Doğu Türkistan, birçok medeniyete ev sahipliği yapmış ve tarihe iz bırakmış bir Türk yurdudur. Sırasıyla: İskitlere, Hunlara, Göktürk İmparatorluğu’na, Uygur Devleti’ne, Karluk ve Karahanlılara, Saidiye Hanlığı’na ev sahipliği yapmıştır. 1863 yılında Yakup Han başkanlığında kurulan “Doğu Türkistan İslam Devleti”, Osmanlı, İngiltere ve Rusya tarafından resmen tanınmıştır.
Ancak şuan Doğu Türkistan, uluslararası kamuoyunda tanınmamakta ve Çin’in boyunduruğu altında yaşamaktadır.1876 yılında Çin-Mançu Devleti’nce işgal edilen Doğu Türkistan, 1884’te Şinciang (Sincan); yani “Yeni Toprak/Kazanılmış Topraklar” adıyla Çin İmparatorluğu’na bağlanmıştır.
Doğu Türkistan halkının mücadelesi sonucu, Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti 1933 yılında Kaşgar’da kurulmuştu. Ancak çok geçmeden komünist Çin kuvvetleri ve Stalin’in ortak hamlesi ile ortadan kaldırılmıştır. 1949 yılında komünist Rus yönetiminin askeri yardımları ile Doğu Türkistan’ın kaderi Çin yönetimine terk edilmiştir.
1 Ekim, 1949 yılında İşgalci Çin güçleri tarafından işgal edilen Doğu Türkistan yıllarca Çin’in işgalcı politikasına maruz kalmıştır. İşgalci Çin Doğu Türkistan’da her türlü sömürü politikasını devam ettirmiştir. Müslüman halkı asimile etmek ve onları Çinlileştirmek adına her türlü baskıyı uygulamaktadır.
Çin’in asimile politikası: Doğu Türkistanlıların kimliğini yok etmek ve Doğu Türkistan’ın demokratik yapısını değiştirmek amaçlıdır.
Bu kapsamda dil, din yasağı, serbest seyahat yasağı, doğum yasağı gibi yasaklarının yanı sıra, tarihi eserleri, camileri ve Doğu Türkistan’a özgün medeniyet sembolleri tahrip edilmiştir. 73 yıldır devam eden işkencelerde yüzbinlerle Doğu Türkistanlı kardeşimiz hayatını kaybetmiştir.
İşgalci Çin kuvvetleri asıl toprak sahipleri olan Uygur Türklerinin topraklarını gasbetmekte, insanları öldürmekte, yargısız infaz etmekte, müebbet hapis gibi yollarla soykırıma tabi tutmaktadır. Her çeşit fiziki işkenceler, iç organlarının çalınması, tecavüz, hakaret, ırkçılık, hukuksuz tutuklama, dini inanç ve hürriyetlerinden mahrum bırakma gibi insanlık dışı baskılar devam etmektedir.
Ayrıca Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin mal varlıklarına el konmakta, âlimler kanaat önderleri ve aydınlar öldürülmekte, zorla kürtaj ve kısırlaştırma çalışması yapılmaktadır. Dini mekanlar, cami ve kutsal mekânların tahrip edilmesi, Doğu Türkistanlıların Çin’deki fabrikalarda köle işçi olarak zorla çalıştırılması, ailelerin parçalanması, çocuk kampları, ebeveynleri kendi çocuklarını eğitme ve dil kültürlerini tanıtma haklarından mahrum bırakması, ebeveynleri öldürülen yahut kamplara kapatılan çocukların Çinlilere zorla evlat olarak vermesi gibi zülümler uygulanmaktadır.
2013 yılında başlayan Çin’in yeni soykırım politikası yeni bir boyut kazanmıştır. Doğu Türkistan’da toplama kampları inşa edilmeye başlandığını ve bu kampların sayısının da her geçen gün arttığını göstermektedir. Bu kamplarda 8 milyona aşkın Doğu Türkistan Türkleri İşgalci Çin tarafından kitlesel bir biçimde sözde ‘eğitim kamplarında tutsak olarak tutmaktadır. Âlimler ve kanaat önderleri, ünlüler, gazeteciler, yazarlar ve zengin iş adamları hapse edilmiş, öldürülmüş ve türlü işkencelere maruz bırakılmışlardır.
Çocuk kamplarına hapsedilen milyonlarca Doğu Türkistanlı çocuklar Çin Kültürü ve dili ile yetiştirilmektedir. Doğu Türkistanlıların kendi kimliğini yaşama, evlatlarına öğretme hakları ellerinden alınmıştır. Çin’in son 9 senedir yürütmekte olduğu kültürel yıkım neticesinde 16 binden fazla cami yıkılmış, din adamları ve aydınlar tutuklanmış, ya da işkence edilerek öldürülmüşlerdir.
Türk ve İslam dünyası olarak Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin sesini duymak, onlara el uzatmak ve yanlarında olduğumuzu haykırmak zorundayız. Bu baskı ve zülümler durmalı Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz hürriyetlerine kavuşmalıdır,