Eskinin ölmekte olduğu yeninin henüz doğmadığı…
Dönemi ya da süreci anlatan çok özlü sözler vardır. Eskinin ölmekte olduğu, yeninin henüz doğmadığı ifadesi Gramsci’nin ifadesidir.
İçinde çok derin anlamlar taşıyan bu anlatım, bugün de geçerlidir.
Çünkü neoliberal hegemonyanın yıkılmakta olduğu gerçeği hem sağ popülistler hem de sol popülistler tarafında kabul edilen bir gerçektir.
Popülizm sözcüğü, ülkemiz aydını tarafından, yeterince anlaşılmış bir kavram değildir.
Popülizm bir ideoloji değildir. Popülizm bir rejim de değildir.
Demokratik idealin iki temel direği olan eşitlik ve halk egemenliği ilkelerinin yok sayıldığı süreçlerdir, popülizm.
Post-demokrasi diyeceğimiz popülist süreçte, siyaset belirli bir elitin elinde, onların meşgalesi haline gelir.
Sağ ve sol popülistlerin, neoliberal hegemonyaya karşı gelmekte olduğu, bu sürece, neoliberal hegemonyanın ölüm süreci deniyor.
Hani Amerika tahakkümün adını Demokrasi koyarak ihraç ediyor ya, işte bu süreç ölüyor.
İç veya dış servet sınıfları, Amerikan çok uluslu şirketleri ile bütünleşik olmaları nedeniyle, medya denilen savaş aracının da halen servet sınıflarının elinde olması sebebiyle, dünya medyasının, önemli bir kısmında, servet sınıfı egemenliğini sürdürüyor.
Ukrayna’daki medya yalanları; servet sınıflarının müşterek savaşının sonuçlarından birisidir.
Bir gün bir yalan söylüyorlar, ertesi gün yalanın yalan olduğu ortaya çıkıyor. Lakin yalan saldırısı durmuyor.
Oligarklar Putin’in dostları diyorlar. Bir bakıyoruz, Putin’in dostları diye kendi ülkelerinden kovdukları, Rus oligarklar, Türkiye’yi güvenli liman diye seçiyorlar.
Savaşın kendi gerçeği egemen oldukça, gerçek bilgiye ve habere ulaşmak mümkün olacaktır.
Zaten neoliberal hegemonya, yani servet sınıfı, barış zamanlarında da çok hızlı yalanlar satarak, bizim gerçeğe hasret kalmamızı sağlayarak, hegemonya sürdürdü.
Neoliberal hegemonyanın, kendini, sağ popülizm ile bütünleşerek, sürdürmesinin imkânsız olduğu bir sürece geldik.
Ukrayna’daki savaş sürecinin, neoliberal hegemonyanın yıkılış sürecini, noktalayacak bir sürece dönüşmesi gerekiyor.
Yeniden sol ve yeniden karma ekonomi söylemleri, yani “düşünce dünyasının” örgütlü siyasete dönüşmesi, “yeninin doğması” demek olacaktır.