Sovyetler Birliği yıkıldıktan sonra, dünya egemenliği Atlantik Bloğunun egemenliğinde kalmıştı.
Amerika’nın egemenliği çok uluslu dünya şirketlerinin ulus devlet pazarlarını/piyasalarını denetlemesi anlamındaydı.
Amerikan sermaye sınıfının egemenliğinde, yürütülen finans sistemleri, Amerikan büyük sermayesinin belirlediği, para kuralları içinde yürümeliydi. Öyle de oldu.
Amerika hem sermaye şirketleri aracılığı ile hem de Dolar aracılığı ile dünya sermaye sınıfı kurallarını dünya kuralları haline getirdi.
Atlantik ve Batı dünyası işlerin hep böyle tıkırında gideceğini düşündü.
Gün geldi; Amerika üretmek yerine sermaye ihracını esas sömürü aracı olarak kullanabileceğini öngördü. Bu durum Amerika’nın teknoloji ve üretim alanında geri kalmasına sebep oldu.
Belli bir süre, silah zoruyla, kaos yaratarak egemenliğinin ömrünü uzatarak, işlerini yürüttü.
Çin’deki aşırı üretim ve teknolojideki hızlı gelişme karşısında, ABD gerilediğinin ve Çin’i durdurma mecburiyeti ile karşı karşıya olduğunun farkına vardı.
Amerika öteden beri, Rusya’yı tehdit eder, olur olmaz işler için düşmanlığını belli eden ambargolar uygular böylece devam ederdi.
Dünya enerji egemenliğini ve petro-dolar imtiyazını kaybetmemek için Amerika her şeyi göze aldı.
Bu durum, üretmek için enerjiye ihtiyacı olan Çin ve Rusya’yı yan yana getirdi.
Doğu bloğunun çekirdeği böylece ortaya çıktı. Atlantik ittifakı, yani Amerika ve Avrupa çekirdeği var ama…
Amerika, kendi dünya hegemonyasını, eskisi gibi devam ettirme için, müttefiklerinden daha çok şey istemeye başladı. Türkiye’den de daha çok şey istiyor. Kürdistan gibi bir şey…
Avrupa’ya, Rusya’dan enerji almayacaksın, Rusya ile ticaret yapmayacaksın demeye başladı.
Avrupa’dan ilk kopuş İngiltere’nin Amerika yanında yer almasıyla sonuçlandı.
Yeni Atlantik Bloğunun şöyle oluşacağı aşağı yukarı belli oldu. Amerika, İngiltere Avusturalya, Kanada, Polonya, Bazı Güney Amerika ülkeleri, Bazı Baltık ülkeleri, Japonya, Filipinler, vs.
Çin, Rusya, İran Şangay İşbirliği ülkeleri, Bazı Uzak Doğu ülkeleri de diğer bloğu oluşturacak.
Bize gelince, iktidar kendisini Atlantik Bloğunun içinde görüyor. Çünkü çok önemli dış siyaset ilişkileri bakımından hep Atlantik’in yanında duruyor.
Karadeniz, Ukrayna ve Kırım siyasetlerinde, Amerika’nın yanında duran iktidar, Afganistan için “ne iş olursa yaparım abi” pozisyonunda duruyor.
Suriye’de de Amerikan siyasetleri yüzünden, Suriye ile bir türlü ilişki kurmuyor. Çünkü ABD kurma diyor.
Amerika seyahatinin, kötü sonuçlanmasının arkasından, gene Rusya’ya gitme işi başarısızlıkla sonuçlanacak.
Nedeni çok açık, Erdoğan’ın elinin kötü olduğunu gören Putin, İdlib’den çık diyecek.
Amerikan isteklerini yerine getirmek için Suriye’de kalmaya devam eden siyasi iktidar, artık işin sonuna geldi.
Astana sürecinde bir o yana bir bu yana sallanan iktidar ne ABD’ye kendini inandırabildi ne de Rusya ile doğru dürüst bir ilişki kurabildi.
Bana göre iktidar ortada kaldı. Her kes bloklar içindeki yerini az çok belirlerken, ülkemiz ne yapacağını bilmeyen kafası kesik tavuk gibidir.