İSTANBUL (AA) - 1000 Çiftçi 1000 Bereket programı kapsamında üretim yapan çiftçiler, ayçiçeği hasadına başladı.
Cargill'den yapılan açıklamaya göre, Türkiye'nin ayçiçeği üretiminde önemli merkezlerinden olan Balıkesir'de çiftçiler hasat mesaisinde. 1000 Çiftçi 1000 Bereket programı kapsamında üretim yapan çiftçiler de "sarı gelin" olarak adlandırdığı ayçiçeğinde hasat heyecanı yaşıyor.
Özden Gümüş o çiftçilerden biri. Bandırma'nın Yenisığırcık Köyü'nde üretim yapan Gümüş, 22 yıldır çiftçilikle uğraşıyor. Açıklamada görüşlerine yer verilen Gümüş, 1000 Çiftçi 1000 Bereket sayesinde faydalandığı hizmetler ile toprağını daha iyi tanıdığını, veriminin arttığını aktardı.
Bölgesinde yaklaşık bir ay sürmesini beklediği hasattaki ilk verimden memnun olduğunu anlatan Gümüş, "1000 Çiftçi 1000 Bereket'e dahil olana kadar büyüklerimizden ne gördüysek tarlada onu yapıyorduk. Program kapsamındaki ziraat mühendisleri tarlama geldikten sonra doğru gübreleme ve zirai mücadeleyi öğrendim. Dijital toprak analizi yapılması benim için büyük avantaj oldu. Toprağın hangi besine ne kadar ihtiyacı olduğunu söylediler. Bu sayede doğru gübreyi, doğru miktarda kullanmaya başladım. Bu da hem maliyetlerimi azalttı hem de verimimi artırdı. Ürettiğim ürünlerde dekarda 40-50 kilogram oranında verimimi yükselttim. Tarımsal eğitimlerle farklı zirai bilgileri öğrendim. Ziraat mühendisleriyle 7/24 birebir irtibat kuruyor, istediğim soruyu sorabiliyorum." değerlendirmesini yaptı.
Gümüş, çevrim içi eğitimlerin çok faydasını gördüğünü, yeniliklerden hemen haberinin olduğunu aktararak, tarlasındaki verim artınca başka çiftçilerin de merak edip sormaya başladığını, ayrıca ayçiçeği üretirken 1000 Çiftçi 1000 Bereket ile kanolanın da ne kadar değerli bir ürün olduğunu gördüğünü, kanola saplarının azot açısından çok zengin olduğunu ve bundan sonra bunları toprağa kazandırmak için çalışacağını belirtti.
Çevrenin temiz tutulması, geri dönüşümle ilgili konuları da bu sayede öğrendiğini vurgulayan Gümüş, programın çiftçilerin ve ülkenin geleceği için önemli olduğunu anlattı.
- "Tarlada dijitalleşme geleceğimiz için önemli"
TÜSİAD Gıda, İçeçek, Tarım Çalışma Grubu Üyesi, Doktar'ın Kurucu Ortağı Tanzer Bilgen de çiftçinin toprağına her ne yapıyorsa bir karşılığı olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Toprakta verimi artırmanın yolu bitkiyi çok iyi tanımaktan geçiyor. Bunu da teknolojiyle yapmak mümkün. Dijital toprak analizleri, tarımsal sensör istasyonları, uydudan tarla sağlığı takibi son derece kritik. 1000 Çiftçi 1000 Bereket bu açıdan çok güzel bir örnek. Program, dijital dönüşümü çiftçilerin iş yapış şekline entegre ederek onların toprağında teknoloji ve bilime dayalı yöntemler kullanabilmesine olanak sağlıyor. Böylece, gübreleme, sulama, ilaçlama gibi zirai uygulamaları bilimsel yöntemler ile yapıyorlar. Sonuç olarak topraktan daha kaliteli ürün elde ediyor, dolayısıyla da verimliliklerini artırıyorlar. Türkiye'de 24 milyon hektar tarım alanı var. Bunların sadece 21-22 milyon hektarında tarım yapılabiliyor. Bu arazilerden üretilen değer yaklaşık 50 milyar ABD doları. Tarımda dijital dönüşümün Türkiye geneline yayılması, tarlaların katma değerini de orta vadede 65 milyar ABD dolarına, uzun vadede 100 milyar ABD dolarının üzerine çıkarabilir. Çiftçinin, toplumun, ülkemizin, daha büyük ölçekte dünyanın geleceği için tarımda dijital dönüşüm son derece önemli."
- "Verim artınca gelir de artıyor"
Cargill Gıda Türkiye, Orta Doğu, Afrika ve Hindistan Kurumsal İlişkilerden Sorumlu İcra Kurulu Üyesi Arzu Örsel de programın Türkiye'nin 14 ilinde, 4 bini aşkın mısır, ayçiçeği ve kanola üreticisi çiftçi ile yola devam ettiğini belirterek, çiftçilerin verimini ve refahını artırmak, tarımda sosyal ve dijital dönüşümü desteklemek amacıyla yola çıktıklarını, sürdürülebilir tarım uygulamalarıyla toprağın, suyun korunmasına katkı sağlamayı hedeflediklerini vurguladı.
Örsel, tarımda dijital dönüşümün son derece kritik olduğunu, programla çiftçilerin meteoroloji-sulama ve tahmin istasyonu, uydudan tarla sağlığı takibi gibi dijital tarım araçlarından faydalandığını, sürekli ve düzenli eğitimler, 7/24 danışmanlık hizmetleri verildiğini anlatarak, şöyle devam etti:
"Bugüne kadar yaklaşık 80 bin futbol sahası büyüklüğüne denk gelen 400 bin dekar alanda 3 bin 300'den fazla dijital toprak analizi gerçekleştirdik. Çiftçi bu sayede toprağın sesini daha iyi duyuyor, dilini daha iyi anlıyor, tarlasını daha iyi tanıyor. Dolayısıyla verimleri de refahları da artıyor. Çiftçilerimiz geçen yıl zorlu iklim koşullarına ve kuraklığa rağmen yüzde 23'e varan oranda verim elde etti. Aynı zamanda, Yatırımın Sosyal Geri Dönüşü (Social Return on Investment, SROI) raporuna göre, programa yatırılan her 1 TL'nin, 2019'da 2,53 TL, 2020'de 2,78 TL ve 2021'de ise 3,03 TL değerinde sosyal getirisi oldu. Yaptığımız çalışmaların çiftçilerimize verim ve refah artışı olarak yansımasından mutluluk duyuyoruz. Cargill olarak toprağın sağlığının gıda sisteminin geleceğini, sürdürülebilirliğini ve verimini temelden etkilediğinin bilincindeyiz. Bu yıl tarlada sera gazı emisyonu takibi çalışmalarına da başladık. Uluslararası standartlara uygun Karbon Ayak İzi hesaplamalarımızı yapıyoruz. Ardından Karbon Ayak İzi azaltımı için eğitimler, uygulamalar ve birebir çiftçimizle çalışmaları yaygınlaştıracağız."