“Şans ön kapıdan girerken ben arka kapıda yonca yaprağı sayarım.” deyimiyle kaçırdığımız fırsatların sebebini açıklamaya çalışırız.
1923 ten itibaren Türkiye Cumhuriyeti yeni şekillenmekte olduğundan buna paralel olarak kamu ve özel bütün kurum ve kuruluşlar neredeyse hiç yoktan oluşmuştur. Bu dönem Türk halkı için bir dönüm noktası olmuştur. Bu dönemde vizyonu açık olan kişiler gerek kamu sektörün gerek özel sektörün önemli noktalarını tutmuşlar, hatta sahiplenmişlerdir. Yine bu dönemlerde var olan nüfus kentte ve kırda bütün toprakları hiçbir bedel ödemeden sahiplenmişlerdir. Bugün halen “tutma” olarak bildiğimiz arazilerin sahipleri yaşamaktadır.
1950 li yıllarda ise Demokrat Partinin iktidara gelmesiyle bütün ülkede yine kamudan özel sektöre sivilleşme ve yeniden yapılanma dönemi başlamıştır. Bu dönemde sivil toplum kuruluşlarını gerek yeni inşa ederek gerek yeniden yapılandırarak buralara sahiplenenler bu gün halen aynı yerleri genel olarak kendileri veya torunları tarafından yürütmektedirler.
1983 ile birlikte bütün bir ülkede yeniden yapılanmanın baskın olarak görüldüğü birinci Özal hükümeti döneminde ise Özellikle iletişim ve bilgisayar alanında çok hızlı değişmeler olmuştur. Bu dönemde de bu tür iletişim araçlarını kuranlar veya sahiplenenler bugün itibarıyla çok önemli kişilikler haline gelmiştir. Bu aşamadan sonra artık her yeni bir teknolojinin hayatımıza girmesi toplumda yeni bir sektör ve değerler sistemi oluşturmuştur.
1990 lı yıllarda etkin bir şekilde yaygınlaşan kurumsal ve kişisel bilgisayar sistemleri gerek ailede gerek ekonomide çok derin boyutlar oluşturmuştur. Yine Bill Gates’in Windows’u ile bilgisayar sistemi internetle tanışmıştır.
İnternetle birlikte insanların hayata ve teknolojiye bakışı değişmiş, küreselleşme jet hızıyla gelişmeye başlamıştır. Bu değişim 1993 ve sonrasında GSM telefonlarıyla daha da hızlanmış ve tıpkı cep telefonları gibi dünya da küçüldükçe küçülmüş iletişim sistemleriyle birlikte insanlar daha da bireyselleşmeye ve özgürleşmeye başlamıştır.
1923 ten itibaren arazilerin sahiplenilmesi gibi 1993 le birlikte insanlar internet ortamındaki sanal arazileri tutmuşlardır. Bu gün sadece sanal arazi satın alabilmek için milyarlarca bedel ödenmesi gerekmektedir.
Bu gün ise Avrupa Birliği süreci topluma benzer fırsatlar sunmaktadır. Kamu özel bütün kurumlar Avrupa Standardına uyum sürecine girmiştir. Bütün gönüllü kuruluşlar da bu standarda göre kendilerini yeniden yapılandırmaktadır. Avrupa birliği yardımları ve projelerinin de çok yakında Pazar payı veya sunduğu pasta dilimi yok olacak ve çok daha başka gündönümü fırsatları ortaya çıkacaktır.
Yakın geleceğin kaçan süreci ise uzayın paylaşılması olacaktır. Pek yakında gezegenlere yerleşim süreci başlayacaktır.Bu sürecin görülmemesi veya kaçırılması durumunda şans ön kapıdan girerken siz arka bahçede yonca saymaya devam edeceksiniz. Bu durumda cin gibi Karadenizlilere düşen uyanık olmak ve çok ileriyi görebilecek vizyonu taşımaktır. Tereddüt her zaman bedeli ağır ödenecek gecikmelere neden olacaktır. Tereddütlerinizi kararlılık vizyonu ilacıyla gidermeliyiz. Veee dünyadaki hak ettiğimiz yeri almalıyız.
Güçlü yarınlar temennisiyle, Esen Kalın.