BARTIN (AA) - SELİM BOSTANCI - Gelecek ihbarı bekleyip bir can kurtarabilmek için zamanla yarışan ve 24 saat yaşayan bir mesleğin temsilcisi olan itfaiyeciler, ölümle yaşam arasında görevlerini yürütmeye çalışırken, kimi zaman alevlerin içinden bir can kurtarabilmenin mutluluğunu, kimi zaman da her türlü çabalara rağmen giden canın üzüntüsünü yaşıyor.
Başta yangın olmak üzere trafik kazaları, afetler ve acil durumlara müdahale etmek için her zaman hazır olan itfaiye ekipleri, zor bir görevi yerine getiriyor. Her gittikleri olay başka bir tecrübe, başka bir zorluk taşıyan itfaiyeciler, özellikle yangında mahsur kalan bir kişi olduğu ihbarıyla adeta saniyelerle yarışıyor.
İtfaiye araçlarının içindeki oksijen maskeleri, oksijen tüpleri, yanmayan özel elbiseler de mesleğin zorluğunu ortaya koyuyor.
Dinlenme salonlarında, koğuşlarında 24 saat gelecek bir ihbara karşı adeta tetikte bekleyen itfaiye erleri, gelen bir ihbarın ardından çalan siren ve yapılan anonsla yeni bir can ve mal kurtarma için zamanla yarış içine giriyor.
Yangının büyüklüğüne göre merdivenli 4 itfaiye aracının yanı sıra yedek su tanklarıyla hareket eden itfaiyeciler, olay yerine vardıklarında ölümle yaşam arasında mücadele veriyor.
Geçen her dakikanın değerli olduğunun bilinciyle kimi zaman kendilerini de tehlikeye atarak alevlerin içindekiler için bir umut olmaya çalışan itfaiye erleri, kimi zaman alevlerin içinden bir can kurtarabilmenin mutluluğunu ya da her türlü çabaya rağmen giden canın üzüntüsünü yaşıyor.
Her türlü riske karşı aileleriyle vedalaşarak evden ayrılan, görev yerlerine geldiklerinde zinde ve dinç kalabilmek için günlük sporlarını yapan, her an bir ihbar gelecek olmasının tedirginliğiyle birbirleriyle sohbet eden ve çaylarını yudumlayan itfaiyeciler, yaşadıkları zorlukları ve duygulu anları AA muhabirine anlattı.
- Her anonsta ilk günkü heyecan
Bartın Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü İtfaiye Çavuşu Adem Yılmaz, mesleğini 13 yıldır yıldır risklerine rağmen severek yaptığını söyledi.
Her ihbarda, her anonsta ilk günkü heyecanla duygusallıkla göreve çıktıklarını anlatan Yılmaz, "Olaya giderken en büyük sıkıntımız sürücülerin duyarsız olması, yol vermemesi, sokakların dar olması ve hatalı parklar oluyor. Yine vatandaşlarımız, panikle adresi doğru veremeyebiliyorlar. Bu da bizim olay yerine ulaşmamızı, belki küçük bir çocuğu, bir yaşlımızı kurtarmak için zaman kaybı olabiliyor. Bizim için saniyelerin çok önemi var." dedi.
Kendilerini en fazla tedirgin eden yangınların özellikle patlama riski olan fabrika ve sanayi yangınları ile bir kişinin mahsur kaldığı yönündeki ihbarlar olduğunu anlatan Yılmaz, şöyle konuştu:
"Bu tür yangınlarda kendimizi de riske, hayatımızı tehlikeye atıyoruz. Bu işi yapıyorsanız, bu tür şeylere de hazırlıklı olmalısınız ama ne olursa olsun tedbiri de elden bırakmamak gerekiyor çünkü oradaki mahsur kişiyi kurtaracak kişiler kurtarılacak duruma düşmemeliyiz. Bu konuda gerekli eğitimleri de alıyoruz."
"Gittiğimiz vakalarda itfaiye erlerinin bulunduğu yerden vatandaş uzaklaşır, uzaktan seyreder. Yani herkesin kaçtığı yere biz giriyoruz." diyen Yılmaz, mesleğin gereği olarak üzücü olaylarla karşılaştıklarını ve özellikle yangınlardaki can kayıplarının kendilerini derinden etkilediğini aktardı.
- "Hakkını helal et, ne olur ne olmaz"
Evden çıkarken diğer meslek gruplarına göre farklı ayrıldıklarını ifade eden Yılmaz, şöyle devam etti:
"Biz evden çıkarken eşimize 'Hakkını helal et, ne olur ne olmaz.' deriz. Tabii duygusallık olmaması ve etkilenmemeleri için bunu çocuklarımıza demeyiz. Her sabah buraya geldiğimizde Hazreti İbrahim'in duası olarak bilinen itfaiyeci duamızı yaparız. Bazen toplu, bazen bireysel olarak yaptığımız duamızda 'Herhangi bir canlının, tehlikeye düşmüş bir vatandaşın kurtarılması için bize güç kuvvet ver.' diye dua ederiz. Ona göre kendimizi hazırlarız. Eşimiz akşam eve dönemeyeceğimizi, başımıza bir şey gelebileceğini düşünerek duygusal olarak bizi bekler."
- "Dumanın kalkmasıyla önümüzde 3 tane mutfak tüpü gördük"
Beş yıldır itfaiye eri olarak çalışan Mutlu Ayvaz da bir ihbarın ardından alarm çalındığında beynin otomatik olarak harekete geçtiğini söyledi.
Yangına hareket halinde düşündükleri en önemli konunun içeride birinin mahsur kalıp kalmadığı olduğunu dile getiren Ayvaz, "Tüpümüzü alıp, maskemizi takarak çoğu zaman yoğun dumanın içine giriyoruz. Tabii içeride ne olup olmadığını da bilmiyoruz. İtfaiyeci her zaman risk altındadır. Araştırmalara göre de itfaiyecilik en riskli meslek grubundadır. Bir yere girdiğimizde önümüzü görmüyoruz. Geçtiğimiz günlerde gittiğimiz bir yangında yoğun dumanın kalkmasıyla önümüzde 3 tane mutfak tüpü gördük. Bu tüpler her an patlayabilir ve biz de canımızdan olabilirdik." dedi.
20 yıldır Bartın itfaiyesinde şoför olarak çalışan Sedat Karbuz da bir olaya giderken karşılaştıkları en büyük zorluğun sürücülerin duyarsızlığı ve yol vermemeleri olduğunu ifade etti.
Karbuz, "Siren çalarak yangına gidiyoruz, şoför camdan elini çıkarıp parmak işareti yaparak bizden yol istiyor. Sürücülerimizin biraz daha duyarlı olması lazım." dedi.