yuvadaydı, ancak gözümün önünde bir kız çocuğu evini kaybetmiş, sokakta annesi saçını tarıyordu. Bu anlara şahit olmak oradaki insanlara yardım etmek hayatım boyunca unutamayacağım bir anı olarak kaldı."
- "Hayatımın en anlamlı doğum gününü Elazığ'da yaşadım"
Doktor Hüseyin Başar da doğum gününden bir gün önce depremin yaşandığını belirtti.
Gönüllü olarak ekipte yer aldığını ifade eden Başar, "Benim için hayatımın en anlamlı doğum gününü Elazığ'da yaşadım. İnsanlar orada acı çekerken ben doğum günümü kutlamadım. Ama deprem bölgesinde sokakta kalan çocukları görünce her gün kendi çocuklarımın durumunu öğrenmek için eşimi arıyordum. Küçük kızım ilk kez konuşmaya başlamış ve ilk cümlesi 'Baba' olmuş. Tabii ki bunu öğrenince çok duygulandım." diye konuştu.
Yoğun duygular yaşarken profesyonelce görevlerini yaptıklarını belirten Başar, Elazığ halkının da kendilerine çok yardımcı olduğunu sözlerine ekledi.
- "Kendileri üşümesine rağmen bizim üşümememizi istiyorlardı"
"Biz orada insanlığı, temizliği ve saflığı gördük" ifadesini kullanan Sinan Semizoğlu da duygularını şu sözlerle aktardı:
"Oradaki insanlar kendi dertlerini unutup bizim derdimize düştü. Elazığ halkı kendi derdini unutmuş, üşüyen görevlilerin üşümemesini, aç kalmamasını dert etmeye başladı. Hatta bir akşam çadırların bulunduğu alanda gezerken bir teyzemiz çadırın önünde ateş yakmış ısınmaya çalışıyordu. Biz de akşam yemeği yiyememiştik, bir yer bulmak için etrafa sorarken, 'Ben size yemek yaparım.' dedi. Yarısı yıkılmış evinden kuru gıda alıp bize yemek yapmak istedi. Ben ve arkadaşlarım o anda çok duygulandık ancak biz buna izin vermedik. Onların acı dolu günler yaşarken yardımseverliği ve bizleri düşünmesi hayatımız boyunca unutamayacağımız bir anı olarak kaldı."
Grupta yer alan tek kadın olduğunu söyleyen Zeynep Nargül, depremzedelere umut olmak için gittiklerini ve hayatlarında unutamayacakları bir deneyim yaşadıklarını vurguladı.