Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Cihan Avcı Braun, enerji maliyetlerinin artmasıyla birçok ürün ve hizmetin de fiyatının artmasının, ailelerin çocukların ihtiyaçlarında kısıtlamaya gitmesine neden olduğunu belirtti.
Üniversiteden yapılan açıklamaya göre, "Çocuk Haklarına Dair Sözleşme", çocukları korumak ve yaşam koşullarını iyileştirmek için 20 Kasım 1989'da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından imzalandı ve 20 Kasım, Dünya Çocuk Hakları Günü olarak kutlanmaya başlandı.
Açıklamada görüşlerine yer verilen Braun, sözleşmenin çocukla ilgili verilecek karar ve yapılacak işlemlerde çocuğun yüksek yararının öncelikli olarak göz önünde bulundurulacağına hükmettiğini belirtti.
Braun, "Her ne kadar sözleşmede güvence altına alınan birçok hak, anayasada temel bir insan hakkı olarak tanınmış olsa da, dinlenme, boş zaman değerlendirme, oynama ve yaşına uygun eğlence-etkinliklerinde bulunma gibi bazı hakların çocuklara özgü olması, bu sözleşmeyi özgün kılan özelliklerden biridir. Hatta bazı ülkelerde çocuk haklarının anayasal bir güvence altına alınması için anayasalarda yerini alması gerektiği tartışması da yapılmaktadır." ifadelerini kullandı.
Sözleşmenin çocukların hayatını birçok alanda olumlu yönde etkileyen gelişmelere büyük katkı sağladığını aktaran Braun, tüm bunlara karşın sözleşmenin her hükmünü taraf devletlerin tam olarak hayata geçiremediğine işaret etti.
- "Çocuklar, koronavirüs sebebiyle başta eğitime erişim olmak üzere birçok haktan mahrum kaldı"
Cihan Avcı Braun, farklı bölgelerde farklı çocuk hakkı ihlalleri ile karşılaşıldığını belirterek, "Gelişmemiş bazı bölgelerde küçük yaşta gerçekleşen çocuk ölümleriyle çocukların yaşama hakları ellerinden alınmakta, bazı bölgelerde çocuklar okula gidemedikleri için çocukların eğitim hakları ellerinden alınmakta, bazı bölgelerde ise çocuğa şiddeti yasaklayan kanunların yokluğunda, çocukların şiddete karşı korunma hakları ellerinden alınmaktadır.
Hak ihlalleri sadece gelişmemiş ülkelerde gerçekleşmemekte, birçok gelişmiş ülkede de annenin HIV virüsü taşıması sebebiyle çocukların, henüz anne karnındayken sağlıklı bir hayat sürme hakları ellerinden alınmakta, bazı gelişmiş ülkeler ise iklim değişikliği sebebiyle sorumluluk kabul etmedikleri için çocukların temiz bir çevrede yaşama hakları ihlal edilmektedir." değerlendirmesinde bulundu.
UNICEF tarafından yayınlanan raporların olduğunu aktaran Braun, şunları kaydetti:
"Çocuk Haklarının 30'uncu yılı çerçevesinde yayınlanan rapora göre, yetersiz beslenen çocuk sayısı sözleşme imzalandıktan sonraki 30 yıl içinde yarı yarıya azalmış olmasına rağmen, her yıl yaklaşık 3 milyon çocuk yetersiz beslenme yüzünden ölmektedir. 0-14 yaş arası çocukların HIV virüsüne yakalanma oranı 2010 yılından bu yana yarıdan daha fazla düşüş göstermesine rağmen, her iki dakikada yaş aralığı 15-19 olan bir kişinin bu virüse yakalandığı tespit edilmiştir. Çocuk yaşta evlendirilen kız çocuklarının sayısı her geçen sene azalsa da, 2018 yılında 765 milyon çocuğun evlendirildiği kayıtlara geçmiştir.
2020-21 yıllarında çocuklar, koronavirüs sebebiyle başta eğitime erişim olmak üzere birçok hakkından mahrum kaldı. Artık virüsü atlattık çocuklar salgına yakalanma korkusu olmadan okula gidebiliyor, arkadaşlarıyla görüşebiliyor, sokağa çıkabiliyor derken bu sene de Ukrayna savaşı ve buna bağlı olarak tüm dünyayı etkileyen enerji krizi ve enflasyon sorununu ortaya çıktı. Enerji maliyetlerinin artması ile birçok ürün ve hizmetin de fiyatı artmakta, buna bağlı olarak aileler çocukların ihtiyaçlarının giderilmesi noktasında da kısıtlamalar yapmak zorunda kalmakta ve bu da birçok alanda çocukların hak mahrumiyetine uğramasına sebep olmaktadır."
- "İklim değişikliği çocukların birçok temel hakkını tehdit etmektedir"
Braun, her geçen gün daha da kötüye giden iklim değişikliğinin dünya çapında bütün çocukların bugününü ve geleceğini tehdit eden bir sorun olduğunu vurgulayarak, "İklim değişikliği çocukların yaşama, sağlık, eğitim, kültürel hayata katılma hakkı başta olmak üzere birçok temel hakkını tehdit etmektedir. UNICEF’in kısa bir süre önce yayınladığı haberde, toplam 27 ülkede en az 27,2 milyon çocuğun sel felaketinden etkilendiği, özellikle Çad, Gambiya, Pakistan ve Kuzeydoğu Bangladeş'te sellerden etkilenen çocuk sayısının 30 yılı aşkın bir süredir en yüksek seviyeye ulaştığı belirtilmiştir." ifadelerini kullandı.
Daha çok iklim değişikliği sebebiyle ortaya çıkan sel felaketlerinin, çocukların boğularak ölmeleri, sıtma ve kolera başta olmak üzere bulaşıcı hastalıkların yayılması, içme suyuna erişimin kısıtlanması, yetersiz beslenme, eğitimin kesintiye uğraması ve çocuğa yönelik şiddetin artması gibi birçok hak mahrumiyetini de beraberinde getirdiğinin UNICEF tarafından vurgulandığını aktaran Braun, şu değerlendirmede bulundu:
"2022 BM İklim Değişikliği Konferansı’na UNICEF Delegasyon Başkanı olarak katılan Paloma Escudero, çocuk hakları açısında bu durumu 'bu yıl küresel olarak benzeri görülmemiş bir ölçekte sellere ve bununla birlikte çocuklar için bir risk patlamasına tanık oluyoruz' şeklinde ifade etmiştir. Bazı alanlarda çocuk hakları konusunda iyileşmeler yaşansa da ortaya çıkan yeni krizler ve gittikçe daha büyük felaketlere yol açan iklim değişikliği çocukların sürekli bir şekilde hak mahrumiyeti yaşamalarına sebep oluyor.
Bu konuda sorumluluğu sadece taraf devletlere yüklemek yerine, kendini çocuk haklarını korumaya adayan vakıf, dernek ve kuruluşlara maddi-manevi destek sağlamanın, çocuk hakkı ihlali gördüğünde hukuka uygun araçlara müdahale etmenin her bireyin görevi olduğuna inanıyorum. Bu görevin kapsamını dar yorumlamamak gerekir. Örneğin, doğal kaynakları tasarruflu kullanmak bile çocuk haklarına bir katkıdır. Nitekim her çocuğun çocukluğunu mutlu, huzurlu, sevgi dolu bir ortamda ve temiz bir çevrede sağlıklı olarak yaşamaya hakkı vardır." İSTANBUL (AA)