Geçen yazımda da bahsettiğim gibi kendimi hep şanslı bulurum. Devletimizin sayesinde, hem Türkiye Cumhuriyeti devletini ve hem de Millî Eğitim Bakanlığını (MEB) yaklaşık 8 yıl yurtdışında onurlu bir şekilde temsil etme imkânlarım oldu. Allah devletimize zeval vermesin.
Bu yazımda sizlere biyoloji dersi programı geliştirme çalışmaları esnasında yaşadıklarımızı ve bununla ilgili yurtdışındaki bir anımı paylaşacağım.
12 Eylül 1980 yılında yapılan askeri darbeden yaklaşık 3 yıl sonra, 6 Kasım 1983’te yapılan genel seçimlerde yeni kurulan ve çoğunluğu sağlayan Anavatan Partisi (ANAP) tek başına iktidara geldi. ANAP’lı Millî Eğitim Bakanı Vehbi DİNÇERLER, ders kitaplarını ve ders programlarını inceleme ve geliştirme çalışmaları başlattı. Bu çalışmalara katkı vermek üzere 1985 yılında Sayın DİNÇERLER’in onayı ile Bakanlıkta ders kitaplarının inceleme komisyonunda göreve başladım.
Program ve ders kitaplarının inceleme çalışmaları tamamlandığında birçok dersin programlarının geliştirilmesine ihtiyaç duyuldu. Program geliştirme çalışmalarını gerçekleştirmek üzere her ders için ayrı ayrı program geliştirme komisyonları oluşturuldu.
Liselerde okutulan Biyoloji dersi programının geliştirilmesi komisyonu, çalışmalarına başladığında konu Darwin’in Evrim Teorisine geldi. “İnsanlar, Hz. Âdem ile Havva’dan meydan gelmiştir.” “Âdem çamurdan (topraktan) yaratılmıştır." (İsra, 17/61; A'raf, 7/12; Sad, 38/76; Secde, 32/7),” derken, karşı görüş, “Hayır! maymunun evrim geçirmesi sonunda, maymunun insana dönüşmeyesiyle meydan gelmiştir” şeklinde bir tartışma büyüdü de büyüdü. Bu tartışmaya diğer öğretmenler, üniversiteler, medya kuruluşları ve birçok sivil toplum örgütleri katıldı. Tartışma aylarca sürdü gitti…
Tamda bu ortamda, Kent Üniversitesine bağlı Canterbury Christ Church Collage’de staj yapmak amacıyla İngiltere’ye gittim. İlk günlerde bize staj yapacağımız Koleji, yaşayacağımız şehri ve çevreyi tanıttılar. Bu tanıtım sürecinde bulunduğumuz şehirde, Kent Üniversitesine bağlı Darwin Koleji ve çeşitli araştırma merkezlerinin olduğunu öğrendim.
Türkiye’de Darwin’in Evrim Teorisi konusundaki aylar süren tartışma aklıma geldi. Merak ettim. Acaba adını aldığı Kolejde, ders programlarında ve ders kitaplarında Darwin Teorisine ne kadar yer veriyorlar? Bunu öğrenmek amacıyla Darwin Koleji yetkilileriyle görüşmek istedim. Yaklaşık 3 hafta sonraya randevu verdiler.
Koleje gittim. Kendimi tanıttım. Türkiye’de Genel Lise, Fen ve Anadolu Liselerinde okutulan derslerin programlarının geliştirilmesi komisyonlarında yer almış bir eğitimci olduğumu, Biyoloji dersi programını hazırlarken Darwin’in Evrim Teorisi konusunda ülkemizde tartışma çıktığını, tartışmaya üniversiteler, medya ve STK’ların da katıldığını ve tartışmanın aylarca sürdüğünü ifade ettikten sonra adını aldığınız Darwin Kolejinde, Darwin’in Evrim Teorisi’ne öğretim programlarınızda ve ders kitaplarınızda ne kadar yer veriyorsunuz? Diye sordum.
Darwin Koleji yetkilisi, “Darwin’in Evrim Teorisi ile ilgili öğrencilerimize kısa bir bilgi veririz. Teori aşamasında olduğu ve henüz kanunlaşmadığını ifade ederiz ve ders kitaplarında 3-5 sayfa da konuyu anlatır geçeriz” Dediler.
Peki, siz ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz? Ders programlarınızda hangi konulara ağırlık veriyorsunuz? Hangi alanlara yoğunlaşıyorsunuz? Diye sordum.
Darwin Koleji yetkilisi : “İngiliz bilim adamları olarak bizler; Enerjimizi, hayvan ve bitkilerin genetiği ile oynamak, daha çok ürün elde etmek ve daha çok para kazanmak için çalışırız” dedi.
Ayrıca, mısır, buğday, domates, biber, salatalık vb. gibi sebze ile çeşitli meyvelerin genetiği ile oynayıp verimi artıran tohum elde etme çabası içinde olduklarını; yeni tohumlarla daha kaliteli, raf ömrü uzun ürün elde etmek istediklerini, üretimi arttırıp ve daha çok para kazanma peşinde olduklarını ifade ettiler.
Ders programlarının hazırlanması, geliştirilmesi, izlenmesi ve değerlendirilmesi çalışmalarında sorumlu Şube Müdürü olarak yaklaşık 6 yıl görev yapmış bir programcı olarak düşündüm. Romanya’ da Türkoloji Kürsüsünde 4 yıl okutmanlık yapmış bir akademisyen olarak düşündüm. Afganistan’ da NATO’ da yaklaşık 3,5 yıl Eğitim Danışmanı (Eğitim Müşaviri) olarak görev yapmış ve uluslararası 16 projeyi yönetmiş bir projeci olarak düşündüm.
*Gelişmiş ülke bilim adamları neyle uğraşıyor?
*Geri kalmış ülke insanları nelerle uğraşıyorlar,
*Gelişmekte olan ülkeler bilim adamları enerjilerini nereye harcıyorlar?
Gelişmiş ülke bilim adamları:
*Bilimsel, genetik araştırmalarla daha çok üretim yapmak,
*Pazarda rekabet edebilecek mal elde etmek,
*Raf ömrü uzun ürün elde etmek,
*Daha kaliteli ve daha verimli mal elde etmek,
*Daha çok para kazanmak peşindeler…
Ya biz enerjimizi nereye harcıyoruz?
Boş tartışmalarla zaman geçiriyoruz…
Yazık boşa harcadığımız enerjimize…
Yazık emeğimize…
O zamanlarda olduğu gibi şimdi de benzer içi boş faydasız tartışmalar içindeyiz. Gündemimiz, faydasız içi boş tartışmalarla dolu…
Ama karamsar değilim…
Sayıları azda olsa çalışkan, ileri görüşlü, millî, dini ve evrensel değerlere bağlı, yabancı dil bilen, iletişim becerisine sahip, temsil kabiliyeti yüksek olan bir Türk gençliği geliyor…
İnanıyorum ki ülkemiz daha iyi olacak…
Gardaşım olayın tam kaynağına inmiştir.
Gel de anlat bizim yumurta kafaları. SLM